Sabah yazarı Süleyman Yaşar ve Hürriyet yazarı Tufan Türenç, bugünkü köşe yazılarında kurultayı analiz etti. İki yazarın farklı kurultay analizleri dikkat çekerken, Hürriyet yazarı Tufan Türenç "AKP’lilerin ve şakşakçılarının dört gözle bekledikleri olmadı. CHP’de listeler yüzünden hır çıkmadı, hır kaosa dönüşmedi" diye yazdı.
[
](https://www.mynet.com/kilicdaroglu-yuzme-bilmiyor-mu-110100547014)
[
Köşelerdeki kurultay analizleri şöyle:
SÜLEYMAN YAŞAR: CHP, ANKARA ORDUEVİ GİBİ OLDU Bir siyasi partinin halkın sorunlarını çözebilmesi için kadrolarının halkın sorunlarını bilmesi lazım. Halkın sorunlarını bilebilmek için de sorunları çözmeye talip olan parti yöneticilerinin çoğunluğunun halkın içinden gelmesi şart. Çünkü hastanelerde muayene kuyruğuna girmeyenler, toplu taşım araçlarında balık istifi seyahat etmeyenler, devlet dairesine gittiğinde "bugün git yarın gel"in ıstırabını yaşamamış olanlar, okul aile birliğine para veremediği için çocuğunu istediği devlet okuluna kayıt ettirememenin acısını çekmeyenler, halkın sorunlarını içselleştiremez ve çözemez.
Gelelim CHP'nin yeni yönetim kadrolarının halkın sorunlarını nasıl çözebileceğine... Cumartesi günü yapılan CHP kurultayında Parti Meclisi'ne seçilenlere baktığımızda, paşa çocukları, torunları, eski bürokratlar, eski bakan damatları ağırlıkta. Böyle bir yönetici kadronun halkın sorunlarını bilip, çözebilmesi çok zor.
Hatta mümkün değil.
CHP'nin tepe yönetimine seçilen kadronun büyük kısmı Ankara orduevine akşamüstü çay içmeye gelenlerden oluşuyor sanki. İşte bu nedenle olsa gerek, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında ülkenin "çözülmezse olmaz" bir sorunu olan Kürt sorununu ağzına almadı ve Genelkurmay'ın önceki gün yaptığı dil konusundaki muhtıra türü siyasi müdahalesine değinemedi.
CHP Kurultayı'nda Kılıçdaroğlu'nun para konusundaki sözleri ise tuhaftı... "Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, ben para bulurum dedimse, bulurum" diyerek finans mühendisliğine yeni bir yaklaşım getirdi. Bu finans mühendisliğinin yeniliği neymiş sorusu aklınıza gelebilir.
Buna, "otoriter finans mühendisliği" denilebilir. Finans konusunda tecrübeli olanlar bu tür finans mühendislerini tanırlar.
BÜTÇE AÇIK VERMEYE BAŞLADI Böyle finans mühendisleri göreve geldiklerinden altı ay sonra o kuruluş batar. Kılıçdaroğlu daha önce bu finans mühendisliğini SSK'da yapmıştı. SSK'ya genel müdür olduktan sonra, daha önce açık vermeyen SSK bütçesi, hızla açık vermeye başladı. Ortaya çıkan açık mecburen kamu bütçesinden karşılandı.
HAZİNE KAYNAKLARINDAN HAKSIZ YERE KAYNAK ALDI SSK'nın kendi kaynaklarından karşılayamayıp kamu bütçesinden aldığı para her yıl yüzde 300 artış gösterdi. Kadınlarda 38, erkeklerde 42'ye indirilen emeklilik yaşının getirdiği finansman açığını, "benim adım Kemal Kılıçdaroğlu ben bulurum dersem, bulurum" diyerek, bula bula genel bütçeden yardım almakta buldu ve görev yaptığı 1992- 1999 arasında toplam 5.4 katrilyon lirayı haksız yere Hazine kaynaklarından alarak, kamu maliyesinin batmasının en önemli nedenlerin birini oluşturdu.
Kılıçdaroğlu şimdi gene aynı anlayışla yola çıkıyor, anlayacağınız Hazine'nin ve Türkiye'nin işi zor.
TUFAN TÜRENÇ: ŞAKŞAKÇILARIN BEKLEDİKLERİ OLMADI OLMADI... AKP’lilerin ve şakşakçılarının dört gözle bekledikleri olmadı.
CHP’de listeler yüzünden hır çıkmadı, hır kaosa dönüşmedi.
CHP’yi bilenler, “Boşuna beklenmesin, hiçbir şey olmaz. Liderin dediği olur. CHP örgütü vedelegeleri bilinçlidir. Seçtikleri liderin elini güçlendirirler” dedi.
Onların dedikleri oldu.
Kemal Bey’in blok listesi olduğu gibi kabul edildi.
KONUŞMANIN İKİ ANA EKSENİ CHP Genel Başkanı’nın yaptığı konuşmanın bana göre iki ana ekseni vardı:
Partinin izleyeceği ana yol...
Bürokrasinin değil, halkın partisi olmak ve halk için çalışmak...
AKP’nin yok ettiği özgürlükleri yeniden getirerek korku toplumuna son vermek ve demokrasiyi sözde değil özde evrensel boyutlara taşımak.
Refahı topluma yaymak, hakça bölüşümü gerçekleştirmek.
Hukuk devletine vurulan darbeleri kaldırmak, hukukun üstünlüğünü geçerli kılmak.
Yüzde 10 barajını kaldırarak halk iradesinin parlamentoya adil şekilde yansımasını sağlamak.
Çağdışı, antidemokratik partiler yasasını değiştirip lider sultasına son vermek.Milletvekillerini halkın seçmesi yöntemini getirmek.
İnsan haklarını, her türlü özgürlüğü yasalarla güvence altına almak.
Sadaka siyasetini kaldırıp sosyal devleti işletmek. Popülist politikalara son vermek.
Namuslu girişimcinin önünü açmak, siyasetçilerin ekonomiye gereksiz müdahalesiniortadan kaldırmak.
Ve yeni çağdaş, demokratik bir anayasa yapmak.
İktidara geldiklerinde bunları gerçekleştireceğine dair söz verdi.
Ama bunun için toplumun tepkisizlikten kurtulmasını istedi.
“Ben ayaktayım, siz de ayağa kalkın, isyan edin” dedi.
“Korkmayın, korkan her gün ölür, korkmayan ise bir kez ölür” dedi.
Kemal Bey susanlara, hiçbir şeye ses çıkarmayan, isyan etmeyenlere sitem etti.
Bilim adamlarına “Ayağa kalkın, üniversitelerinizi kaldırın” çağrısında bulundu.
Yargıçlardan baskılara boyun eğmemelerini, hukukun katledilmesine isyan etmelerini istedi.
Sendikalara, sivil toplum örgütlerine, bürokratlara ve de medyaya “Özgür toplum içindirenin” dedi.
CHP genel başkanının konuşmasında saydıkları, yıllardan beri özlemi çekilen, eksiğiduyulan sosyal demokrat bir partinin varoluş müjdesini veriyordu.
Bu, demokrasimiz açısından özlediğimiz bir umut ışığıdır.
KÜRT OYLARI YÜZDE 1'İN ALTINA DÜŞMÜŞSE CHP, 1973-1977’deki Ecevit hareketinden sonra yavaş yavaş halktan kopmuştu.
Parti ne büyük kentlerin varoşlarında vardı...
Ne kırsal kesimde, ne Orta Anadolu’da, ne de etnik nüfusun yoğun olduğu bölgelerde...
Eğer bir sosyal demokrat partinin Kürt vatandaşların yoğun olduğu kentlerde oyları yüzde 1’lere kadar düşmüşse orada çok büyük bir yanlış var demektir.
Sosyal demokrat partilerin en önemli özelliği, azınlık hakları ile etnik kitlelerin sorunlarınaöteki partilerden daha fazla eğilmek, onların koruyucusu olmaktır.
Son yıllarda CHP Güneydoğu’da yoktu.
Bundan sonra o bölgelerde, kentlerin varoşlarında, Orta Anadolu’da, kırsal kesimlerde varlığını göstermek zorundadır.
Oralarda yaşayan insanlarla kucaklaşmalı, sorunları çözeceğine dair onlara güvenvermelidir.
CHP kurultayında yanan ışık bunun için büyük umuttur.
AKP’nin ve şakşakçılarının telaşının nedeni de budur.