Her şey Diyarbakırlı 18 yaşındaki Gülseren Tanrıkut'un, üvey kardeşinin tecavüzüne uğramasıyla başladı. Olay ortaya çıkınca, genç kız başka biriyle evlendirildi.
Ancak bakire çıkmadığı için, imam nikahlı eşinden sürekli dayak yedi. Dayanamadı; baba evine dönüp, sekreterlik yapmaya başladı. Bu kez de "dul kadın" damgası yakasına yapıştı. Komşuları, "Eve geç geliyor. Askılı elbise giyiyor" diye dedikodu çıkardı. Sonunda, "aile namusuna leke sürdüğü" gerekçesiyle Gülseren'in ölüm fermanı imzalandı.
BABASI BOĞDU
Gülseren, 6 yıl önce bir gece infaz edildi. 15 yaşındaki Mehmet çırpınmasın diye ayaklarından tutarken, babası Hasan Tanrıkut elektrikli ısıtıcının kablosuyla boğdu Gülseren'i. 12 yaşındaki İdris de olanı biteni seyretti. Hasan Tanrıkut, tanınmaması için kızının yüzüne naylon poşet eritip damlattı.
Sonra cesedi şeker çuvalına koyup, oğullarına "Atın" emrini verdi. İki kardeş, ablalarını 50 metre uzaklıktaki okulun duvarının dibine bıraktı. Gülseren'i, 1 hafta sonra annesi teşhis etti morgda. Töre cinayetini, 12 yaşındaki İdris'in ifadesi ortaya çıkardı. Ama bu ifade, İdris'in yaşı küçük olduğu için resmi tutanaklara geçmedi. 15 yaşındaki Mehmet, suçu üstlenmeye çalıştı. Ablasını uyardığını, "Sen de başıma erkek mi kesildin?" cevabını aldığını savundu.
Sonra da İdris ifadesini değiştirdi. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise, eski TCK'ya göre "kasten adam öldürmek" yargılanan baba Hasan ve oğlu Mehmet'i önce müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ardından babanın cezasını iyi halden 30 yıla, Mehmet'in cezasını da yaşı küçük olduğu için 15 yıla indirdi. Anne Hatice ve diğer kardeş İdris beraat etti. Yargıtay ise, yeni TCK'nın sanıkların lehine olması nedeniyle kararı bozdu. Ayrıca tahrik indirimi yapılmasını istedi.
İYİ HAL İNDİRİMİ
Davayı ikinci kez görüşen mahkeme, oy çokluğuyla verdiği kararda, baba ile oğlunu TCK'nın 82/1-d maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ardından, "cinayetin haksız tahrik altında işlendiği" gerekçesiyle cezaları 24 yıla indirdi.
Sonra "iyi hal" indirimi geldi; babanın cezası 20 yıla, oğlununki de 6 yıl 8 aya düştü. Mehmet, tutuklu kaldığı süre cezasını karşıladığı için tahliye edildi. Babanın cezaevinde kalacağı süre ise 6 yıla indi. Olay "tipik bir töre cinayeti" diye nitelendi ve Gülseren'in kapalı toplum ve tutucu aile çevresi içinde ailesini küçük düşürecek şekilde yaşamaya devam etmesi, kardeşini 'Başıma erkek mi kesildin?' diye terslemesi "haksız tahrik" sayıldı.
Dosyayı 10 Aralık'ta ele alan Yargıtay 1. Ceza Dairesi de, kararı oy çokluğuyla onadı. Ancak Başkan Mehmet Yalçın, karara, babanın delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesi gerektiği yönünde şerh koydurdu. Başkan ayrıca, Gülseren'in kötü yola düştüğü yönünde yeterli delil bulunmadığını ve Mehmet'e tahrik indirimi uygulanmaması gerektiği yönünde muhalefet şerhi koydu.