Havarinin değil sahabenin

Hz. İsa’nın havarisinin kurduğu sanılan manastırla lgili Rumlara kötü haber!

KKTC’nin kuzeyinde, Türkiye’ye en yakın noktada bulunan ve Hz. İsa’nın bir havarisi tarafından kurulduğuna inanılan manastırı sahiplenmek için kampanya başlatan Rumlara kötü haber: Apostolos Andreas Manastırı içindeki mezarın bir sahabeye ait olduğu, 2001 yılından beri süren çalışmaların sonuçlanmasıyla önceki gün belgelendi.
Hürriyet'te yer alan habere göre; Rum Başpiskopos Hrisostomos’un, “Türkler onaracağına yıkılsın daha iyi” dediği KKTC’nin Karpaz Burnu’nda bulunan Apostolos Andreas Manastırı konusundaki Rum ısrarının altından Rumların stratejik öneme sahip yarımadayı Metropolit (dini bölge) ilan edip görüşme masasında ‘kültürel miras’ gerekçesiyle istemek olduğu çıktı. KKTC ise halk arasında bilinen, manastır içindeki İslam şehidi Sahabe Urve bin Said’in yatırını gündeme getirdi. Sahabenin varlığını tarihi belgelerle ispatlayan Kıbrıslı Türk bilimadamları “Arkeolojik kazı yapalım” önerisiyle gelince, KKTC Vakıflar İdaresi komisyon kurdu. Manastıra önce türbe, ardından da cami yapılmasını
isteyenler de var.
**Erdoğan’a mektup yazmıştı**
Rum kilisesi, Karpaz yarımadasının en uç noktasındaki Apostolos Andreas Manastırı (Hz. İsa’nın havarilerinden Andrew’ın manastırı) için uzun süredir büyük bir mücadele sürdürüyor. Rum Başpiskopos, Dipkarpaz köyündeki mevcut kilise yönetimiyle işbirliğinde restorasyon çalışmalarına sert tepki vererek, “Türkler tamir edeceğine yıkılsın daha iyi” açıklaması yaptı. Hatta kiliseyi tamir bahanesiyle sahiplenmek için Başbakan Tayyip Erdoğan’a mektup yazdı. Rum kilisesinin faaliyetlerini yakından takip eden KKTC ise halk arasında yüzyıllardır bilinen manastır içindeki İslam şehidi Sahabe Urve bin Said’in yatırını gündeme getirdi.
**Önce türbe, sonra cami**
Sahabe mezarlığının varlığını kanıtlayan Zeki Akcan, manastır restore edilmeden önce Rumların kutsal olduğuna inandığı ayazma ile arkasındaki Havari Andreas’ın ikonunun bulunduğu duvar altında arkeolojik çalışma yapılması gerektiğini söyledi. KKTC Vakıflar İdaresi de konuyla ilgili çalışmaları takip etmek üzere özel bir komisyon kurdu.
Girne Amerikan Üniversitesi öğretim görevlisi Akcan’ın paneline katılan Magosa merkezli Genç Mücahitler Derneği ise bölge halkının yatırla ilgili birçok talebinin bulunduğunu belirtti. Dernek, sahabenin mezarının bulunduğu manastıra önce türbe yapılmasını, ardından da cami dahi inşa edilebileceğini savundu.
**Şam’dan Muaviye belgesi**
Girne Amerikan Üniversitesi araştırma görevlilerinden Zeki Akcan, 2001 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmalarının sonuçlarını önceki gün açıkladı ve sahabe mezarının varlığını, İslam dünyası bilim adamlarından Herevi’nin Şam ve Beyazıt kütüphanelerindeki orijinal belgeleriyle tanıttı. Akcan şunları söyledi:“Herevi’nin Kitab-u Ziyaret gezi notlarını, hem Şam hem de Beyazıt kütüphanesinde bulduk. Burada Apostolos Andreas Manastırı’nın şu anda içinde kalan kısmında dönemin İslam Halifesi Muaviye’nin deniz seferleri zamanında Kıbrıs’a gelen Sahabe Urve bin Said’in mezarının bulunduğu açıkça yazılıyor. Hatta Herevi, 1171’de geldiği adada, o dönemde bir şapel olan ve daha sonra genişletilen bugünkü manastırın olduğu yerde, sahabenin kitabesini de kayda geçirmiş. İhlas Suresi ve besmele yazılı taş üzerindeki kitabede, ‘Burası Hicri 29 yılının Ramazan ayında vefat eden Urve bin Said’in mezarıdır’ yazılıymış. Orijinal Herevi’nin kitabı, Süleymaniye Kütüphanesi, Beşirağa bölümü, 110 sayılı demirbaşta bulunuyor. Türk tarihçi Prof. Dr. Osman Turan ile Fransız yazarların Kıbrıs’la ilgili eserlerinden de bu bilgilere yer veriyor.”
**Urve bin Said’in mucizesi**
Halk arasındaki inanca göre, Rumların bugün manastırın yanındaki ayazmadaki çeşmeden içerek hacı olduğu su kaynağı, Sahabe Urve bin Said’in bir mucizesi. Asasını yere vuran sahabe, su kaynağının çıkmasını sağlayarak bölge halkını susuzluktan kurtarmış. Rumlara göre Havari Andreas’ın mucizesi ise körleri iyileştirerek görmelerini sağlaması.
**Papa’yı kandırdı**
Katolik dünyası ile AB’yi yanına almayı amaçlayan Başpiskopos Hrisostomos, KKTC’nin Dipkarpaz köyünde yaşayan Rum papazların yönetimindeki manastır için Papa 16’ncı Benedikt’e “Türkler kiliselerimizi bize vermiyor, kültürel mirasımız yıkılıyor” diye şikayet etmişti. Karpaz bölgesini Metrolopit (dini bölge) ilan eden Hrisostomos, son olarak KKTC’nin restorasyon çalışmalarını engelleme girişiminde bulundu.
Manastır, Karpaz Yarımadası’nın kuzey ucunda bulunuyor. Kıbrıs Rum yönetimi, Annan Planı’nın müzakereleri sırasında, Türkiye’ye doğru uzanan stratejik öneme sahip bu yarımadayı istemiş ve taleplerini bir harita ile BM’ye sunmuştu. Rumlar şimdi, dini kullanarak Karpaz’a sahip olmak istiyor. Yarımada, petrol zengini Doğu Akdeniz’e de hâkimiyet kuracak bir konumda.