KONYA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hazreti Mevlana, 66 yıllık ömrüne, mektupları ve sohbetleri hariç 66 bin beyitten fazla şiiri, her biri bir sanat eseri mesabesindeki iki binden fazla rubaiyi sığdırmış bir gönül eridir." dedi.
Erdoğan, Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezi'nde, Hz. Mevlana'nın 745. Vuslat Yıl Dönümü Şeb-i Arus Programı'nda konuştu.
Sözlerine "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" diyerek başlayan Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinden, Türkiye'nin farklı vilayetlerinden Mevlana'nın "gel" çağrısına uyarak, gönüller sultanının manevi şemsiyesi altında toplananlara "Hoş geldiniz" diye seslendi.
Erdoğan, Hazreti Mevlana'nın düğün gecesinde, böylesine müstesna bir muhabbet ikliminde, bir ulu zatın, bir ulu çınarın gölgesinde kalpleri birleştiren herkese şükranlarını sundu.
Hazreti Pir'i, beka alemine irtihalinin 745'inci yıl dönümünde bir kez daha kemali edeple yad eden Erdoğan, "Büyük mütefekkir, büyük mutasavvıf, mürşid-i kamil Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri'ne bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, Mevlana Hazretleri'nin, vasiyeti niteliğindeki gazelinden şu sözleri okudu:
"Öldüğümde tabutum geçerken bu yollardan, sanmayın ki içimde dert kalır bu dünyadan. Cenazemi görünce bahsetme ayrılıktan, ben asıl yaşamaya başlarım öldüğüm an. Mezara koyunca beni, 'elveda' deme sakın, bir perde var arada, toprak cennete yakın. Sana batış görünen doğuşun kendisidir, kurtuluş kapısıdır, kabir hapis değildir. Hangi tohum düştü de yeşermedi toprakta? Kurtul şüphelerinden insan da bir tohum ya. Hangi kova daldı da dolu çıkmadı sudan, can Yusuf'u ne diye feryat etsin kuyudan?"
Hazreti Pir'in, ölümünü bir son değil, yeniden doğuş ve diriliş vesilesi olarak gördüğünü vurgulayan Erdoğan, "Hakk'ın rahmetine erdiği o gün, kendisi için bir vuslat günü, kavuşma günüdür. Kendi deyimiyle 'Şeb-i Arus'tur yani 'Düğün Gecesi'dir. Bunun için Hazreti Mevlana, 'Bana yazıklanmayın, bana 'elveda' demeyin, benim ölümüm tohumun toprağa düşmesi gibidir.' buyuruyor. Divan-ı Kebir'deki başka bir şiirinde ise 'Kişi aşk elinden ölmüşse asla ölmez.' diyerek kendi hakikatine ayna tutuyor." diye konuştu.
- "Aşığın maşukuyla kucaklaştığı bir 'Düğün Günü' olarak idrak ediyoruz"
Erdoğan, "Bizler de onun vasiyetine, onun tavsiyesine uyarak, 745 yıldır Hazreti Mevlana'nın vefatını, hasretin son bulduğu, aşığın maşukuyla kucaklaştığı bir 'Düğün Günü' olarak idrak ediyoruz." diyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu vuslat gecesinde bizler de yüreklerimizi bir araya getiriyor, birbirimize şahitlik ediyor, sevginin, aşkın, muhabbetin meşalesini yüceltiyoruz. Her Şeb-i Arus'ta Hazreti Mevlana'nın geride bıraktığı o engin hazinenin her bir kelimesi, her bir sahifesi aşkla, samimiyetle yoğrulmuş o kutlu mirasın idrakine varıyoruz.
Bu salonu dolduran Mevlana bendeleri başta olmak üzere tüm vatandaşlarımın Vuslat Gecesi, Şeb-i Arus'u mübarek olsun diyorum. Şeb-i Arus merasimlerinin düzenlenmesinde emeği geçen, katkısı bulunan, maddi manevi desteği olan kardeşlerime de teşekkür ediyorum. 'Selam Vakti' temasıyla düzenlenen bu seneki törenlerin tıpkı Hazreti Pir'in buyurduğu gibi gönüllerdeki kiri gidereceğine, onun çağları aşan özgür mesajının layıkıyla anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum."
- "Hak ve hakikat yolcularına rehberlik edecek bir meşale bıraktı"
Hazreti Mevlana'nın bundan tam 745 sene önce, 66 yıllık hasreti nihayete erdirip, sonsuzluğun kapılarını aralayarak dar-ı bekaya göç ettiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ancak geride dünya var oldukça eskimeyecek, hak ve hakikat yolcularına rehberlik edecek bir meşale bıraktı. Hazreti Pir'in insanlığa en büyük hediyesi sözlerini, mesajlarını ve öğütlerini 15 sene boyunca bir gergef gibi dokuduğu Mesnevi'sidir. Yahya Kemal'e göre bu eser hem tasavvufun en yüksek merhalesi hem de cihat medeniyetimizin bir ifadesidir.
Üstat Sezai Karakoç ise Mesnevi'nin, Kuran-ı Kerim'in aşk kanıyla yazılmış bir tefsiri olduğunu söyler. Üstadın nazarında Mesnevi, ilhamın en üst derecesindeki bir yücelmenin derlediği çiçeklerden oluşan bir şaheserdir. Evet, Mesnevi, hikmet ve hakikati mesel formunda, kıssa biçiminde anlatan, coğrafyamızın binlerce yıllık kültür hazinesini hikayelerle geleceğe taşıyan bir bilgelikler kitabıdır."
Erdoğan, "Hazreti Mevlana'nın, 66 yıllık ömrüne mektupları ve sohbetleri hariç, 66 bin beyitten fazla şiiri, her biri bir sanat eseri mesabesindeki iki binden fazla rubaiyi sığdırmış bir gönül eri olduğunun" altını çizdi.
"O, dönemleri, çağları, toplumsal farklılıkları aşan ve dönüştüren büyük hakikati, derinlikli ve estetik bir dille söylemeyi başarmış bir söz üstadıdır." diyen Erdoğan, "Hazreti Mevlana'nın irfan ışığı daha kendisi hayattayken Endülüs'ten Uzak Asya'ya kadar dünyanın dört bir köşesine yayılmıştır. İslam coğrafyasının farklı şehirlerinden ilim ve hikmet yolcuları, Hazreti Mevlana'nın rahleyi tedrisinde bulunmak için Konya'ya akın etmişlerdir. Moğol istilasının bütün İslam şehirlerini yakıp yıktığı bir dönemde Hazreti Mevlana sözleri, sohbetleri ve meselleriyle karamsarlık dağlarını eritmiş, bu toprakların yeniden dirilişine vesile olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
- "Hazreti Mevlana'yı her dem taze tutan sır aşktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazreti Mevlana'nın her idrak düzeyindeki insanı kalbinden yakalamasını elbette sadece edebiyatla, sanatla ve söz sanatlarıyla izah edemeyeceklerini vurguladı.
Bunun sebebinin aşk olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Aşk ise kişiliğin sevdiğinde yok olmasıdır. Vuslatının üzerinden asırlar geçmesine rağmen Hazreti Mevlana'yı her dem taze tutan sır aşktır, sevgidir. Eserleri, sözleri, şiirleri, mesajlarıyla 7,5 asırdır çoraklaşan gönülleri yeşertebilmesinin hikmeti işte budur. O, kendi ifadesiyle 'Allah'a ulaşacak birçok yol varken aşkı seçmiştir." diye konuştu.
Erdoğan, Mürşid-i Kamil'in bu hakikati Mesnevi'sinde "Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir,
sevgiden tortulu bulanık sular arı, duru hale gelir,
sevgiden dertler şifa bulur,
sevgiden ölüler dirilir,
sevgiden padişahlar kul olur." ifadeleriyle dile getirdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet, 'aşk' ile yazıldığı, aşkla söylendiği, her kelimesi aşkla dokunduğu için aradan geçen 7,5 asır ne Mesnevi'yi ne Divan-ı Kebir'i ne de Hazreti Mevlana'nın mesajlarını eskitebilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)