Verem savaş dispanserleri kapatılsa da Türkiye'de iyi bir verem örgütlenmesi bulunduğunu, geçmişten gelen bir verem savaşı kültürünün varolduğunu kaydeden Şahan, "Her şeyden önemlisi, Türkiye'nin her köşesinde tüm riskleri alarak çalışan sağlık çalışanları var. Daha çok basille karşılaşma, daha çok hastalık riski ve daha az ekonomik koşullarda bu çalışmalar, gönüllülük özelliği kazanmış. Ancak son 15 yılda ve özellikle son 4 yılda Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte, Türkiye'de veremde yönetim sorunu var" dedi.
Dünyada veremin tekrar artmaya başladığını, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2006-2015 dönemini veremi durdurmak için önemli yıllar ilan ettiğini hatırlatan Şahan, "DSÖ, dünyadaki tüm liderleri, hükümetleri, sivil toplum örgütlerini, birlikleri ve bireyleri veremle savaşı desteklemeye, finanse etmeye ve bu planın uygulanmasına davet etmiştir. Çünkü bir yerde tüberküloz, her yerde tüberkülozdur. Dünyada her yıl 2 milyon kişi veremden ölmekte, 9 milyon kişi vereme yakalanmakta ve verem mikrobu dünya nüfusunun üçte birini enfekte etmektedir. Verem durdurulabilirse önümüzdeki 10 yılda 14 milyon hayat daha kurtarılacaktır. Verem tedavisine ulaşmak insan hakkıdır" dedi.
Özellikle dirençli verem hastalığında Türkiye'nin kırmızı alarm bölgesinde olduğuna dikkat çeken Şahan, "Verem patlamasında en büyük etken sağlık politikalarındaki yanlışlıklardır. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte Sağlık Bakanlığı'nın tüm göğüs hastanelerini sanatoryuma dönüştürmesi gerekirken, 3 tane sanatoryumu kapatmıştır. Bu politika kabul edilemez" diye konuştu.
"Türkiye'de verem ilaçlarının 2006 yılında birçok ilde eksik olduğunu gördük" diyen Şahan,"Ücretsiz ve düzenli ilaç temini, ne yazık ki tam olarak sağlanamamıştır. İlaç temininin aksadığı koşullarda, başarılı verem savaşından söz edilemez. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte uygulanan performans anlayışı, birinci ve ikinci basamak sağlık kurumlarında veremle savaş mücadelesinde riski artırmaktadır. Türkiye'de yıllardır veri sorunu yaşanmaktadır. Veri eksiklikleri sağlık yönetimleri ve siyasi erk tarafından 'verem artmıyor' şeklinde yorumlanmaktadır. Yeni hasta sayısı ve eski hastaların gerçek sayısı, tam olarak bilinmemektedir. Türkiye'de tedavi edilen hastaların cinsiyetlerini, bakteriyolojik durumlarını ve birçok temel bilgisini bilmiyoruz. Verem hastalığı tanısında en basit ve zorunlu testlerin çoğu, birçok yerde yapılmamaktadır. 2006 yılı boyunca deri testi için kullanılan PPD solüsyonlarının temininde eksiklikler görülmüştür." ifadelerini kullandı.
(İHA)