Hayri Argav: Paris Cinayetlerini Fransa Kendi Yararına Kullanacak

Ahmet Kaya’nın sürgün yıllarını anlatan ‘Yağmurlu Ülkenin Sürgünü’ belgeselinin yapımcısı Hayri Argav, Cihan Haber Ajansı’na Paris’te düzenlenen suikastler ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Argav, Kürt ve Türk halkının kaderinin bu sürece bağlanmaması gerektiğini, Fransa’nın cinayetle ile ilgili elde ettiği sonuçları kendi lehine kullanacağını söyledi.

12 Eylül darbesinden sonra sol yayınları takip ettiği gerekçesi ile Türkiye’de ağır işkencelere maruz kaldıktan sonra Almanya’ya yerleşen Hayri Argav, Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde PKK’lılara sıkılan kurşunun aslında Türk-Kürt kardeşliğine sıkılmış kurşun olduğunu söyledi. Argav, “Paris’te işlenen cinayetleri insanlık adına, barış adına, kadın adına kınıyorum. Kim yapmış olursa olsun, o kurşunlar anne ve babaların kulağının 'barış'ta olduğu bir dönemde sadece onların bu umutlarına değil Türk ve Kürt kardeşliğine de sıkılmıştır. Umalım bu cinayetler yeni başlatılan sürecin kırılma noktası olmasın. Konuyla ilgili netleşme, cinayetler ve faille ilgili ayrıntıların ortaya çıkması ile oluşacak. Bu da ne kadar zaman alır, belli değil. Her şey Fransa’nın tutumuna bağlı. Ama Kürt ve Türk halklarının kaderi bu sürece bağlanamaz, bağlanmamalı. Bağlanırsa süreç, 'suyun başı'nı tutanlara göre ilerleyecek. Böyle ilerlerse kazananlar kimler olur bilmiyorum, ama kaybedecekler belli: Türk ve Kürt halkları.” dedi.

Olayın ferdi bir olay olmadığını söyleyen Hayri Argav, tutuklanan kişinin kimliği üzerinden olayı ilişkilendirmenin yanlış olacağını belirtti. Argav, şöyle konuştu: “Olay, başlı başına bir provokasyon olduğu kokusunu yayıyor etrafa. Türk ve Kürt birliğine, barışına karşı bir hareket olduğu algısını güçlendiriyor zihinlerde. Olay ferdi değil. Katil zanlısı olarak tutuklanan kişinin sadece kimliğine bakarak olayı kimlik üzerinden ilişkilendirmek doğru olmaz. Kimliğin açıkta bırakılması manidardır; bunu bir yönlendirme politikası olarak yorumlamak, dikkate almak gerekir. Bugün bölgenin içinde bulunduğu kaotik durum bu sorununun ‘çözümü’ne başka güçlerin de ortak olacağı olmak istediğini görebiliyoruz. Paris cinayetleri, bu güçler (her kim ise) dikkate alınmadan Türkler ile Kürtler arasında bir 'barış masası'nın kurulamayacağı yönünde verilmiş güçlü bir mesajdır.”

Türkiye’nin olayın suçlusu gibi gösterilmesinin yanlış olacağını söyleyen Hayri Argav, öldürülen Sakine Cansız’ın Türk devleti tarafından hedef alınması bugüne kadar izlediği politikanın önünü tıkamak olacağını ifade etti. Argav, “Öldürülen Sakine Cansız’ın PKK’nın yönetici kadroları arasında olmadığını Türk istihbaratının bilmemesi olanaksız değil. PKK, yöneticilerini gizlemiyor. Sakine Cansız’ın bu konumuna karşın Türk devleti tarafından hedef alınmış olması olsa olsa kendi politikasının önünü tıkamak olur. Otuz yıllık savaşta PKK ve devletin bu tür yöntemlere başvurmamış olması da dikkate alınması gerek bir başka boyuttur. Cinayet zanlısı Güney’in içinden geldiği milliyetçi çevre, homojen bir yapı değildir artık. Bu da bu kimlik üzerinde çeşitli güçlerin oyunlar oynanmasına imkan tanıyor. Bu güçler; Türkiye’nin kendi içinde iktidar savaşımı verenlerden, uluslararası merkez güçlere kadar kadar uzanan oldukça geniş bir çevredir. ‘Türkiye yaptı’ yorumları doğru olmuş olsa Türkiye kendi ayağına kurşun sıkmış olur. Sorunun kendi kontrolünden çıkmasına hizmet etmiş olur. Otuz yıllık bin acı deneyden sonra böyle bir şey yapılır mı? Bu konuda düşünmek gerek. Cinayetin arkasındaki güç veya güçler belirlense bile bunun açıklanacağını düşünmüyorum. Bizler sorunu olaylar üzerinden tartışmaya devam ederken Fransa, elde ettiği sonuçları Fransa’nın yararına kullanacak. Bundan Türkler de Kürtler de emin olmalıdırlar. Bunun için kahin olmaya gerek yok. Tarih bu türden olay ve deneylerle doludur. Bir göz atmamız yetiyor. İçinden geçmekte olduğumuz bu günlerde hala ayrı dili konuşsalar da insanların bir birine çok uzak olmadığını unutmamamız gerekiyor.” diye konuştu.