Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Laika Karabulut, ağız kokusuna yol açan sindirim ve solunum sistemi hakkında önemli bilgiler verdi.
Ağız kokusu (Halitosis) veya solunumun kötü kokması (Bad Breath) toplumun yaklaşık yüzde 30’unu etkiliyor. Yapılan çalışmalar, bu yakınmanın neden olduğu sosyal problemin biyolojik problemden daha fazla olduğunu gösteriyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Laika Karabulut, ağız kokusuna yol açan sindirim ve solunum sistemi hakkında önemli bilgiler verdi.
Ağız kokusunun yüzde 90’ını ağız içi problemlerden kaynaklandığını belirten Doç. Dr. Karabulut, ’’Yüzde 10 kadar kısmı sindirim ve solunum sistemi kaynaklıdır. Sindirim sistemi problemleri alan kişilerde ağız kokusu daha çok çürük yumurta kokusunu andırmakta ve özellikle geğirmeyi takiben bu koku daha fazla hissedilmektedir. Gıdaların sindiriminin başlamasını takiben gerek enzimler gerekse bakteriler tarafında parçalanan gıdalardaki sülfür bileşikleri ağız kokusunda önemli rol oynamaktadır. Gerek mide içinde geğirerek, gerekse kana geçen bu metabolik ürünler solunumda koku oluşturabilir’’ dedi.
Helikobakter pilori ne olduğunu açıklayan Doç. Dr. Karabulut, ’’Sülfür bileşenleri oluşumunda mide içinde yer alan ’Helikobakter Pilori’ olarak isimlendirilen bakteri önemli rol oynamaktadır. Sindirim sisteminde ağız kokusuna sebep olan en önemli neden helikobakter piloridir. Helikobakter pilori gastrit ve duodenum ülserinin (on iki parmak barsağı ülseri) ana nedenidir’’ şeklinde konuştu.
’’Mide kanseri riskini arttırabilir’’
Helikobakter pilorinin, ailesinde birinci derece akrabalarında mide kanseri olanlar için mide kanseri riskinin artmasında rol alabileceğini ifade eden Doç. Dr. Karabulut, dünya popülasyonun yüzde 50’sinde helikobakter pilorinin mevcut olduğunu, hijyen koşullarının artmış olması bu bakterilere rastlanma sıklığının azaltmaya başladığını söyledi.
’’Ağız kokusunun tanısı için gastroskopi şart’’
Doç. Dr. Karabulut, sözlerine şöyle devam etti: ’’Hastanın ağız kokusuna karın ağrısı, karında şişkinlik, kilo kaybı, bulantı gibi semptomlar eklenmiş ise bakterinin tanısı ve diğer hastalıkların tanısı için ’Altın Standard’ olan midenin endoskopik incelemesi (gastroskopi) gereklidir. Eğer sadece ağız kokusu mevcut ise bu gibi durumlarda helikobakter pilori için noninvaziv olarak adlandırdığımız testleri yaparak bu bakterinin varlığı ortaya koyabiliriz. Helikobakter pilori için üre-nefes testi ve dışkıda helikobakter pilori antijeni yapılır. Bu testlerin duyarlılığı yüzde 98 olup tedavi takibinde de kullanılmaktadır. Kanda bakılan Helikobakter pilori antikorları hastalıkla karşılaşıldığı gösterir. Gerek infeksiyonun aktifliği veya tedavinin cevabında duyarlılıkları düşüktür’’.
Helikobakter pilori tedavisi
Tedavisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Karabulut, ’’Helikobakter pilori pozitif saptanması ve ağız kokusu bu nedene bağlanırsa verilecek tedavi antibiyotik ve asit süprese eden ’Proton Pompa İnhibitörü- PPI’ denilen ilaçlar birlikte kullanılır. Kullanımı esnasında mutlak hekimin önerisi ile kullanılmalı. Antibiyotiklere kısa sürede direnç oluşturan bakterinin eradikasyon dediğimiz tedavinin başarısı düşürmektedir. 2 haftalık tedavidir. Mutlak kontrol ve takip, tedaviye devam hekim tarafında takip edilmelidir’’ şeklinde konuştu.