Hazine onay verdi, biz de sattık

İSTANBUL (İHA) - Etibank'ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle, "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bu teşekküle katılmak", "dolandırıcılık" ve "zimmet" suçlarından haklarında dava açılan, aralarında Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar'ın da bulunduğu sanıkların davasına tanık olarak çağrılan dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, sabah saatlerinde İstanbul Adliyesi'ne gelerek ifade verdi.

Yılmaz, "Birinci toplantıda, Hazine Müsteşarlığı'nın yazısı nedeniyle nasıl onay vermediysek, ikinci toplantıda da yine Hazine Müsteşarlığı'nın yazısı ile bu ihaleye onay verdik. Hazine onay verdi, biz de sattık. O zamanki mevzuata göre, bu şirketin mali durumunu araştırma görevi Hazine Müsteşarlığı'na aitti" dedi.

Reklam
Reklam

Bankanın satışı sırasında sanıklar Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar ile görüşmediğini bildiren Yılmaz, Mahkeme Başkanı Mustafa Akın'ın, "Banka bir çete oluşturularak içi boşaltılmak bahanesiyle alınmış. Bununla ilgili bilginiz var mı?" sorusuna, "Hayır bir bilgim yok. Sanıklarla görüşmedim. Bankayı alma amaçlarını bilemem. Banka alımında çete oluşturulup oluşturulmadığını bilmiyorum" yanıtını verdi.

Mesut Yılmaz'ın ifadesini tutanağa geçiren Mustafa Akın, geçen duruşmada, mahkemeye, kamuoyuna mal olmuş bir kişi olduğunu ve konunun devlet sırrı olması nedeniyle ifade vermeyeceğini bildiren bir yazı gönderen dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner ile ilgili Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den izin alındığını ifade ederek, Taner'in bir sonraki duruşmaya katılması için detaylı davetiye çıkarılmasına karar verdi.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz sanıklar Ferhat Yeniloğlu ve Ayşe Hande Güven ile sanık avukatları katıldı. Duruşmada Mahkeme Başkanı Mustafa Akın, duruşmaya tanık sıfatıyla katılan dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a, "Etibank'ın özelleştirildiği dönemde siz Başbakandınız. Kararın altında imzanız var. Bu olayla ilgi bilgeleriniz nelerdir?" sorusunu yöneltti. Yılmaz, "Suça konu bankanın özelleştirilmesi sırasında 4389 sayılı Bankalar Kanunu yürürlükte değildi. Dolayısıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) faaliyette değildi. O tarihlerde özelleştirilmesine karar verilen banka, kurulumuza getirildiğinde Hazine Müsteşarlığı bu konuyla ilgili çalışmasını da sunmuştu. Özelleştirme İdaresi'yle Hazine Müsteşarlığı yazışmalar yaptı. Hazine Müsteşarlığı ihalede birinci gelen İpek Grubu'na ihalenin yapılmasının sakıncalı olduğunu belirtmekteydi. İpek Grubu'nun bir bankası takipteydi. Daha sonra İpek Grubu'nun medya grubu ile birlikte ihaleye girmesine Hazine olumlu görüş verdi. Hazine Müsteşarlığı'nın bu kararı doğrultusunda biz de bu kararı verdik. Bankanın satışının ortak şirkete yapılmasına onay verdik" dedi.

Reklam
Reklam

Akın bunun üzerine Yılmaz'a, "O zaman sakınca devam etmiyor muydu? Hazine İnterbank'ın tehlikede olduğunu belirtmişti" diye sordu. Yılmaz da, "Bunu Hazine Müsteşarlığı değerlendiriyordu. Bir takım teminatlar alarak uygun olduğu kanaatine varmıştır. Birinci toplantıda, Hazine Müsteşarlığı'nın yazısı nedeniyle nasıl onay vermediysek, ikinci toplantıda da yine Hazine Müsteşarlığı'nın yazısı ile bu ihaleye onay verdik. O zamanki mevzuata göre bu şirketin mali durumunu araştırma görevi Hazine Müsteşarlığı'na aitti" şeklinde konuştu.

"ŞÜPHEM OLSAYDI ONAYLAMAZDIK"

Yılmaz, Akın'ın, bu süre içinde Dinç Bilgin veya Cavit Çağlar ile görüşüp görüşmediği ve bankanın çete kurularak içi boşaltılmak için satın alındığı yönündeki sorularına ise, "Hayır görüşmedim. İhale süresinde ve onay verme sırasında sanıklarla görüşmedim. Çete ile bir bilgim yok. Sanıklarla görüşmedim. Bankayı alma amaçlarını bilemem. Çete olayı olup olmadığı konusunda bilgim yok. Banka alımında çete oluşturulup oluşturulmadığını bilmiyorum" yanıtını verdi.

Reklam
Reklam

Mustafa Akın bu sefer Mesut Yılmaz'a, Güneş Taner'in devlet sırrı diyerek ifade vermediğini hatırlattı. Yılmaz, Akın'ın, "Güneş Taner 'devlet sırrı' diyerek ifade vermekten çekinmişti. Bankanın satışında bir sır var m?" sözleri üzerine, "Bankanın özelleştirilmesi sırasında herhangi bir devlet sırrı var mı ben bilmiyorum" dedi.

Bu arada söz alan Dinç Bilgin'in avukatı, "Sanıkların çete kurdukları iddia ediliyor. Bu iddiayı kanıtlayan herhangi bir şüpheniz var mıydı?" sorusunun Yılmaz'a sorulmasını istedi. Yılmaz da, "Hayır böyle bir şüphem olsaydı onaylamazdık" şeklinde konuştu.

Avukatın, "Başbakan Mesut Yılmaz bugün aynı konumda, yetkide olsaydı, bankaya el koyar mıydı? Bu operasyon bir hata mıydı?" sorusunun ise Yılmaz'a sorulmasına Mahkeme Başkanı izin vermedi.

Müdahil avukatı Ali Bulut duruşmada söz alarak, "Teminat mektubu yerine, gruptan iyi niyet mektubu alınmış. Bunun üzerine bankacılık devri olmuş. İyi niyet mektubu yeterli midir" şeklinde Mesut Yılmaz'a başka bir soru yönelti. Yılmaz, "Biz sadece Hazine Müsteşarlığı ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında yapılan temaslarda uzlaşma sağlandığını öğrendik. Hazine Müsteşarlığı'nın ilgili şirketle arasrebakandınız. Kararın altında yapmış olduğu görüşme sonucunda olumlu gelişmeler olması üzerine ve Hazine Müsteşarlığı'nın uygun görüşüyle Özelleştirme Kurulu olarak bankanın satışına onay verdik. Taahhütnamenin hukuki kıymetinin taktiri Hazine Müsteşarlığı'na aittir" şeklide çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Reklam
Reklam

Mesut Yılmaz'ın ifadesini tutanağa geçiren Mustafa Akın, geçen duruşmada, mahkemeye, kamuoyuna mal olmuş bir kişi olduğunu ve konunun devlet sırrı olması nedeniyle ifade vermeyeceğini bildiren bir yazı gönderen dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner ile ilgili Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den izin alındığını ifade ederek, Taner'in bir dahaki duruşmaya katılması için detaylı davetiye çıkarılmasına karar verdi. Dosyanın bilirkişiden dönmesinin beklenmesine karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.

Mesut Yılmaz, İstanbul Adliyesi'nden ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtsız bıraktı.