Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, TBMM’de kabul edilen yeni “MEB Yasası” ile Milli Eğitim’in bütün kadrolarıyla siyasi tahakküm altına alındığını savundu.Hanefi Bostan, TBMM’de kabul edilen yeni “MEB Yasası”nı eleştirdi. Bostan, “Ülkemizde resmen devletin bütün kurumlarını bir partinin hizmetine sunulmak üzere sivil darbe yapılmış bulunulmaktadır. 28 Şubat sürecinde yaşanan kargaşa ve hak gasplarından daha büyük ve daha şiddetli bir kıyım başlamış ve bütün şiddetiyle devam etmektedir. Milli Eğitimde yıllardır alın teri dökerek ve her türlü zorluğu aşarak belli bir yere yükselen bütün yöneticiler görevden alınmaktadır. Resmen öğretmenlerin kazanılmış hakları gasp edilmektedir. Cumhuriyet tarihimizde bugüne değin böyle bir kıyım, hak gaspı ve zulüm yaşanmamıştır. Milli Eğitim resmen felç edilmiştir. Böylesi insanlık dışı bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde de görülmemiştir. İnsan hakları, anayasamız ve evrensel hukuk ayaklar altına alınıyor. 28 Şubat Sürecinde görülmeyen fişlemeler, sürgünler, kıyımlar, hak gaspları bütün şiddetiyle devam ediyor. Dershaneler kapatılarak özel teşebbüs hürriyeti ayaklar altına alınıyor. Sınav kazanarak, bilgi birikimi, liyakat ve yönetim becerisini ispatlayarak okul müdürü ve okul müdür yardımcısı olan bütün idareciler görevden alınıyor. MEB merkez teşkilatı yerle bir ediliyor. Eğitimimizin şekillenmesinde büyük katkısı olan Talim Terbiye Kurulu’nun yetkileri elinden alınarak sıradan bir kurum haline getiriliyor” dedi.Milli Eğitim Bakanlığı tarafından üniversiteler adına yurt dışına yüksek lisans ve doktora yapmak üzere gönderilecek araştırma görevlilerinin sözlü sınavla belirlenmesinin esas alındığını dile getiren Bostan, şunları söyledi: “Yine ‘sözlü sınav ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz. sözlü sınav soru ve cevaplarının önceden hazırlanması zorunlu değildir’ düzenlemesi Anayasamızın 125. Maddesinde belirtilen ‘idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır’ hükmüne aykırıdır. AK Parti, Anayasamıza ve İnsan Haklarına aykırı bu düzenlemeyle Araştırma Görevlisi kim olacak veya olamayacakları dahi belirlemeye kalkıyor. Bununla yetinmeyen AK Parti, YÖK’ün son olarak düzenlediği Yüksek Öğrenim Disiplin Yönetmeliğini değiştirerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer almayan ‘yönetim görevinden ayırma, görevinden çekilmiş sayma, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma’ gibi cezaları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa ilave ederek öğretim üyeleri üzerindeki baskıyı artırmayı ve disiplin cezalarına karşı idari yargıya başvurmanın önünü kesmeye çalışıyor. AKP Hükümeti bu değişiklikle, kendisine yönelik en küçük muhalefeti dahi üniversiteden kovmayı öngörüyor. Bu ülkede üniversite hocaları konuşmayacak da kim konuşacak? Üniversitesi susturulan ve üniversite hocalarının konuşturulmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi?”Bostan, 29 maddeden oluşan ve TBMM tarafından kabul edilen yeni MEB Kanunu’nda 3. madde ve 6. madde ile 1739 sayılı kanuna eklenen “Geçici 4. Madde” hariç, geriye kalanın tamamının eğitim çalışanlarının aleyhine olduğunu savunan Hanefi Bostan, “Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul Teşkilatı olarak defalarca gündeme taşıdığımız ve sonunda bu Kanunun 3. maddesi ile düzeltilen ve ortadan kaldırılan haksızlık şudur: Yurt dışına yüksek lisans ve doktora yapmak üzere Üniversiteler tarafından gönderilen Araştırma Görevlilerinin bütün özlük hakları devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından üniversiteler adına yurt dışına gönderilen Araştırma Görevlileri istifa ettirilerek yurt dışına gönderilmekte ve sıradan öğrenci muamelesine tabi tutulduklarından özlük haklarında büyük kayıplar oluşmaktaydı. İşte bu madde ile “Bu kişilerin yurtdışında lisansüstü eğitim amacıyla geçirdikleri sürelerin tamamı memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir ve 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) fıkrasında öngörülen çalışma sürelerinin hesabında da dikkate alınır” hükmü getirilerek söz konusu çifte standart uygulama ve haksızlığın ortadan kaldırılması öngörüldü. Söz konusu Kanunun 3. madde ve 6. Madde ile 1739 sayılı Kanuna eklenen “Geçici 4. Madde” hariç diğer maddelerin tamamına yakını MEB’in tamamıyla siyasallaşmasını, kazanılmış hakları ortadan kaldırılmasını, kargaşayı ve zulmü esas aldığından Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmaması gerekmektedir. Uyarı bizden, vebal de Cumhurbaşkanına aittir” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz