Hayatta kalmak için öldürür müsünüz? Mignonette olayının akıllara durgunluk veren çarpıcı gerçeği

Edgar Allan Poe’nun romanında geçen olaylar tam 46 yıl sonra gerçek oldu. 1884 yılında dört kişilik bir mürettebat İngiltere’den uzun bir okyanus yolculuğuna çıktı. Kısa süre sonra gemi dev dalgalara dayanamayarak battı. Dört kişilik mürettebat, son anda geminin kurtarma filikasına atlamayı başardı. Yanlarında yeterli yiyecek ve içecekleri yoktu. Hayatta kalabilmek için aralarından birini feda etmek zorundalardı.

1884 yılının ilkbaharında Avustralyalı avukat John Hery, ülkesine götürmek için İngiltere’den Mignonette isimli bir yat satın aldı. Yatını Avustralya’ya götürmek için dört kişiyle anlaştı. 19 Mayıs 1884 yılında yola çıkan Mignonette ve mürettebatı tarihe damga vuracak bir olay yaşayacaklarından habersizdi. Mignonette’nin kaptanı Tom Dudley, 31 yaşında kendini kanıtlamış bir denizciydi. Mürettebatından Ned Brooks ve arkadaşı Edwin Stephens da aynı şekilde deneyimli denizcilerdi. Mürettebatın son üyesi Richard Parker ise 17 yaşındaydı ve açık denizde ilk yolculuğunu yapacaktı.

Reklam
Reklam

Southampton’dan yelken açan gemi, Ümit Burnu’nu dolaşabilmek için güneye doğru bir rota çizdi. Dinlenmek ve ihtiyaçlarını karşılamak adına bu rotada belirli duraklar da işaretlenmişti. 5 Temmuz günü Madeira’dan Cape Town’a doğru yola çıkan Mignonette, dev bir dalga tarafından batırıldı. Mürettebat kısa bir sürede geminin botuyla kaçmayı başarmıştı. Ancak yanlarına yeterli miktarda yiyecek ve içecek almaya vakitleri olmadı. Mignonette’nin dört kişilik mürettebatı Güney Atlantik’te karadan yüzlerce mil uzaklıkta açık bir botta mahsur kalmıştı. 12 gün boyunca şalgamla beslenerek hayatta kalmaya çalıştılar. Balık tutmak için uygun malzemeleri yoktu. Sadece bir kere kaplumbağa yakalamayı başarmışlardı.

17 Temmuz’da küçük bottaki bütün malzemeler tükenmişti. Hayatta kalma istekleri o kadar yoğundu ki içlerinden birini feda etmeyi daha düşündüler. Mürettebat susuzluklarını gidermek için yağmurun yağmasını bekliyordu. Yağmur yağmadığında ise kendi idrarlarını içmeye başlamışlardı. Kaptan ve diğer iki denizci deniz suyu içtiklerinde hastalanacaklarını biliyordu. Fakat deneyimsiz Richard Parker susuzluğunu gidermek için deniz suyuna daha fazla karşı koyamadı. Parker, kısa bir süre sonra ishal ve kusma gibi semptomlar göstermeye başladı.

Reklam
Reklam

Kaptan Tom Dudley’e göre Parker ölmek üzereydi. Bu nedenle kura çekerek kimin ölmesi gerektiğine karar vermekten bir anda vazgeçtiler. Dudley ve Stephans çocuğun ölmesi gerektiğini düşünürken Brooks, küçük Parker’ın yaşaması gerektiğini düşünüyordu. Parker’ın öldürülmesi, parçalara ayrılması ve kanının içilmesi gibi korkunç işlerin tamamını Dudley ve Stephans üstlenmişti. Ancak bir süre sonra Brooks’da dayanamadı ve hayatta kalmak için Parker’ın etini yemeye başladı. Kalp ve karaciğer tamamen yendi. Uzuvlardan da et şeritleri kesilerek genç adamdan geriye kalanlar denize atıldı. Denizin ortasında gerçekleşen bu yamyamlıktan sonra Dudley, Stephens ve Brooks birkaç gün daha hayatta kaldı. 29 Temmuz tarihinde Hamburg’a giden Alman gemisi Moctezuma, mürettebatı kurtardı.

Mignonette’nin mürettebatı İngiltere’ye ayak bastığında ülke tam anlamıyla iki kutba ayrıldı. Mignonette olayı sonrasında mürettebat usulüne uygun olarak yerel yargıçların önüne çıktı. Brooks diğer denizcilere göre daha hafif yargılanacaktı. Çünkü o, Parker’ın öldürülmesini hiç istememişti. Ancak Dudley ve Stephens, cinayetten yargılanacaktı. Beş yargıçtan oluşan yüksek mahkeme Dudley ve Stephens’ı ölüme mahkum etti. Fakat halkın tepkisi günden güne büyüyordu. Denizcilerin cezadan tamamen kurtulamayacağı düşünülüyordu. Sonunda, Kraliçe Victoria halkın tepkisine daha fazla kayıtsız kalamadı. Kısa bir süre sonra suçluların altı ay hapis cezasına çarptırıldığı açıkladı. Bunun üzerine Dudley ve Stephens, Holloway hapishanesine gönderildi. 6 ay sonra özgürlüğüne kavuşan Dudley ve Stephes, halktan izole bir şekilde yaşamaya başladı.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: