Her 5 kişiden 1’inde görülüyor: Kireçlenmeye yol açabilir! Kalça sıkışma sendromu nedir?

Şiddetli kasık ağrısı, oturup kalkarken, çömelirken keskin ve batıcı bir ağrı ya da kalçanızı hareket ettirdiğinizde bir tıklama, kilitleme sesi… Bu ve benzeri şikayetler, son yıllarda giderek yaygınlaşan kalça sıkışma sendromunun en sık görülen belirtileri arasında yer alıyor.

Acıbadem Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kişinin yaşam kalitesini büyük ölçüde olumsuz etkileyen kalça sıkışma sendromunun bazı kişilerde ise hiçbir belirti vermeden ilerleyebildiğini, tedavi edilmediği durumlarda kalçada kireçlenmeye yol açarak ciddi yürüme sorunlarına neden olabildiğini söylüyor.

KALÇA SIKIŞMA SENDROMU HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN 5 ÖNEMLİ NOKTA!

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kalça sıkışma sendromu hakkında bilinmesi gereken 5 önemli noktayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Reklam
Reklam

BU ŞİKAYETİNİZ VARSA...

Kalça sıkışma sendromu, kalça ve kasık ağrısının en yaygın nedenleri arasında yer alıyor. Günümüzde her 5 kişiden 1’inde görülen kalça eklemindeki kemik fazlalıklarının neden olduğu hastalık, bazı kişilerde herhangi bir soruna yol açmayıp sinsice ilerleyebilirken, bazılarında ise şiddetli ağrılar ve hareket kısıtlılığı ile günlük yaşam kalitesini büyük ölçüde olumsuz etkileyebiliyor. Doç. Dr. Safa Gürsoy kalça sıkışma sendromuna bağlı olarak sıklıkla görülen şikayetleri; şiddetli kasık ağrısı, arabaya binerken veya inerken, sandalyeye oturup kalkarken, çömelirken ya da dönerken keskin ve batıcı bir ağrı, uzun süre oturma ya da yürüme sonrası oluşan donuk bir ağrı, kalça hareket ettirildiğinde duyulan tıklama veya kilitleme sesi, eklem hareketlerinde kısıtlılık, sertlik ve topallama olarak sıralıyor.

TANISI ÜÇ TEMEL UNSURA DAYANIYOR

Anatomik olarak karmaşık bir yapıya sahip olan kalça ekleminde ağrının kaynağının doğru bir şekilde tespit edilmesi bazen zor olabiliyor. Kalça sıkışma sendromunun doğru tanısı için hastanın şikayetlerinin çok iyi dinlenmesi, fiziksel hareketlerle test edilmesi ve son olarak da sıkışmaya neden olan kemik fazlalıklarının röntgen, manyetik rezonans inceleme ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri ile radyolojik olarak gösterilmesi gerekiyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kalça sıkışma sendromunun tanısında ileri görüntüleme yöntemleri ile sıkışmaya neden olan kemik deformitelerinin 3 boyutlu değerlendirilmesinin mümkün olabildiğini söylüyor.

Reklam
Reklam

TEDAVİSİ ADIM ADIM PLANLANIYOR

Toplumda kalça sıkışmasına neden olabilecek kemik fazlalıklarına sahip olan ancak herhangi bir şikâyeti olmayan birçok kişi bulunuyor. Kalça sıkışma sendromunu hafif yaşayan hastalarda cerrahi dışı tedavilerde iyileşme sağlanabildiğini belirten Doç. Dr. Safa Gürsoy “Bu tip hastalarda tedavide ilk aşamayı ağrıya neden olan hareketlerden kaçınmak, fizik tedavi veya anti-enflamatuar ilaçlar oluşturuyor. Kemik fazlalıklarına bağlı bir kalça sıkışma sendromunda, fizik tedavi sırasında zorlayıcı hareketlerden kaçınmak büyük önem taşıyor. Cerrahi dışı tedaviler fayda sağlamadığında ameliyat zorunlu oluyor” diyor.

KALÇA ARTROSKOPİSİ AMELİYATI TEDAVİ SÜRECİNİ KISALTIYOR

Cerrahi tedavi genellikle günübirlik veya bir günlük yatış ile gerçekleştirilebilen, ‘kalça artroskopisi’ denilen; kapalı yöntemle, kamera ve özel el aletleri yardımı sayesinde minimal girişimli bir operasyonla yapılabiliyor. Kalça artroskopisi, kalça ekleminin karmaşık yapısından dolayı daha fazla uzmanlık gerektiriyor. Çoğunlukla genel anestezi ile yapılan ameliyat sırasında hastalığa neden olan kemik fazlalıklarının tıraşlanarak giderilirken, yırtıklar özel dikişler yardımıyla dikilerek tamir ediliyor. “Hastaların büyük çoğunluğu bu ameliyatın sonuçlarından çok memnun oluyor. İyi bir fizik tedavi programı ile ameliyattan 4-6 ay sonra herhangi bir sınırlama olmaksızın hasta eski aktivite düzeylerine dönebiliyor. Spora dönüş branş ve sporcu bazlı değişmekle birlikte genellikle 6-8 ay arasında oluyor” diyen Doç. Dr. Safa Gürsoy, tamir edilemeyecek derecede gecikmiş veya büyük hasar almış durumlarda, kişinin kendi tendonları veya kadavradan alınan tendonların kullanılması gerektiğini, kalça eklem kıkırdağında hasar olması durumunda, tedavi için kıkırdak yenileyici ek metotlar da uygulanabildiğini söylüyor.

Reklam
Reklam

TEDAVİ EDİLMEZSE KİREÇLENMEYE YOL AÇABİLİYOR

Kalça sıkışma sendromu genç ve aktif hastalarda kalça ve kasık ağrısının başlıca nedenini oluştururken, tedavi edilmediğinde erken eklem hasarına yol açabiliyor. Kalça ekleminde sıkışmaya neden olan kemik fazlalıklarının nedenlerine yönelik sınırlı sayıda çalışma olduğunu belirten Doç. Dr. Safa Gürsoy, bu sorunun genetik ya da gelişimsel olarak görülebildiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Genetik yatkınlığın yanı sıra gelişme çağında yarışmalı sporlara aktif katılım gibi faktörlerin bu deformitelerin görülme sıklığında artışa neden olabildiği düşünülüyor. Hastalık tedavi edilmediği taktirde ilerleyerek kireçlenmeye ve yürümede ciddi güçlüklere de yol açabiliyor.”

Anahtar Kelimeler: