Yazımızda hemolitik anemi nedir sorusunun cevabını bulabilirsiniz. Kanın temel yapıtaşlarından biri olan alyuvarların yeterli miktar olmaması ve yine yeterli hemoglobin olmaması nedeniyle ortaya çıkan hemolitik anemi, tedavi edilmezse ciddi sonuçlar doğurabilir. Özellikle organ, doku ve hücrelere oksijen taşınması süreci aksatıldığı için belirtiler ortaya çıkar çıkmaz tedavi edilmesi gerekir.
Hemolitik anemi, kırmızı kan hücreleri olarak da bilinen alyuvarların normal yaşam döngülerini tamamlayamadan yıkıma uğraması ve kan dolaşımından atılması durumudur. Bilindiği gibi, alyuvarlar ortası yassı ve disk şeklindeki kan hücreleridir. Bu hücrelerin temel görevi vücuda oksijen taşımak ve karbondioksiti de atılmak üzere akciğere ulaştırmaktır. Kemiklerin içerisinde bulunan ve süngerimsi bir doku formunda olan kemik iliği, alyuvarların yapımından sorumludur. Normal bir yaşam döngüsü içerisinde kanda ortalama 120 gün yaşayan alyuvarlar daha sonra yok olur. Ancak hemolitik anemide bu süre daha kısadır. Diğer bir deyişle, kırmızı kan hücreleri 120 günden daha az sürede kan akışından ayrılarak yok olur.
Hemolitik anemi nedenleri arasında kalıtsal nedenler ve edinsel nedenler sayılabilir. Kalıtsal nedenler, genlerle birlikte doğuştan gelen etkenlerdir. Edinsel olanlar ise bireyin sonradan edindiği sebepleri kapsar. Hemolitik anemi gelişmesi için sebep olarak edinsel gösterilen bazı nedenler şunlardır:
Hemolitik anemi belirtileri, hastalığın şiddetine ve seyrine göre değişiklik gösterir. Genellikle hafif seviyeli anemi durumlarında kişide herhangi bir bulgu ve belirti izlenmez. Ancak ağır seyreden hemolitik anemi varlığında pek çok bulgu ortaya çıkabilir ve bunların çoğu ağır seyredebilir.
Hemolitik aneminin genel ilk bulguları şunlardır:
Tüm anemi türlerinde en sık görülen belirti yorgunluk ve halsizlik halidir. Bu belirtiler, vücudun farklı alanlarına oksijen taşıyabilen yeterli alyuvar olmamasından kaynaklanır. Ayrıca düşük alyuvar sayısı ellerde ve ayaklarda soğukluk, diş etleri ile tırnaklarda morluk, göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile ayağa kalkınca baş dönmesine neden olur. Alyuvar sayısında azalma olması, kalbin oksijenden zengin kanı vücuda dağıtabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalması anlamına da gelir. Bu sebeple kalp büyümesi, kalpte üfürüm, aritmi ve hatta kalp yetmezliği dahi ortaya çıkabilir.
Hemolitik aneminin en tipik belirtileri sarılık, karın üst bölgesinde ağrı, bacak ülserleridir. Deride ve göz aklarında meydana gelen sarılır, alyuvarlar yok olmaya başladığında kana hemoglobin salınması ve bilirubin denilen bileşiğin ortaya çıkması ile başlar. Eğer hemolitik anemi dalak büyümesi veya safra taşına neden olduysa, karnın üst alanında ağrı oluşturabilir. Bunların dışında orak hücreli anemiye sahip olan bireylerde orak şekilli hücreler vücuttaki küçük damarları tıkayarak kan akışını durdurabilir. Bu durum da bacaklarda morluk, yara ve çeşitli vücut alanlarında ağrılara sebebiyet verebilir.
Hemolitik teşhisi, aile ve tıbbî geçmiş, muayene bulguları, tetkik ve tahlil sonuçları değerlendirilerek konur. Hastalığın varlığını tespit etmek için yapılan testler şunlardır:
İdrarda hemosiderin,
Mutlak retikülosit sayısı,
Doğrudan ve dolaylı coombs testi,
Soğuk aglütininler,
Donath-Landsteiner testi,
Priuvat kinaz,
Trombosit sayımı,
İdrar veya serumda serbest hemoglobin,
Serum haptoglobin seviyeleri,
Serum LDH,
Protein elektroforezi.
Hemolitik anemi pek çok sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu sebeple doğru bir tedavi prosedürünün izlenmesi için öncelikle hastalığın altında yatan gerçek neden tespit edilmelidir. Ayrıca karar verilen tedavi şekli hastalığın şiddeti, kişinin yaşı ve sağlık durumu göz önünde tutularak belirlenir. Hemolitik anemi geçer mi sorusu bu tedavilere göre cevaplandırılabilir.
Hemolitik anemi tedavisi sırasında en yaygın kullanılan teknikler şunlardır:
1. Demir ve folik asit takviyesi: Hemolitik anemi sırasında en yaygın görülen durumlardan biri de folik asit ve demir ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Bu durum başka bir anemi türünü ortaya çıkarabileceğinden mutlaka folik asit ve demir takviyesi alınmalıdır.
2. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar: Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç türleri, vücudun savunma sistemini yavaşlatarak kırmızı kan hücrelerini yok etmesini engeller. Ancak bu tedavinin başlanması için hastalığın altında yatan nedenin bağışıklık kaynaklı olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Dalağın alınması (splenektomi): Dalağın kırmızı kan hücrelerini yıkıma uğramaması amacıyla sferositoz gibi rahatsızlıklarda dalağın alınması gerekebilir.
4. Kan nakli: Kırmızı kan hücresi sayısının hızla artması ve yıkıma uğramış hücrelerin yerine yenilerinin eklenmesi için kan nakli tedavisi de uygulanabilir. Özellikle orak hücre anemisi gibi tehlikeli durumların varlığında, belirli aralıklarla kan nakli yapılması gerekir.
5. E vitamini takviyesi: Hemolitik anemiye neden olan durumlardan biri de E vitamini eksikliği olabileceği için takviye edici gıdalar ve E vitamini açısından zengin besinler alınması tavsiye edilir.