'Her zaman alttan alırım!'

Karikatürist Erdil Yaşaroğlu ile evlilik yolunda yürüyen Kütük filmi ve kadın-erkek ilişkileri hakkında konuştu.

'Romantik Komedi' filminde kendinden başkasını sevmeyen, egosu yüksek bir karakteri canlandıran Begüm Kütük, gözlem yaparken hiç zorlanmadığını, Nişantaşı'ndaki kadınları izlediğini söylüyor. Karikatürist Erdil Yaşaroğlu ile evlilik yolunda yürüyen Kütük'le filmini ve kadın-erkek ilişkilerini konuştuk.

****

- 'Romantik Komedi' filminde Ece karakterini oynuyorsun, nasıl biri Ece?
Ece bir kreatif ajansın sahibi, egosu yüksek, kendinden başkasını sevmeyen ve statülere takık biri. Egosu uğruna yapmayacağı şey yok. Nişantaşı'nda oturup sokağa baktığınızda Ece kadar ihtiraslı, güzelliğine düşkün, kendisinden başka hiç kimseyi önemsemeyen bir sürü insan görürsünüz. Gözlem yaparken hiç zorlanmadım.

- Peki, Ece karakterinin erkeklerle arası nasıl?
Ece sahip olduğu ajansın kreatif direktörüyle (Cemal Hünal) 5 yıldır bir ilişki yaşıyor. Onu seçmesinin nedeni de Türkiye'deki en iyi kreatif direktör ve yakışıklı olması. Birbirlerini aldattıkları, laçka olmuş bir ilişki yaşıyorlar. Günümüz ilişkilerini anlatan bir ilişki modeli yani.

AŞKA İNANCIMI YİTİRMEDİM

- 'Romantik Komedi' filmi için 'Sex and the City' benzetmesi yapılıyor, size göre?
Bu benzetme yapıldı ama hiç alakası yok. Güzel mekanlar, evler, kostümler ve 4 kadın, 3 erkek karakter olunca böyle bir kıyaslama yapmış olabilirler. Çok bizden 3 kızın hikayesi var. 18-30 yaş kuşağının hayata bakışını ve tüm sorunlarını anlatıyor. Bir erkek bir kıza yakınlık duyuyorsa neden aramaz, aradığında verdiği tepkiden ne anlaşılmalı gibi birçok sorunun cevabı veriliyor. Her aşkta travmalar ve sorunlar olabileceğini gözler önüne seriyor filmimiz.

- Arkadaşlık sizin için ne ifade ediyor?
Benim için arkadaşlık ve dostluğun önemi çok büyük. Kardeşim gibi çok sevdiğim 3 yakın dostum vardır ve hiç ayrılmayız. Filmdeki gibi bizde de hayata dair bir şeyler yaşandığında hemen o 3 kişi arasında paylaşılır. Kararlar alınır ve stratejiler uygulanır.

- Peki, ya aşk?
Benim için aşk çok anlamlı. Aşka inancını yitirmiş insanlardan değilim. İlk görüşte aşka evet ama birbirini tanıyıp dostluk ettikçe bir uyum ve bir elektriklenmenin olabileceğine inanıyorum. Salt aşktansa önce arkadaş olmak, her şeyi paylaşabilmek ve ortak hobilere sahip olmak çok daha önemli. Bu da aşkı pekiştiriyor, sonsuz saygıyı ve sevgiyi getiriyor. Ama aşık olduğum zaman da çok aşık olurum.

- Ne olur aşık olunca?
åşık olunca elim ayağım titrer, onu görünce ne yapacağımı bilemem, yüzüm seğirir, çok heyecanlanır ve kilitlenirim. Aşk acısı çektiğimde de bayağı bir oturur içime. Erkek arkadaşımla tartıştığımda günlerce oturup ağlayabilirim. Bir anda 7 kilo verebilirim. Bakıldığında şapşal aşık oluyorum yani.

İLK GÖRÜŞTE ETKİLENDİK

- Bozulan bir ilişki için ne yaparsın? Örneğin karşımdakini aramak mı istiyorum, 'ararsam 2-0 mağlup olacağım' diye düşünmem. Elimden ne geliyorsa sonuna kadar yaparım. Ve her zaman alttan almaya çok özen gösteririm. Çünkü sevmek ve sevilmek çok kıymetli. Aslında ilişki çok zor yakalanıyor ve çok çabuk tükeniyor. İlişkinin başlangıcında birbirlerini tanımak için zaman harcamıyorlar. Ya da yaşadıkları ilk problemde hemen ayrılıyorlar. Ama gerçek aşk, gerçek sevgi ve uzun ömürlü ilişki çok güzel. Ben buldum hayatımda ve şu an çok mutluyum o yüzden keyfim yerinde.

- Peki, bu mutluluğu bizimle de paylaşır mısın? Üç yıldır birlikteyiz ve çok mutluyum. Onda kendi yansımamı görüyorum, o kadar bana benzeyen biri ki. Ortak paydada çok iyi anlaşıyoruz. Birbirimizde hoşlanmadığımız yönlerimiz de oluyor ama bunları da zamanla törpülemeye başlıyoruz. Ve 'biz' duygusuyla devam ediyoruz hayata. İnsanlar bu devirde 'biz' olamıyor.

- Onda bir şeyleri değiştirdiğin ya da onun sende değiştirdiği şeyler oldu mu? Önceden fazla heyecanlı ve sabırsızdım. Çabuk umutsuzluğa kapılırdım. Erdil, daima sabırlı olmamı, hayatın aslında bu kadar da çetrefilli olmadığını öğretti. Daha sağlıklı ve neşeli düşünmenin önemini anladım. Onun da kadın- erkek ilişkilerinde çok fazla bilmediği şey vardı. Hayatında belki hiçbir kadına çiçek almamıştı. Artık bir kadının çiçekten hoşlanabileceğini düşünüp jest yapmayı öğrendi. Romantizmin ne demek olduğunu anladı. Bu romantizmde illa ki mumlar olmasına gerek yok ama günün bir anında hoş bir mesajla ya da bir ortamda göz göze geldiğimizde küçücük bir bakışla bunu hissettirmeyi öğrendi. Kadın-erkek ilişkisine dair birbirimizi mutlu etmenin yollarını öğreniyoruz. İkimiz de aynı yolculuktayız.

- Tanışmanız nasıl oldu peki, kim önce davrandı?
Çok yakın dostlarımla birlikteydik ve bir arkadaşımız tanıştırdı. Sohbet ettikçe arkadaşlarımızın ortak olduğunu fark ettik. Evlerimiz çok yakınmış, aynı mahallede oturuyormuşuz neredeyse. Garip bir samimiyet oluştu. Birbirimizin telefonlarını aldık. Hemen kızlarla ne kadar yakışıklı, zeki, herkes ona bayılıyor diye fısır fısır kaynatmıştık. Bir gün sonra da arayıp yürüyüş yapacağını söyledi ve davet etti. İlk görüşte etkilendik birbirimizden.

'VERDİĞİN NUMARA DOĞRU MU?'

- İlk tanışma gecesine ait bir anı var mı?
Evet, bunu da ilk kez anlatıyorum. O gece ayrılırken 'verdiğin telefon numarası doğru mu' diye sormuştu. Şaşırdım, ilk defa başıma böyle bir şey geliyordu. 'Böyle yapan insanlar mı var' diye sorunca o da 'sadece emin olmak istedim, beni çaldırır mısın' demişti. Galiba bu devirde insanlar sohbet edip yalan dolan cep telefonları veriyorlar herhalde diye düşünmüştüm. Gerçekten çok şaşırmıştım.

- Diğer kızlardan birini de beğenebilirdi ama seni seçmiş, hiç bunun üzerine düşündün mü?
Tabii. Daha sonra 'bir sürü insan vardı niye ben' diye sordum. 'Konuşmaya başladığımız andan itibaren o kadar samimi ve doğaldın ki, ailemden biri gibi sohbet ettik ve bundan çok etkilendim' dedi.

- Erkek arkadaşını sürekli birlikte olalım diye bunaltır mısın yoksa ona da alan tanır mısın?
Her an arayan, nerdesin diyen, sürekli mesaj çeken birinden çok sıkılırım. Ben de zırt pırt mesaj çekip, 5 kere ne yapıyorsun diye aramam, sürekli benimle vakit geçirmesini istemem. Kıskançlık da yapmam. Bu kadar girift olmanın ilişkileri iyi bir noktaya getireceğine inanmıyorum. Erdil'in gece çıkmasına da karışmam sadece nereye gittiğini bilirim. Bu karşınızdakine duyduğunuz güvenle de ilgili. Ona o kadar çok güveniyorum ki aklımın ucundan o tip bir düşünce geçmez. Hiç kondurmam.

- Ya diğer insanlara güveniyor musun?
Aslında bazı insanlar kötü yürekli. Bunu yaşadım. Mesela erkek arkadaşım gittiği yerden saat onda kalkıp benim yanıma geldiğinde bir gün sonra bir arkadaşım 'dün Erdil'i gördüm gece 1'de mekandan ayrıldı' diyebiliyor. Bu çok haince bir şey. Bunlara gülüp geçiyorum. Oysa ki o saatlerde biz beraberdik. Bunlar kötü yürekli insanların küçük oyunları. İlişkide güven duyuyorsan rahat bırakmak lazım.

EVLİLİK TELAŞI SARDI

- Evlilik düşüncesi var mı?
Var tabii. Bakın yüzüğümüz de var. Gayet güzel evlilik teklif etti, kabul ettim. Evlilik teklifinden sonra 3 ay geçti, ben de bunun üzerine yüzüğü takıp beni oyalıyorsun galiba deyip espri yaptım. Bunun üzerine çok güldük. Ona neler yapılması gerektiğini tek tek anlatınca da beyni acıdı. 'Bunlar çok zor, nasıl vakit bulacağız bunca şeye' dedi. Şimdi feci şekilde tutuşmuş durumda. Her şeyi organize etmeye çalışıyoruz.

- Tebrik ederim, evlenme teklifini nasıl yaptı, sürpriz var mıydı?
Özel bir şey planlamış, karikatürist olduğu için çok nüktedan, tatlı biri ve çok keyifli evlenme teklif etti. Aslında bunu herkesle çok paylaşmak istiyorum. Ama Erdil, 'bu ilişki benim için o kadar kıymetli ki, incecik bir kristale benzetiyorum, dışarıda çok karmaşık bir hayat var ve biri buna çarpar da kırar diye çok korkuyorum' diyerek kimseyle paylaşmamamı istedi. Ama çok güzeldi.