HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "YSK, 36 gün boyunca bu halkı oyaladı ve sonunda kalktı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararını verdi. AKP-MHP bloğunun noterine dönmüş ve iktidardan ne talimat gelirse onu yerine getiren bir YSK var." dedi.
Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, emekçiler, kadınlar ve halkların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarında bir kez daha yan yana geldiğini söyledi.
Hukuksuzluğun her yeri kapladığını, adaletsizliğin de her yeri sardığını öne süren Temelli, "Son dört yıla dönüp baktığınızda bu hukuksuzluğun nasıl üst üste binerek geldiğini, adaletsizliğin nasıl her yeri kapladığını görmeniz mümkün. Bu ülkede, çözüm masasının devrildiği günden bu yana barış isteyen herkes yargılandı." ifadesini kullandı.
- "YSK, tuzak kurdu"
Türkiye'de on binlerce insanın KHK'ler ile ihraç edildiğini, kendisinin de onlardan birisi olduğunu dile getiren Temelli, bu "hukuksuzluğa" karşı mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), KHK'ler ile ihraç edilip belediye başkanı seçilenlere mazbatalarını vermemesini eleştiren Temelli, "YSK, olağanüstü hal döneminin hukukuna tabi olarak KHK ile ihraç edilmiş arkadaşlarımıza tuzak kurdu. Tuzakçıdır. Artık onun adı Yüksek Seçim Kurulu değildir, yüksek sahtekarlık kuruludur." diye konuştu.
- "Enflasyonun düştüğü yok"
Ekonomide her şey yolundaymış gibi açıklamalarda bulunulduğuna dikkati çeken Temelli, "Ekonomiyle ilgili sorunları dile getirenleri tehdit etmeye devam ediyorlar. Bizzat cumhurbaşkanı bunu yapıyor. İşsizlik rekor kırmış, enflasyonda ilk altıya girmişiz ve gıda fiyatlarındaki yükseliş çok dramatikken TÜİK çıkıyor, 'enflasyon düştü' diyor. Kimin enflasyonu düştü? Halkın enflasyonu çıkmaya devam ediyor. Uyduruk bir sepet yaratmışlar, o sepetteki rakamları değiştirerek 'enflasyon düştü' diye halka yalan söylemeye devam ediyorlar. Enflasyonun düştüğü falan yok. Bırakın düşmeyi artmaya devam ediyor." görüşünü savundu.
- YSK'nin İstanbul kararı
YSK'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi yönündeki kararına değinen Temelli, "dün bir adaletsizlik ve hukuksuzluğun daha yaşandığın" öne sürdü.
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Defalarca dile getirdik. Tüm Türkiye'yi, demokrasi güçlerini uyardık ama Türkiye halkları dönüp de Muş, Malazgirt, HDP'ye yapılan bunca şaibeye, seçim yolsuzluğuna, baskıya ve zulme bakmadılar. Türkiye'de siyasete, demokrasiye, barış mücadelesine şaşı bakanlar bir türlü dönüp bu haksızlıklara ses çıkarmadılar. Şimdi kıyamet kopuyor, tabi kopacak. Bu kıyameti biz de koparacağız ama dediğimiz gibi bunun böyle olacağı belliydi. Çünkü bu iktidar bu şaibelerden besleniyor. YSK, 36 gün boyunca bu halkı oyaladı ve sonunda kalktı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararını verdi. AKP-MHP bloğunun noterine dönmüş ve iktidardan ne talimat gelirse onu yerine getiren bir YSK var.
HDP İstanbul'da aday çıkartacak mı? HDP ne yapacak? Şimdi kamuoyunun bunlarla meşgul olmasına gerek yok. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa HDP orada olacak. Unutmayın HDP'siz 31 Mart olmazdı, HDP'siz gelecek de olmaz. Bizim ne yapacağımıza vakit harcamayın. Kalemşörler, tweet uzmanları; bırakın HDP'nin ne yapacağını, siz ne yapacaksınız?"
HDP'nin Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 181 gündür açlık grevinde olduğunu ve bazı cezaevlerinde açlık grevleri ile ölüm orucunun yapıldığını dile getiren Temelli, kimsenin ölmesini istemediklerinin altını çizdi.
- "Dün ne yaptıysak yarın da onu yapmaya devam edeceğiz"
Demokrasi mücadelesi vurgusu yapan Temelli, "Mesele sadece sandık ve sandık sonuçları değildir. Mesele bir demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele olmadıktan sonra o sandıktan ha Ali çıkmış ha Veli çıkmış neye yarar? Gelin demokrasi mücadelesinde buluşalım ki sandıklardan demokrasi, barış çıksın, Türkiye'nin önü açılsın." dedi.
31 Mart seçimlerinde bir strateji ortaya koyduklarını ve siyasetin kulvarını değiştirdiklerini ifade eden Temelli, "Üç tane belediye başkanlığı, beş tane belediye meclis üyeliği pazarlığı yapmadık. Tam tersine Türkiye'nin özlemini duyduğu barışın yolunu açmak için mücadele ettik. Dün ne yaptıysak yarın da onu yapmaya devam edeceğiz." dedi.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs'ta avukat görüşmesinin yapıldığını hatırlatan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öcalan ile bir saatlik kısıtlı bir görüşme gerçekleşti. Gecikmiştir, eksiktir ama hukuki anlamda olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Bunun burada kalmaması lazım. Bunun bir yasal güvenceye kavuşturulması, düzenli olarak avukat görüşünün gerçekleşmesi gerekiyor. Türkiye'nin bu umudu bir kez daha söndürülmemelidir.
Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu onurlu bir barış, demokratik siyasete dayalı bir çözüm sürecidir. Türkiye demokrasisinin ve demokratik cumhuriyetin inşası bu mücadeleden geçmektedir. 5 Nisan 2015'te kesintiye uğrayan süreçten bahsetmiyoruz. Demokratik bir süreçten bahsediyoruz."
- "Suriye'de toprak bütünlüğü korunarak..."
Toprak bütünlüğü korunarak, Suriye halklarının kendi geleceğine karar verebileceği bir sürecin var edilebileceğini savunan Temelli, "Suriye'ye müdahale ederek, savaş çığırtkanlığı yaparak değil karşılıklı hassasiyetleri önemseyerek Suriye'nin demokratik çözümüne katkı sunabiliriz. Türkiye nasıl ki demokratik çözümünü arıyorsa Suriye de demokratik çözümünü arıyor." diye konuştu.
Öte yandan grup toplantısı öncesinde HDP Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki, 23 Haziran'da İstanbul'da yapılacak olan seçimlerde o tarih itibarıyla 18 yaşını dolduranların oy kullanıp kullanamayacağına ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Tiryaki, 27 Mart tarihinde YSK tarafından hazırlanmış bir genelge olduğunu ve seçimlerin yenilenmesi durumunda hangi kurallara riayet edileceğinin bu genelgede düzenlendiğini belirterek, "İstanbul'da kesinleşmiş bir seçmen listesi var. Dolayısıyla bu kesinleşmiş seçmen listesi üzerinden seçimlerin yenilenmesi gerekiyor. YSK kararı da bu yönde. 18 yaşını doldurmuş seçmenlerin kaydedilmesi demek aynı zamanda bu seçmen kütüklerinin bir bütün olarak yenilenmesi anlamana gelecektir. Bu, 'İstanbul'a yeni gelenlerin de kaydedilmesi, İstanbul'dan ayrılanların da kayıtlarının düşürülmesi gerekir' gibi çok uzun tartışmalara yol açabilir." değerlendirmesinde bulundu.