Herkes bu kaynanayı konuşuyor

Balıkesir’de 2005 yılında böbrek hastalığına yakalanan Ayşe Erdoğan, kayınvalidesinin böbreğini bağışlamasıyla yeniden hayata döndü.

Balıkesir’de inşaat işçisi olarak çalışan Tuncay Erdoğan’ın eşi Ayşe Erdoğan, 2005 yılında böbrek hastalığına yakalandı.

Uzun süre ilaç tedavisi gören Ayşe Erdoğan’a Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyat olana kadar diyalize bağlanması gerektiği söylendi. Balıkesir’de yaklaşık 7 aydır haftanın üç günü diyalize bağlanan Erdoğan, daha sonra ameliyat için İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı. Eşine böbreğini vermek isteyen Tuncay Erdoğan, doku uyuşmazlığı sebebiyle böbrek naklinin uygun olmadığını öğrenince babasının ve kız kardeşinin de böbreğini vermek istediğini fakat yine doku ve kan uyuşmazlığı nedeniyle operasyonun gerçekleşmediğini söyledi. Hasta olmasına rağmen gelinine böbreğini bağışlamak isteyen Özgül Erdoğan’ın doku nakli ve kanı ise uygun bulundu. Yapılan tetkikler ve tedaviler sonrası 16 Aralık 2014 tarihinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan operasyonla böbrek nakli başarılı bir şekilde gerçekleşti.

Reklam
Reklam

"BİZİM İLİŞKİMİZ TÜM GELİN-KAYINVALİDELERE ÖRNEK OLSUN"

Yapılan organ nakli sonrası sağlığına kavuşan ve hastanede tedavi altında tutulan Ayşe Erdoğan, "Dokuz sene önce böbrek hastalığına yakalandım. Dokuz sene boyunca ilaç tedavisi gördükten sonra yedi ay önce de diyalize bağlandım. Yedi aydan beri diyalizdeydim. Benim o halimi gören annem, yani kayınvalidem dayanamadı, böbreğini bana vermek istedi. İlk önce eşim istedi, kan gruplarımız uymadığı için annem verdi. Tahlillerimizi yaptık. Böbreğin uyumlu olduğunu öğrendik. Nakil olalı 12-13 gün oldu. İkimiz de iyiyiz şu anda. Kayınvalidem canını verdi desem yeridir. Allah razı olsun. Bu zamanda hiçbir kayınvalide böyle bir fedakarlıkta bulunmaz. Ama o benim kayınvalidem değil, annemin bir eşi zaten. Kendisinde kalp rahatsızlığı olmasına rağmen, riskli olmasına rağmen kendi canını ortaya koyarak bir parçasını bana verdi. Yılbaşı hediyesi olarak bana ömründen ömür verdi. Hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Bundan sonra gelin ve kayınvalidelerin daha iyi geçinmelerini temenni ederim. Çünkü gelinler de yarın kayınvalide olacak. Kayınvalide değil, anne olarak görsünler ki kayınvalideler de onları kızları gibi sevsin. Bizde gelin-kayınvalide ilişkisi yoktu, anne-kız gibiydik. Bizim ilişkimiz tüm gelin-kayınvalidelere örnek olsun” dedi.

Reklam
Reklam

"KİMSE ORGANA İHTİYACIM YOK DEMESİN"

Annesinin eşine böbreğini bağışlamasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Tuncay Erdoğan ise, “Eşim sonradan bizim ailemizin içine girmesine rağmen annem, babam bizden ayırmadan kendi evladı gibi gördü. Biz kendi ailemiz olarak hepimiz seferber olduk, tekrar sağlığına kavuşması için her şeyi yaptık. Ben istedim, babam istedi, kız kardeşim istedi ama hiçbirisi olmadı. Ama annem, sağlık sorunları olmasına rağmen ‘O da benim evladım, o da benim canım. Ne olursa olsun, üç tane de torunum var. Bundan sonrası onların hayatı. Onları kurtarmak için ne gerekiyorsa yaparım’ dedi. Canımıza can kattı. Ellerini, ayaklarını değil, bastığı toprakları da öpsek hakkını ödemek mümkün değil. Bize tekrar bir hayat bağışladı. Kayınvalide olması sebebiyle insanlar farklı bakıyor olabilir ama kayınvalide-gelin ilişkisi hiç olmadı aralarında. Bir organ, bir hayat demek. Herkes organlarını bağışlasın. Bunun yanlış bir yönü yok çünkü. Bir kişiye hayat vermek o kadar büyük bir mutluluk ki. Bizim yaşadığımız mutluluğun tarifi yok. Kimsenin ‘benim organa ihtiyacım yok’ deme lüksü de yok” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

"GELİNİMİN HASTALIĞI AİLESİNİ YOK ETTİ"

Gelini Ayşe Erdoğan’ın 9 yıldan bu yana tedavi olduğunu ve hastalığın protein kaçağı ile başladığını söyleyen kayınpederi İzzet Erdoğan, "Gelinimin anneannesi, annesi, dayısı, teyzesi gibi kişilerin bu hastalıktan vefat ettikleri biliniyor. Bizim gelinde de bu hastalık çıktı. 32 yaşındaki annesini kaybetti. Gelinimin de hastalığı protein kaçağı ile başladı. Bursa Tıp Fakültesi’ne gittik. Sonra Ege Üniversitesi’nde biyopsi yapıldıktan sonra kesin teşhis konuldu. 9 yıl tedavi gördü. Sonuçta böbrekler iflas etme aşamasına geldiğinde böbrek nakli yapılması gerektiğini öğrendik. Balıkesir Üniversitesi’ne de gittik. Oradan bizi İzmir Kent Hastanesi’ne yönlendirdiler. Orada yapılan tetkik ve tedaviler sonucunda oğlum Tuncay eşine böbrek vermek istedi ancak kan grupları tutmadı. Eşim gelinime ’ben böbreğimi veririm’ dedi. Doktorlar onun kan grubunu ve tahlillerini yaptı. Yapılan tahliller sonucunda Kent Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doktor Ebru Sevinç Ok, bizi Ege Üniversitesi Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hüseyin Töz’e yönlendirdi. Oraya gittik. 7-8 aydan bu yana onların tedavi ve yönlendirmeleriyle bu hastalık için ameliyat olunması gerektiğini ve bunun için de Bakanlık izni gerektiğini öğrendik. Gelinimizin diyalize girmesi gerektiğini söylediler. Şimdi 7 aydan beri diyalizde. Böbrek naklinin gerçekleşmesi için Bakanlıktan izin alındı. İzin sonrası da ameliyata karar verildi. Doktor bey eşimin kan uyuşmazlığının olacağını söyleseydi ben bile çapraz nakile hazırdım. Doktorlar bana bu operasyonun riskli olacağını söylediler. Ama biz bu riski göze aldık. Benim bir kızım vardı, bir kızım daha oldu" dedi.

Reklam
Reklam

"ÖLECEĞİMİ BİLSEM BÖBREĞİMİ VERİRDİM"

Gelinine böbreğini bağışlayarak örnek bir davranış sergileyen Özgül Erdoğan, gelininin hastalığı süresince hep yanında olduğunu söyledi. Böbrek nakli sonrası kızı Tuğba’nın evinde kalan Özgül Erdoğan, "Sürekli tahlil oluyorduk. Onlarla beraber hastanelere ben de gidiyordum. Kızıma böbreklerinin tamamen bittiğini ve diyalize bağlanması gerektiğini söylediklerinde yıkıldım. O anda kararımı verdim. ’Ben her şeye razıyım. Bana kaderde varsa ölüm her şeye razıyım’ dedim. Böbrek nakli için kan grubunun da uyması gerekiyordu. Ben kan grubumu bilmiyordum, eşim de ’kan grubun uyuyor’ dedi. ’Uyuyorsa o zaman ne mutlu bana, düşünmeden veririm’ dedim. Anjiyo olduğum için haplarım vardı. O haplardan dolayı bana biraz olmaz gibi baktılar. Yapılan tetkikler sonrası böbreğimi verebileceğim söylendi. ’Son safhaya kadar uğraşacağım, önce ben böbreğimi vereceğim’ dedim. O da benim bir evladım, o da benim bir canım. Asla beni kimse vazgeçiremez. Sanki böyle köprüden gidiyorsun da köprü bitiyor ya öyle bir şey bu. Yani insan hiç düşünmüyor, acı hiç aklına gelmiyor. Mutluyum şu an. Benim dört evladım var, iki kızım iki oğlum oldu" dedi.

Reklam
Reklam

YEŞİL KARTLI ERDOĞAN AİLESİ ZOR DURUMDA

Bu arada inşaat işçisi olarak çalışan ve sürekli sigortası olmayan Tuncay Erdoğan, böbrek nakli sonrası halen hastanede kaldıklarını ve kontrol için sürekli İzmir’e gideceklerini belirterek, "Sigortam olmadığı ve yeşil kart kullandığımız için hastane masraflarını devlet karşılayacak. Fakat eşimde şu an enfeksiyon olduğu için özel odada kalmak zorundayız ve bu masrafı da ben ödeyeceğim. Nasıl ödeme yapacağım bilmiyorum. Bir de sürekli İzmir’e gidip gelmek zorundayız. İnşallah Allah yardım eder de bir şekilde bu zor durumdan kurtuluruz" dedi.

Ayşe-Tuncay Erdoğan çiftinin Büşranur (12) ve İzzethan ile Tunahan (6) isimli ikizleri olmak üzere 3 çocukları bulunuyor.

(İHA)

Anahtar Kelimeler: