Her bayram çektiğimiz 'nerede o eski bayramlar' muhabbetinin sebebi nedir?

Bayram yaklaşırken ramazan ayında uzaklardan bir yerlerden bize doğru yakşalan 'Nerede o eski ramazanlar? Nerede o eski bayramlar?' diye söylenen büyüklerimizi görmemiz mümkün.

Selim Gerçeker / Mynet Haber

Peki bu büyüklerimiz her sene neden bu lafı sanki bir görevmiş gibi söyleyip duruyor?

Kısaca geçmişte yaşanmış bir anıya duyulan özlem, yani nostalji. Yunanca'da 'yuvaya dönüş' anlamına gelen 'nostos' ve 'acı' anlamına gelen 'algia' kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş nostalji birçok insanın hayatında önemli yerlere sahip.

Ünlü Türk düşünür, yazar ve iktisatçı Şevket Süreyya kendisine sorulan 'nostalji nedir' sorusunu şu şekilde cevaplamış;

Reklam
Reklam

"Adamın birisi ruhsal açıdan git gide kötüler. Ümidini, çoşkusunu yitirir. Karanlık; kendi içine dönük bir kişiliğe bürünür. Çevresindekiler yardım etmek isterlerse de birşey gelmez ellerinden. Adamı hekimlere götürürler. Yapılacak birşey yoktur çünkü adam konuşmamaktadır. Çaresiz kalan hekimler sorunla uğraşırlarken, birden bire hastanın gözlerini odanın duvarında asılı duran bir tablodan ayırmadığını farkederler. Sürekli olarak aynı noktaya bakmaktadır.Uğraşır, didinir ve anlarlar nihayet adamın sorununu. Karlarla kaplı bir küçük köy manzarası olan resim, aslında adamın geçmişini bıraktığı köyüne benzemektedir. Bunu kendisine söyler ve oraya gitmesini salık verirler. Kapıdan çıkarken de adamın kulağına hastalığının adını fısıldarlar: 'Nostalji' "

Nostalji kavramını ilk kez genel anlamından farklı kullanan kişi Johannes Hofer. İsviçreli tıp doktoru 1680'deki tezinde nostaljiden 'sıla hasretinden dolayı oluşan ruhsal tahrip' biçiminde bahsediyor.. Daha sonraları nostalji; gurbete, savaşa ya da eğitime giden insanlara zarar veren bir hastalık biçimi olarak görüldü. Hofer'in kuyuya attığı bu taş yüzünden birçok ülkede nostalji hasarlı hastanın kaydı oluşmaya başladı.

Reklam
Reklam

I. Dünya Savaşı'ndan sonra artık nostalji bir şekilde normal anlamını kazanmaya başladı ve günümüzdeki tanımına oturdu. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmayla nostalji genel olarak geçmişte yaşanmış güzel anıların yeniden hatırlanarak yad edilmesi olarak sağlıklı insani bir duygu olduğu konusunda mutabık kalındı.

Bilimsel olarak nostaljiyi basit bir şekilde açıklamaya çalışırsak: Duyularımız yoluyla bir dış etken ile iletişime geçmemiz sonucu (koku, dokunma, görme, duyma ya da tad alma) meydana gelen uyarıların (stimulasyon) duygularımızdan sorumlu amygdala bölgesinden geçerek eski bir anımızı geri çağırması.

Nerede o eski Pokemonlar!

Örneğin geçmişte dinlediğimiz ve hayatımızda yer edinmiş bir şarkının duyulması nostalji hissiyatını tetikler. Örneğin Pokemon'un müziğini duymamız ve yeniden izlemek istememizin salt nedeni Pokemon izlemek değildir; Pokemon izlerken yaşadğımız duyguları yeniden yaşama isteğidir. Kafamızda Pokemon'un etmiş olduğu yer ile onu izlemeye duyduğumuz özlem ve büyüklerimizin 'nerede o eski bayramlar' diye iç geçirmesi aslında aynı şey. En büyük fark, belki biz nostalji duygusunu eski şarkıları dinleyerek ya da Pokemon bölümlerini izleyerek tatmin edebiliyoruz ancak eski bayramları getirmek onlar için bir hayli güç.

Reklam
Reklam

Nostalji insana zarar verir mi?

'Nerede o eski bayramlar' diyip bayram anılarını hatırlayıp anlatmaya başlayan büyüklerimizin yüzünde o acı mutluluğu ve hatırayı görürüz. Elbette hatıralar ve bir daha gelmeyecek olmasını bilmek bize acı veriyor. Ancak Psikoloji profesörü Constantine Sedikides'e göre her ne kadar nostalji acı verse de hatıraları anımsamak can sıkıntısına, yalnızlığa ve kaygıya karşı iyi geliyor. Aslında nostalji insanoğluna bir nevi tecrübesini yeniden gözünün önüne getirmesini sağlayan bir panzehir.

Öte yandan Alan Hirsch'e göre nostalji belirli bir anıya değil, idealleştirilmiş ruh haline duyulan bir özlem. İnsan belleğinin çalışma mantığıyla daha uyumlu bu açıklamaya göre "zamanında yapılan aktiviteleri yineleme ve geçmişin sembolik tasvirlerini kullanma yoluyla bu geçmiş zamanı yeniden yaratma girişimiyle dışarı vuruluyor." Eğer bireylerde ve toplumlarda bu çok şiddetli görülürse sürekli geriye, geçmişe duyulan özlem takıntı haline gelebiliyor, bu da bireye ve topluma zarar verme tehlikesi var.

Reklam
Reklam