Hekimler, Hastanın Mr Isteğine Yeniliyor

Alparslan ÇINAR/ANTALYA, TRD tarafından düzenlenen '37'nci Ulusal Radyoloji Kongresi', Antalya'nın Serik ilçesi Belek bölgesinde yapıldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi

Alparslan ÇINAR/ANTALYA, TRD tarafından düzenlenen '37'nci Ulusal Radyoloji Kongresi', Antalya'nın Serik ilçesi Belek bölgesinde yapıldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ayşenur Oktay, meme kanserinin kadınların en büyük sağlık sorunlarından biri olduğunu söyledi. Tüm kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının birinci sırada olduğunu belirten Prof. Dr. Oktay, kanser ölümleri içinde meme kanserinin ikinci sırada olduğunu vurguladı.
MEME KANSERİNE KARŞI EN ETKİLİ SİLAH
Erken tanının meme kanserine karşı en önemli silah olduğu vurgusunu yapan Prof.Dr. Oktay, bu hastalıkla mücadelede ellerindeki en güçlü silahın erken tanı olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Memenin radyolojik inceleme yöntemi olan mamografi, erken tanıda etkinliği kanıtlanmış tarama yöntemidir. Mamografi klinik bulgu vermeyen, elle hissedilmeyen kanserleri gösterme gücüne sahiptir. Bu nedenle radyolog meme kanserinin saptanmasında ve uygun tedaviye yönlendirmede kilit role sahiptir. Tarama yapılan kadınlarda memede kuşkulu bir bulgu olup olmadığına yönelik önemli bir kararın altına imza atar."
Meme kanseri ve tarama konusunda farkındalık oluşturmak için ülkemizde son yıllarda giderek artan ciddi çalışmalar yapıldığını da belirten Prof.Dr. Oktay, şöyle devam etti:
"Mamografi ile ilgili sık sorgulanan konulardan birisi radyasyonun kendisinin kanser yapma potansiyelidir. Hiç kuşkusuz genel olarak radyasyonla ilgili risk vardır, ancak mamografide kullanılan dozlar ihmal edilecek kadar düşük orandadır, özellikle yeni teknolojiye sahip cihazlarda bu doz çok düşüktür. Mamografinin erken tanı ile sağladığı yarar, teorik olarak hesaplanan olası zararının çok üzerindedir. Bu nedenle günümüzde halen toplum taramasında kullanılan tek yöntemdir."
HEKİMLER HASTANIN MR İSTEĞİYLE MÜCADELE EDEMİYOR
TRD Başkanı Prof.Dr. Tamer Kaya, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün Sadece gerektiği zaman yapılırsa ne gibi avantajları olduğu, her şeyin MR üzerinden kurgulanmaması gerektiği, bu tetkiklerin gerekli olmadığı zaman yapılmasının hastalara bir maliyeti olduğunun anlatılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kaya, klinik hekimliğin görüntüleme cihazlarının cazibesi nedeniyle ihmal edildiğini, bunun da gereksiz yere maliyet, ameliyat ve zaman kaybına neden olduğunu söyledi.
Radyolojik tetkiklerin sağlığa olumsuz yansımalarının hep tartışılan bir konu olduğunu belirten Prof.Dr. Kaya, şöyle dedi:
"Ancak bu yöntemler sağlıkta vazgeçilmez ve riskleri, yararları ile oranlandığında önemsiz düzeydedir. X ışınları ve cep telefonlarında kullanılan enerjiler aynı gruba girmektedir. Her ne kadar aynı enerji seviyesine ve aynı fiziksel özelliklere sahip olmasa da ikisi de aynı gruba girmektedir ve bir zararı olmadığını söylemek kesinlikle mümkün değildir. Ama ne kadar zararlı olduğunu belirlemek çok önemli."
TARAMA AMAÇLI TOMOGRAFİ YANLIŞTIR
Günümüzde ultrason ve MR'ın bilinen hiçbir yan etkisi bulunmadığını belirten Prof.Dr. Kaya, şöyle konuştu:
"Röntgen, bilgisayarlı tomografi, anjiografi ve mamografi, X ışını kullanılarak yapılan yöntemlerdir. Fakat bunlar içinde en yüksek doz bilgisayarlı tomografide alınmaktadır. Tarama amaçlı tomografi yapmak gerçekten bir topluma gereksiz doz vermektedir. Ortalıkta hiçbir şey yokken, bir hastalığın belirtisi yokken ya da daha önce bilinen bir hastalığı takip amacı yokken, gereksiz yere sadece 'Bende bir şey var mı?' diye tarama amaçlı tomografi yapmak yanlıştır. Diğer yandan gerçekten gereklilik söz konusu ise tomografinin yerine göre MR ve ultrasonografi gibi bilinen, radyasyon riski olmayan yöntemlere göre çok başarılı olduğu alanlar vardır ve bu amaçlarla kullanılmalıdır. Tıpta radyasyon dozu görecelidir. Eğer gerekli ise tomografi kullanmaktan çekinilmemelidir."
TRD Görüntüleme Fiziği ve Güvenliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Orhan Oyar ise çocukları tetkik ederken radyolojik görüntüleme yöntemlerinden iyonlaştırıcı radyasyon içermeyen ultrasonografi veya manyetik rezonans görüntüleme gibi yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. En az dozun hiç verilmeyen doz olduğunu belirten Prof.Dr. Oyar, şöyle devaım etti:
"Ancak, bazı durumlarda röntgen, BT gibi iyonlaştırıcı radyasyon uygulamalarını yapmak mutlak gereklilik olabilir. Böyle durumlarda, incelemeyi isteyen klinisyen ile radyologun bir araya gelip bu uygulamanın radyasyon riski ile tanısal yararlılığını düşünmeleri, tetkikten sağlayabilecekleri tanısal yararlılık, alınacak dozun yaratabileceği sorunların üzerinde geliyorsa böyle bir uygulamaya karar vermeleri gerekir. Çekim sırasında da mümkün olabilecek en az dozla yeterli kalitede filmleri elde etmeye çalışmalıdırlar."

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: