Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Haşim Kılıç, "Türkiye'deki olan olayları değerlendiren ve bu konuda düşüncesini en net ve bir kesimi rahatsız edebilecek biçimde açıklayan bir yargı başkanı olarak herhalde kamuoyunun bildiğini düşünüyorum. O nedenle benim sessiz kaldığım konusundaki eleştiriler biraz haksız eleştiriler ve ben bunu hak etmiyorum” dedi.
Ankara'da terör saldırısının ardından getirilen yayın yasağının sorulması üzerine Haşim Kılıç, "Devam etmekte olan bir süreç var. Bu süreçte yaşanılanlar, olaylar nedir yakından bilmediğim için salt hukuk kurallarıyla değerlendirerek, burada bir hukuksuzluk var ya da yok şeklinde bir sonuca varmanın çok da doğru olmayacağına inanıyorum. Ama bu konuda veriler ortaya konulursa tabi bunun değerlendirmesi yapılır. Soruşturmanın sağlığını bozmama kaydıyla değerlendirme yapılabilir ama soruşturmayı yanlış yönlere sevk edecek, soruşturmanın etkinliğini azaltacak bir takım değerlendirmelerin yapılması şüphesiz ki kamu yararı adına çok da arzu edilmez. O nedenle ben mevcut şartlar içerisinde bu değerlendirmeyi ancak önümüzde bir takım veriler olsa o zaman imkan bulacağımı belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
"HAKSIZ ELEŞTİRİLERİ HAK ETMİYORUM”
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı döneminde olayları eleştirmediği için eleştirildiği yönündeki tartışmaları değerlendiren Haşim Kılıç, "Yargı organları içerisinde özellikle bizim kuruluş yıldönümlerinde Türkiye'deki olan olayları değerlendiren ve bu konuda düşüncesini en net ve bir kesimi rahatsız edebilecek biçimde açıklayan bir yargı başkanı olarak herhalde kamuoyunun bildiğini düşünüyorum. O nedenle benim sessiz kaldığım konusundaki eleştiriler biraz haksız eleştiriler ve ben bunu hak etmiyorum” dedi.
Bir gazetecinin "7 televizyon kanalı savcı yazısıyla platformlardan çıkartıldı, bu konuda ne diyorsunuz? sorusuna Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Haşim Kılıç, şu şekilde cevapladı: "Bu konuda RTÜK'ün verdiği bir karar var. Hep beraber göreceğiz. Aslında ben RTÜK'Ün yaptığı bu değerlendirmenin isabetli olduğu konusunda bir düşünceyi ifade edebilirim. Bu konuda fazla söyleyebilecek bir şey yok, her şey ortada. Anayasa'da ifade özgürlüğünün ne şekilde kısıtlanacağı, haber alma özgürlüğünün ne şekilde engelleneceği bunlar açıkça belirtilmiştir. Bunlara aykırı olan, bu şartları taşımayan her şey şüphesiz ki hukuksal olarak nitelendirilemez.”
"SİYASET ÜLKE GÜNDEMİNE SAHİP OLMAZSA, DEMOKRASİ DIŞI GÜÇLER DEVREYE GİRER"
Konferansta söylediği "Geçmişte Türk Ceza Kanunu'nun ünlü 163 ve 312'nci maddeleri kullanılarak yapılan zalimliklerin yerine bu gün başka maddeler kullanılarak insanlarımız susturulmaya çalışılmaktadır” sözlerinin sorulması üzerine Haşim Kılıç, "Eğer siyaset ülke gündemine sahip olmazsa, o konuda gerekli çözümleri üretmezse şüphesiz ki bunun sonunda demokrasi dışı güçler devreye girecektir. Onlar güçlenecektir. Benim söylemek istediğim o. Yasaların belli şartlar içerisinde kullanılarak belli ideolojilere, belli düşüncelere hizmet etmek üzere, onu güvence altına almak üzere istismar edildiğini ve kullanıldığını ifade etmek üzere bu örneği verdim. Geçmişte biliyorsunuz 163. ve 312. Madde bazı kesimleri cezalandırmak, susturmak amacıyla kullanıldı. Hem de çok kötü kullanıldı. Bundan dolayı toplumdaki açılan yaranın hafızalardan silinmediğini hep beraber biliyoruz. Bu gün de bunu anımsatan bazı örnekler var. Bunu biliyorsunuz. Ben bunların doğru olmadığını söylüyorum. Yasalar intikam aracı olarak ya da birtakım siyasi hedefleri ve ideolojileri gerçekleştirme amacıyla kullanılmamalıdır. Yargı cumhuriyetin kurulduğu günden beri belli düşüncelerin belli inançlarınişgali altındaydı. Bundan kurtarılması gerektiğini ifade ettim. Bu, dün de vardı, bugün de var. Söylemek istediğim bu. Dolayısıyla böyle bir yargıyla bizim hukuk devletini ya da hukuk güvenliğini gerçekleştirmemiz mümkün değil” şeklinde cevap verdi. (İHA)