Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Rotasyonu ve iş güvencesiz çalışmayı kabul etmiyoruz” dedi.
Bostan yaptığı açıklamada, “Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in başkanlığında 12 Nisan 2013 tarihinde yapıldı. Toplantıda: Kamu görevlilerinin statüleri, Üst düzey yöneticilerin atanma şartları ve görev süreleri, Kamu görevlilerinin dengeli dağılımı, Kariyer mesleklere atanma şartları, Disiplin cezalarının yeniden tanımlanması, 657 sayılı Kanunda yapılması öngörülen diğer değişiklikler şeklindeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sendikalara gönderdiği konularla ilgili sendikaların görüş ve talepleri ele alındı” dedi.
İş güvencesinden taviz vermeyeceklerini ifade eden Bostan, “Toplantıda ele alınan ilk başlık olan Personel statülerinin değerlendirilmesi konusunda Türkiye Kamu-Sen'in görüşü olarak iş güvencesiz bir istihdam modelini ret ettiğimiz bir kez daha teklere edildi. Türkiye Kamu-Sen’in dayatmalar karşısında boyun eğmeyeceği açık bir dille ifade edildi. Ayrıca, bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin istisnasız olarak 657 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi sağlanmalı, madde metninde sayılmayan kurum ve kuruluşlar da maddeye eklenerek kapsam içine alınmasını, 657 sayılı Kanunun 4. maddesinin “b” ve “c” bentleri kapsamında istihdam edilen personel ile diğer mevzuat hükümlerine göre sözleşmeli, geçici, vekil gibi adlar altında çalışan personelin tamamı ilgili kanunun 4. maddesinin “a” bendinde çalışan kadrolu memur olarak değerlendirilmesini, bununla birlikte geçici işçiler, 4. maddenin “d” bendi; kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan üniversite ve yüksek okul mezunu kamu işçileri de talepleri halinde bir defaya mahsus olarak memur kadrolarına atanmak üzere ilgili maddenin “a” bendi kapsamında değerlendirilmesini, böylelikle kamuda personel statüleri memurlar ve kamu işçileri olarak belirlenmeli, güvencesiz ve esnek istihdam modellerinin Kanundan çıkarılmasını istedik” diye ifade kullandı.
Rotasyona karşı olduklarını belirten Bostan, “Türkiye Kamu-Sen olarak rotasyona karşıyız. Yer değiştirerek verim alınamaz. İhtiyaç bulunan personele ilişkin istihdam havuzunda norm sistemi gelmeli. Diğer kadrolarda norm tespiti yok ancak öğretmenlikte var. Öğretmenlik mesleğinde 66 bin ücretli öğretmen var, yani öğretmen açığı var. Personel ihtiyacı dendiğinde yalnızca Doğu illerini anlamak yanlış olur. İstanbul'da da Ankara'da da, İzmir’de de personel açığı fazlasıyla bulunmaktadır. Türkiye'de öğretmen, doktor, hemşire, ebe vs. İhtiyacı olmayan il yoktur. Öncelikle ihtiyaç tespiti yapılmalıdır. Ülkemizde, OECD ortalamasına göre öğrenci başına öğretmen ihtiyacı 280 bin civarındadır. Hakkâri’de de, İzmir’de, Adana'da, Muğla'da da ihtiyaç vardır. Hatta İstanbul’da bırakın OECD ortalamasını, şu anda acil 25 bin norm kadro açığı öğretmen kadrosu bulunmaktadır. Yine Üniversiteler başta olmak üzere birçok Devlet kurumunda personel açığı Taşeron firmaların güvencesiz çalıştırdığı elemanlar vasıtasıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Onu oraya al bunu buraya ver anlayışıyla verimi artırmak, hizmette etkinlik sağlamak mümkün değildir. Yer değiştirmekle verimlilik artmaz aksine çalışanın motivasyon bozulur. Rotasyondan önce hükümet olarak yapmanız gerekenler var” dedi.
Bostan, “Personel dağılımındaki dengesizliğin giderilmesi için personel ihtiyacı duyulan bölgelerde çalışmanın özendirilmesi, belirlenen bölgelerde çalışan personele %100’e kadar zamlı maaş ödenmesi esas alınmalıdır. Bunu sağlamak için “Yer değiştirme suretiyle atama” ve “Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi”ni düzenleyen Kanun maddeleri değiştirilerek kamu görevlilerinin dengeli dağılımı sağlanmalıdır.
Personel dağılımındaki dengesizliğin giderilmesi için öncelik eleman temininde güçlük çekilen il ve ilçelerle, ihtiyaç duyulan mesleklerin belirlenmesi olmalıdır. Bu nedenle kamu kurum ve kuruluşlarında bütün kadroların görev tanımları tam ve eksiksiz olarak yapılmalı, kurumlar, her yıl belli bir dönemde kadro ihtiyacını il ve ilçe bazında ilan etmeli, buna bağlı olarak da Türkiye’de memur ihtiyacı duyulan yerler belirlenmelidir. Söz konusu il ve ilçeler, ihtiyaç durumuna göre 3 ya da 4 ayrı kategoride değerlendirilmeli, bu yerlerde görev yapacak personelin maaşları brüt maaşlarının %40, %60, %80 ve %100 fazlasıyla ödenmelidir. Bu amaçla 1993 yılında Kanundan çıkarılan ve mahrumiyet yeri ödeneği, ödeme usulü ve miktarını belirleyen maddeler yeniden düzenlenmeli ve her yıl eleman temininde güçlük yaşandığı tespit edilen il ve ilçelerde çalışan personele, o il ve ilçenin özelliğine göre bütün sosyal yardım ve ödemeler dâhil damga vergisine tabi maaşının %40’ı ile %100’ü arasında olacak şekilde “Mahrumiyet yeri ödeneği” ödenmelidir” dedi.
Atamalarda karşılıklı yer değiştirme hususlarına dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Bostan, “Yer değiştirmelerde öncelik karşılıklı yer değiştirme taleplerine verilmelidir. Eleman temininde güçlük çekilen il ve ilçelerde 5 yıldan uzun süredir görev yapmış olan memurların istekleri halinde başka yerlere atanmaları sağlanmalıdır. Bu il ve ilçelerde görev yapacak personele her yıl belirlenen kadro ihtiyacı kadar lojman, kreş ve servis imkânı sağlanmalıdır. Ayrıca 657 Sayılı Kanunun 64. maddesi yeniden düzenlenmeli ve kalkınmada öncelikli illerde görevlendirilen personelin tamamı ve mecburi görevlendirme olup olmadığına bakılmaksızın anılan personelin bu bölgede görev yapan kamu görevlisi eşinin de kademe ilerlemesi teşvikinden yararlanması sağlanmalı, kademe ilerlemesi için öngörülen 2 yıllık süre 1 yıla indirilmelidir. Bu uygulama, kalkınmada öncelikli illerin yanında eleman temininde güçlük çekildiği tespit edilen yerlerde çalışan personelin tamamı için de geçerli olacak şekilde düzenlenmelidir” diye ifade kullandı.
YÖNETİCİ OLACAK KİŞİLER LİYAKAT İLKESİNE UYGUN SEÇİLMELİ
Yönetici olacak kişilerin liyakat ilkesine uygun şekilde seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Bostan, “657 sayılı Kanun kapsamındaki üst dereceli kadrolara atanabilmek için mutlaka memur olmak gerekmektedir. Herhangi bir kamu kurumunda işçi olarak çalışan kişilerin dahi, 657 sayılı Kanun kapsamındaki üst dereceli kadrolara atanması mümkün değildir. Ancak bazı kadrolar istisnadır ve bu kadrolara atanmak için memur olmak şart değildir. Uygulamada memur olmayan kişiler önce bu istisnai kadrolara atanmakta daha sonra da diğer kadrolara kaydırılmaktadır.Kamu kurumlarında üst düzey yöneticilik görevlerine atamalar genel olarak; Görevde Yükselme Yönetmeliği çerçevesinde yapılan atamalar, Kanunun 68. maddenin B bendi olarak adlandıran ve üst derece kadroları kapsayan kadrolar, hiçbir sınav şartına gerek olmadan herhangi bir kişinin atanabileceği kadrolar (İstisnai Kadrolar) ve istisnai kadrolardan diğer kadrolara geçişler olmak üzere 4 başlık altında değerlendirilebilir” dedi.
Atamalara ilişkin konuları madde madde sıralayan Hanefi Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“A-Görevde Yükselme Yönetmeliği Çerçevesinde Yapılan Atamalar:
1999 yılında yapılan reformsal nitelikteki değişiklik ile Şube Müdürlüğü, Şef ve daha alt düzeydeki kadrolara yapılacak atamalar için Görevde Yükselme eğitimine katılma ve bu eğitim sonunda ÖSYM veya MEB Ölçme ve Değerlendirme Merkezince yapılacak sınavdan başarı olma şartı getirilmiştir. Buna göre; hizmet süresi, sicil, disiplin yönünden değerlendirme yapılmadan ve görevde yükselme eğitimi almadan hiç kimse bu tür kadrolara atanmaz. Bu sistemin temel mantığı; kadro sayısının, taleplerden daha az olması nedeniyle yapılacak atamalara objektiflik getirmektir.
B-Üst Derece Kadrolara Yapılacak Atamalar:
Genel Müdürlük, Daire Başkanlığı, Genel müdür Yardımcılığı, Müsteşarlık vb. kadrolar genel olarak 1. dereceli kadrolardır. Bu tür kadrolara atanabilmek için mutlaka memur olmak ve aşağıda belirttiğimiz şartlara sahip olunması gerekmektedir. 657 sayılı Kanuna göre bu tür kadrolara giriş için belirli yıl hizmet şartı aranmakta ve bu hizmet şartı da dereceye göre değişmektedir. Buna göre; a) 1 inci dereceli görevlerden ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl, b) 1 ve 2 nci derece görevlerden ek göstergesi 5300 'den az olanlar için en az 10 yıl, c) 3 ve 4 üncü dereceli görevler için en az 8 yıl, 08.06.1984 tarih ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesi kapsamına dâhil kurumlarda fiilen çalışmış olması ve yüksek öğrenim görmüş bulunması şarttır. Ancak dört yıldan daha az süreli yüksek öğrenim görenler için yukarıdaki sürelere ikişer yıl ilave edilir.”
“Yasama Organı Üyeliğinde, Kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte ve okul devresi dâhil yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı ile yüksek öğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalıştıkları sürenin 6 yılı geçmemek üzere ¾’ü yukarıdaki sürelerin hesabında dikkate alınır.
Buna göre, 6400 ek göstergeli Genel müdürlük kadrosuna atanabilmek için 12 yıl hizmetin, 3600 ek göstergeli Daire Başkanlığı kadrosuna atanabilmek için 10 yıl hizmetin olması gerekmektedir.
Bu konuyu biraz daha açacak ve üst dereceli kadroya atanmak için gerekli hizmet yıllarının hesabında nelerin değerlendirileceğini gruplandıracak olursak;
1- 217 sayılı KHK’nın 2. maddesinde belirtilen kamu kurumlarında her ne statüde olursa olsun geçen hizmet sürelerinin (işçi, sözleşmeli, vekil vb.) tamamı, (fiilen çalışılmış olması ve yüksek öğrenim görmüş olunması gerekmektedir.)
2- Yasama Organı Üyeliğinde, Kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte ve okul devresi dâhil yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı,
3- Yüksek öğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalışılan sürenin 6 yılı geçmemek üzere ¾’ü, ilk dört dereceye yapılacak olan atamalarda aranan hizmet sürelerin hesabında dikkate alınır. C-İstisnai Memurluklar: Aşağıda yer verdiğimiz kadrolara atanmak için memur olmak gerekli değildir. Dolaysıyla herhangi bir özel şirkette çalışan bir kişi dahi bu kadrolara herhangi bir sınav şartı aranmaksızın atanabilirler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59. maddesinde istisnai memurluklar tek tek sayılmıştır. İstisnai Memurluklara Atanmada Aranacak Şartlar: İstisnai Devlet memurluklarına 48. maddede yazılı genel şartları taşıyan kimselerden atama yapılabilir. Kuruluş kanunlarındaki özel hükümler ise saklıdır. Ancak, Devlet sanatçılarında aranacak nitelikler bir yönetmelikle belirtilir. Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğine atanabilmek için ise, bir yabancı dili çok iyi bilmek ve özel yönetmeliğinde belirtilecek diğer nitelikleri taşımak şarttır. Dolayısıyla istisnai memurluklar idari kadrolar olduğu halde buralara atanmak için süre şartı da aranmamaktadır. 657 sayılı Kanunun 60. maddesi gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında 657 sayılı Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan bütün hükümleri uygulanır.
D-İstisnai Bir Memuriyet Kadrosundan Diğer Memuriyet Kadrolarına Geçişler:
657 sayılı Kanunun Memurların Bir Kurumdan Diğerine Nakillerini düzenleyen 74. maddesindeki hükümler çerçevesinde istisnai memuriyet kadrolarında bulunanlar 657 sayılı Kanuna tabi kurumlar arasında, kurumların muvafakati ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle, bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan, bir kadroya naklen geçmeleri mümkündür.
657 sayılı Kanunun Memurların Kurumlarınca Görevlerinin ve Yerlerinin Değiştirilmesini düzenleyen 76. maddesindeki hükümler çerçevesinde Kamu Kurumları, istisnai memuriyet kadrolarında bulunanları, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.
Ayrıca, istisnai memuriyet kadrolarında bulunanlar yukarıda B başlığı altında yer alan üst dereceli kadrolara gerekli hizmet yılı şartlarını taşımak kaydıyla atanabilmektedir. Zaten mevcut uygulamada iktidarlar istisnai memuriyet kadrolarını bu amaç için kullanmaktadır. İktidarlar, memur olmayan kişileri önce istisnai kadrolara atamakta sonra da yukarıda B başlığı altında yer verdiğimiz ve gerekli hizmet süresine sahip olanları, beraber çalışmak istedikleri kadrolara (Daire Başkanlığı, Genel Müdürlük, Müsteşarlık) atamaktadırlar.”
Yaptığı açıklamayı örnekler vererek sürdüren Bostan, “Örneğin herhangi bir kamu kuruluşunda memuriyet statüsü dışında 12 yıl hizmeti olan birisi istisnai bir kadroya atandıktan sonra diğer şartlara da haiz ise 6400 ek göstergeli Genel Müdür kadrosuna atanabilir. Daha somut bir örnek vermek gerekirse herhangi bir belediyede sözleşmeli olarak veya işçi olarak 12 yıl çalışan birisinin bu hizmetinin tamamı 68/B çerçevesinde değerlendirilir. Bu kişinin 68/B hükmünden yaralanabilmesi için öncelikle memur olması gerekir. İşte bu durumun çıkış yolu istisnai bir memuriyettir. İstisnai bir kadroya atandıktan sonra adaylık hükümleri de geçerli olmadığı için çok kısa bir süre de olsa bu kadroda bulunanlar 68/B çerçevesinde atanabilirler.
Bu kapsamda gerçekleştirilen atamalar kamuda kariyer ve liyakat ilkelerine zarar vermekte, istisnai memurluklar, sınavsız olarak kamuya personel yerleştirmenin bir yolu olarak kullanılmaktadır” dedi.
Bostan, “Kanunlara göre, devlet memur alırken, eşitlik ve ayırım gözetmeme ilkesine göre almalı, memurlar görevlerini amirlerine bağlı olarak ancak tarafsız bir biçimde yapmalıdırlar. Memuriyete girişin koşulları kanunla belirtilmiştir. Kimi hizmetler için özel öğrenim gerekir. Ayrıca memurluğa girişte yarışma sınavları ile belirlenecek ehliyet ve liyakat da aranır. Kişiler eğitimleri, bilgi ve becerilerine göre memurluk mesleğine girerler, bu meslekte sürekli çalışarak ve yetişerek önceden belirlenmiş kurallara göre yükselirler. Memuriyete atanma, görev ve yetkiler, hak ve yükümlülükler, aylık ve ödenekler, özlük işleri, kanunla düzenlenir. İstisnai memurluk ise memur alımlarında uyulması gereken kuralları yok sayan, kamu istihdam mantığını tamamen tahrip eden bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamuda işe alınma şartlarından olan ve adam kayırma, kadrolaşma gibi olumsuzlukları en aza indirgeyerek, kamu personelinin bilgi birikimine göre yerleştirilmesini amaçlayan KPSS’yi ve kariyer ve liyakat ilkelerini arkadan dolanmak anlamı taşıyan bu uygulama, istismar alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Kamu Personeli Seçme Sınavı, ülkemizde uygulanan en zor sınavlarından bir tanesidir. Bu denli zor bir sınavla kamuda görev verdiğiniz personeli, yıllar sonra üst düzey yönetici olabilecek özelliklerden uzaklaştıran bir durum varsa bu çalışanların değil yıllardır yaratılan, hizmet içi eğitimden yoksun sistemin eksikliği olarak görülmeli ve asıl bu sorun çözülmelidir. Kamu çalışanlarının yükselmelerinin ve kamuda kariyerlerini geliştirmenin engellenmemesi esas olmalı, aksine başarılı çalışmalar ve kendini geliştirme teşvik edilmelidir. Oysa istisnai memurluk anlayışının yaygınlaştırılması ile kamu çalışanlarının tahsili, kıdemi, tayin terfi gibi yükselmesiyle ilgili hususlar, ranta dönüşecek, kariyer ve liyakat ilkeleri zayıflatılacak, üst düzey yöneticilerin tamamı özel sektörden kamuya transfer edilecektir. Bu da memuriyete girişte aranan merkezi sınav kazanma şartı ile ilerlemede tahsil ve liyakat ilkelerini zaafa uğratacaktır” diye ifade kullandı.
Bostan, “Üst düzey yöneticilerin görev sürelerinin siyasi iktidarlarla sınırlandırılması durumunda ise siyasetin, kamu hizmetlerini ele geçirme ve kamu hizmetinin, siyasi partinin hizmeti haline getirilmesi tehlikesi ortaya çıkacaktır. Böyle bir uygulama Devlet memuru kavramını, hükümet memuru haline getirir ki, böyle bir durumun demokratik bir ülkede kabul edilmesi mümkün değildir. Bu amaçla Kanunda yapılacak değişiklikle söz konusu kadrolara atanacaklarda aranan hizmet süresinin en az yarısı kadar o kurumda görev yapmış olma şartı getirilmelidir. Böylece istisnai kadrolardan üst düzey yöneticilik görevine getirileceklerde mutlak surette, belli bir süre söz konusu kurumda çalışmış olma şartı getirilmelidir. Bu şekilde üst düzey görevler için kıdem ve liyakat ilkesinin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
Hükümet memurluğunun önünün açıldığını ifade eden Bostan, “Üst düzey yöneticilerinin görev süresinin hükümetlerin görev sürelerine endekslenmek Hükümet memurluğu kavramının önünü açmak anlamına gelmektedir. Hükümetler değiştiğinde görevden alınan Müsteşar ve Genel Müdürü müşavir yapmak, boş oturan atıl adamlar kadrosu oluşturmak demektir. Bu da Hükümet memurluğu demektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nda 400-500 civarı böyle kişi var. Yine Üniversite ve Devlet kurumlarında buna benzer birçok kişi atıl duruma getirilmiş bulunmaktadır. Bu uygulama devlete külfet yüklemekten başka bir şey getirmez. Yeni bankamatik memurları doğurur. Bizim Türkiye Kamu-Sen olarak böyle bir uygulamaya evet dememiz mümkün değildir” dedi.
‘Kariyer mesleklerde kurum içinden gelenlere yaş, yabancı dil, tez şartı kaldırılmalı’ şeklinde ifade kullanan Bostan, “Devlet memuru olan personelin kariyer mesleklere atanmasında kariyer mesleklerin mevzuatına tabii olarak sınav şartı aranmaktadır. Sınavı kazandıktan sonra yardımcılık dönemindeki yetiştirme ve sonucundaki yeterlik sınavını başarmak suretiyle kariyer mesleklere atanmak gerekmektedir. Kariyer mesleklerin özelliği kariyer mesleklerden kariyer mesleklere geçiş hakkı tanınmamasıdır. Yani vergi müfettişi, her hangi bir bakanlığın genel müdürlüğün ve kurumun müfettiş kadrolarına atanma imkânı bulunmamaktadır. Ancak kuruluş ve kurumların kuruluş aşamalarında kariyer mesleklere atanmasında yasal düzenlemeler ile istisnai olarak kariyer mesleklerden geçiş hükümleri yer almaktadır. Söz konusu düzenlemeler belirli şartlar ile geçişi temin etmek üzere düzenlenmektedir.
14.6.2012 tarihli ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunun “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesinin 4. fıkrasında “(4) Baş denetçi ve denetçilerin seçimi tamamlandıktan sonra Baş denetçi tarafından doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak ve ekli listede yer alan Kamu Denetçiliği Uzmanı unvanlı serbest kadro adedinin yüzde ellisini geçmemek üzere, 25. ve 26. maddelerdeki şartlar aranmaksızın, doktora yapmış üniversite öğretim elemanları veya kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olup, mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda atanmış olanlardan kamu denetçiliği uzmanı olarak atama yapılabilir. Kamu denetçiliği uzmanı olarak atanacakların mesleklerinde en az beş yıllık deneyime sahip olmaları gerekir.”hükmü yer almaktadır” dedi.
Aranan şartları madde madde sıralayan Hanefi Bostan, “Mezkûr hükümde Kamu denetçiliğine 6328 sayılı Kanunun 25. ve 26. maddelerdeki şartlar aranmaksızın ve mesleklerinde en az beş yıllık deneyime sahip olan; 1-Doktora yapmış üniversite öğretim elemanları, 2- Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olup, mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda atanmış olanların atanmasına imkân tanınmaktadır. “Mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda atanmış olanlar” anlaşılması gereken, 657 sayılı Devlet memurları Kanunun 36. maddesinin Ortak Hükümler bölümünün ( A) bendinin 11 inci fıkrasında kamu kurum ve kuruluşlarının özel yarışma sınavı ile girilen ve 3 yıllık eğitimden sonra yeterlik sınavı ile atanılan kariyer meslekler sayılmış meslekler olarak değerlendirilmelidir.
Bu konuda 657 sayılı Kanunda yapılacak değişiklikle Kanunun 36. maddesinin “Ortak Hükümler Bölümü”nün “A” fıkrasının 11 numaralı bendinde sayılan müfettiş ve uzman yardımcılığı kadrolarına kurum içinden atama yapılmasına da imkân sağlanmalı, bu kadrolara kurum içinden yapılacak atamalarda yaş şartı sınırı olmamalıdır.
Ayrıca kurum içinden de kariyer unvanlara atama yapılabilmesinin şartları belirlenmeli, bu mesleklere kurumca yapılacak atamalarda kurum çalışanlarına kadro sayısının %50’si kadar kontenjan ayrılmalıdır” dedi.
Bostan, “Uzman yardımcılığından uzmanlığa geçişte, kurum içinden söz konusu kadrolara yapılacak atamalarda uzmanlık tezi ve ihtiyaç duyulmadığı takdirde yabancı dil şartı aranmayacağına dair bir hüküm eklenmelidir. Türkiye Kamu-Sen olarak kurum içinde çalışanların da kariyer unvanlara atanabilmelerinin önünün açılmasını istiyoruz. Kurumun ihtiyaç duyduğu kariyer unvan kadrolarının yüzde 50'si kurum içinden atanacak personele ayrılmalı, ancak kurum dışı şartların aynı kalması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer bir kimse uzman ise dil bilmesi gereklidir. Kurum içinden gelenlere yaş, yabancı dil ve tez şartı kaldırılmalı, ancak ifade ettiğimiz gibi, yeni atanacak olanlarda şartlar aynen korunmalıdır. Bu işi sulandırmamak gerekir” dedi.
Ceza uygulanacak fiil ve hallerin belirlendiği madde yeniden düzenlenerek cezalar hafifletilmelidir’ şeklinde ifade kullanan Bostan, “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve hallerin belirlendiği madde yeniden düzenlenerek cezalar hafifletilmeli, maddede yer alan ceza silsilesi uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma olarak muhafaza edilmelidir. Buna göre, maddenin “Kademe ilerlemesinin durdurulması” başlıklı “D” bendinin “h” fıkrasında yer verilen “Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak” ile “j” fıkrasında yer verilen “Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak” ifadesi ilgili kısımdan çıkarılarak “Kınama” başlığı altındaki “B” bendine yeni birer fıkra olarak eklenmeli; “B” bendinin “d” fıkrasında yer alan “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmak” ifadesi ile “Devlet memurluğundan çıkarılma” cezasını gerektiren fiil ve halleri belirleyen “E” bendinin “a” fıkrası metni içinde yer alan “işi yavaşlatma ve grev” ifadesi, siyasi partilere girmeyi yasaklayan “c” fıkrası ve “f” fıkrası içinde sayılan “ ve iş sahiplerine” ifadesi madde metninden çıkarılmalıdır. İş sahiplerine fiili tecavüzde bulunma olarak tanımlanan ve Devlet memurluğundan çıkarılmayı öngören madde, darp edilen doktor, hemşire, öğretmen, zabıta, postacı, vergi denetmenleri gibi memurların nefsi müdafaa hakları da göz önünde bulundurularak 125. maddenin “Aylıktan kesme” başlıklı “C” bendinde yeni bir fıkra olarak değerlendirilmelidir. “Kademe ilerlemesinin durdurulması” başlıklı “D” bendine bir fıkra eklenerek oluşturulacak komisyonlar tarafından işyerinde mobbing uyguladığı tespit edilenlerin cezalandırılması sağlanmalıdır. Ayrıca ilgili maddedeki “Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.” hükmündeki keyfiyeti ortadan kaldırmak için cümledeki “uygulanabilir” ifadesi, “uygulanır” olarak değiştirilmelidir” dedi.
657 sayılı devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasını istedikleri maddeleri sıralayan Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye Kamu-Sen olarak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda aşağıda belirtilen konularda da gerekli düzenlemelerin yapılması talep edilmiştir.
Madde 36: Hizmet sınıflarında yer alan memur kadrolarının belirlendiği maddenin tamamı üzerinde çalışma yapılmalı, maddenin “Ortak Hükümler” başlığı “A” bendi kapsamında belirtilmeyen okullar, madde metnine dâhil edilmelidir. Bununla birlikte maddenin “Ortak Hükümler” başlığı altındaki “A” bendinde memurların öğrenim durumlarına göre giriş ve yükselebilecekleri derece ve kademeler gösterilmektedir. İlgili bentte yapılacak değişiklikle tüm memurların öğrenim durumları itibarı ile yükselebilecekleri derecelerin kadro ihdası yapılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan tüm Teknik Eğitim Fakültesi ve 4 yıllık teknik okul mezunları, unvanlarına uygun kadrolarda Teknik Hizmetler Sınıfı’nda değerlendirilmelidir. Genel İdari Hizmetler Sınıfında memur kadrosunda çalışanların teknik lise ve/veya 2 yıllık teknik yüksek okul bitirmeleri halinde, teknik kadroya geçiş haklarının verilmesi için usul ve şartları belirlenmek kaydıyla sınavsız olarak unvan değişikliği gerçekleştirilmelidir. Teknisyen yardımcılarından gerekli öğrenim niteliklerini taşıyanlar Teknisyen kadrolarına atanmalıdır. Kurum ve kuruluşlarda “Sivil Savunma Uzmanı” olarak görev yapan personel “A” bendinin 11 numaralı alt bendi kapsamında değerlendirilmeli, APK uzmanı, eğitim uzmanı, din hizmetleri uzmanı gibi diğer bütün uzman unvanlı kamu görevlileri de bu gruba dâhil edilmelidir. 6111 sayılı Kanunla ihdas edilen kadro unvanları, 36. maddenin “A” bendinin 11 numaralı alt bendine eklenerek 657 sayılı Kanun kapsamına alınmalıdır.
36. maddenin “VIII. Yardımcı Hizmetler Sınıfı” başlığı altında sayılan personelden uygun nitelikleri taşıyanların “I. Genel İdare Hizmetleri Sınıfı”na dâhil edilmesi için gerekli kanuni düzenleme yapılmalı ya da bu kapsamdaki personelin öğrenim durumları itibarı ile yükselebilecekleri derecelere kadar kadro ihdası yapılmalıdır. “Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı” kaldırılarak bu sınıfta sayılan personel Sağlık Hizmetleri Sınıfı’na geçirilmelidir.
Madde 67: Kadrosuzluk sebebiyle derece yükselmesi yapamayanların kadro durumuna bakılmaksızın, öğrenim durumları itibarı ile yükselebilecekleri en üst kadro derecesine kadar gidebilmeleri sağlanmalıdır.
Madde 83: İlgili madde hükmüne uygun olarak muvazzaf askerliğe ayrılan memurlara, askerlik görevlerini ifa ettikleri süre boyunca almakta oldukları maaşın ¼’ü tutarında ücret ödenmeli ve bu süre zarfında sosyal güvenlikle ilgili primlerinin tamamı kurumlarınca yatırılmaya devam edilmelidir. Bu nedenle madde metnine son paragraf olarak “Muvazzaf askerliğe ayrılan memurlara, askerlik görevleri süresince kurumları tarafından her ay maaşlarının ¼’ü tutarında ücret ödenir; bu gibiler sosyal güvenlik bakımından görevlerine devam ediyormuş gibi değerlendirilir.” ifadesi eklenmelidir.
Ayrıca bu personelden hizmetine ihtiyaç duyulanların askerlik süresi boyunca, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde kamu görevlisi olarak faydalanılması sağlanmalıdır.
Madde 102: Maddede gerekli değişiklikler yapılarak memurların izin süreleri iş günü üzerinden belirlenmeli, idarenin keyfiyetine bırakılan zorunlu hallerde gidiş ve dönüş için 2’şer günlük ek izin verilmesi konusu da keyfilikten çıkarılarak, madde metni “Memurların yıllık izin süresi, bu kanuna tabi kurum ve kuruluşlarda adaylık ve askerlik dâhil her türlü statüde çalışılan süreler dikkate alınarak hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dâhil) olanlar için yirmi iş günü, on yıldan fazla olanlar için 30 iş günüdür. Bu sürelere gidiş ve dönüş için 2’şer iş günü eklenir.” şeklinde düzenlenmelidir.
Madde 103: İzinlerin ne şekilde kullanılacağını düzenleyen maddenin son paragrafında gerekli değişiklik yapılarak radyoaktif ışınlara maruz kalan personele verilen izin süresinin 45 güne çıkarılması sağlanmalıdır.
Madde 104: Maddenin “A” bendinde yapılacak değişiklikle kadın memura verilen analık izni süresi doğumdan önce 16 ve doğumdan sonra 16 olmak üzere toplam 32 haftaya çıkarılmalı, çoğul gebelik halinde doğumdan önceki sürelere eklenen 2 haftalık ek süre, 4 hafta olarak yeniden düzenlenmelidir.
“C” bendinde gerekli değişiklik yapılarak mazeret izni sürelerinin iş günü olarak belirlenmesi ve 3 güne kadar olan mazeret izinlerinin işyeri amirlerince verilmesi sağlanmalıdır.
“D” bendinde doğumdan sonraki iki yıllık süre boyunca süt izni verilmesi için gerekli değişiklik yapılmalı ve madde metni “D- Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren iki yıl süreyle günde üç saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda kadın memurun tercihi esastır” şeklinde düzenlenmelidir.
Madde 105: Madde metnine bakmakla yükümlü olunan kişilere hastanelerde günübirlik refakat eden kamu görevlilerinin refakatçi sayıldığına dair bir ifade eklenmelidir.
Madde 212: Madde metninde gerekli düzenlemeler yapılarak “Yiyecek Yardımı Yönetmeliği” Uzlaştırma Kurulu’nun konu hakkında verdiği kararlar da göz önünde bulundurulmak kaydıyla yeniden düzenlenmeli, kamu görevlilerinin tamamının işçilerde olduğu gibi bir öğün yemek bedeli 7 TL’den az olmamak üzere düzenleme yapılarak, yemeklerden ücretsiz yararlanması sağlanmalı, yemek hizmeti sunulmayan ya da ücretsiz yemek imkânından faydalanamayan işyerlerinde yemek ücreti nakit olarak personele ödenmeli ve yemek bedellerinden KDV alınması uygulamasına son verilmelidir. Ayrıca 657 sayılı Kanuna yeni maddeler eklenerek memurlara aşağıdaki sosyal yardımların ve ikramiyelerin verilmesi sağlanmalıdır:
Madde 213: Mülga edilmiş olan madde yeniden düzenlenmeli ve memurlara aylık 500 gösterge rakamının maaş katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak rakam tutarında yakacak yardımı verilmelidir.
Kira Ödeneği: Mevzuatta yapılacak yeni bir düzenleme ile kirada oturan kamu görevlilerine, Uzlaştırma Kurulu kararı doğrultusunda 100 metrekare lojmanda oturan kamu görevlilerinden alınan aylık lojman kirası kadar kira ödeneği verilmelidir.
Evlenme Ödeneği: Kanuna bir madde eklenerek evlenen memurlara bir defaya mahsus olarak 25 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımı tutarında evlenme ödeneği verilmelidir.
Eğitim Ödeneği: Çocuğu yüksek öğrenim gören memurlara aylık 1000 gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımı ile bulunacak rakam üzerinden eğitim ödeneği verilmelidir.
Ulaşım Ödeneği: Memurlara ulaşım yardımı verilmesi konusunda Uzlaştırma Kurulu kararları doğrultusunda çalışma yapılmalı, servisi olmayan kurumlarda görevli personele aylık 1250 gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımı tutarında ulaşım ödeneği verilmelidir.
Kreş Ödeneği: Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması hakkındaki 2010/14 sayılı Başbakanlık Genelgesi doğrultusunda kreş bulunmayan veya kreşi kapatılan kamu kurumlarında kreş açılması sağlanmalı; kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında kreş açma zorunluluğu getirilmeli veya personele 0-6 yaş çocuk için kamu görevlilerine ödenen çocuk parasının iki katı tutarında kreş ödeneği verilmelidir.
Tatil Ödeneği: Memurlara her yıl Haziran ayında 10 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımı ile bulunacak rakam üzerinden tatil ödeneği verilmelidir.
Bayram İkramiyesi: 657 sayılı Kanuna bir madde eklenerek memurlara dini bayramlar öncesinde 10 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımı tutarında bayram ikramiyesi verilmelidir.
Memurlardan Alınan Gelir Vergisi: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesine bir paragraf eklenerek Devlet memurlarına ödenen taban aylık tutarının Gelir Vergisi’nden muaf tutulması sağlanmalıdır.
Memurların Emekli Maaşları: Devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği 5434 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80. maddelerinde değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, ek ders, döner sermaye ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmeli;
5434 sayılı Kanunun ek 70. maddesinde değişiklik yapılarak emekli olan kamu görevlilerinin özel hizmet tazminat oranlarının belirlendiği tablo
“0 - 2200 arası %40 olan oranın %80
2200 - 3600 arası %70 olan oranın %110
3600 - 4800 arası %130 olan oranın %140
4800 - 6400 arası %150 olan oranın %160
6400 - 7600 arası %180 olan oranın %190
7600 - 8400 arası %200
8400 ve üstü için %240” şeklinde yeniden düzenlenmeli;
5434 sayılı Kanunun 41. maddesinde yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen ödeme kalemlerine ek ödeme, ek ders, döner sermaye gibi bütün ödeme unsurları da eklenmeli ve 89. maddesinde yapılacak değişiklikle emekli ikramiyesinde temel alınan 30 yıl sınırlaması kaldırılarak, bu yolla her çalışanın çalıştığı süre ile orantılı emekli ikramiyesi alması sağlanmalıdır”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz