Mustafa Bey, bu nasıl bir başlıktır böyle? Pat diye herkes zengin olacak diye giriş yapıyorsun! Bunu neye dayandırıyorsun? Hangi veriler var elinde? Kim dedi? Kim söyledi? Nasıl olacak bu iş?
Çok da güzel olacak, İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye iki – üç katı kadar daha zengin bir ülke olacak. Mustafa Bey taktınız İstanbul Finans Merkezi’ne, nedir yani bu işi bu kadar önemli yapan!
Açık ve net ifadelerle söylemek isterim. İstanbul Finans Merkezi Projesi cumhuriyet tarihimizin en önemli projesidir. Tartışmasız en önemlisidir. Ne hızlı tren projesi, ne Marmaray, ne Avrasya, ne üçüncü Köprü, ne de GAP bu kadar önemli olamaz, yanından dahi geçemez!(Bu arada bu saydığımız yatırımlar olmasaydı Finans Merkezi Projesinden bahsedemezdik belirtmeden geçmeyelim)
Neden?
Çünkü İstanbul Finans Merkezi Projesinde yüz köprü, üç yüz hava limanı, beş yüz hızlı tren bütçesi büyüklüğü söz konusu. Nasıl?
Şöyle ki bu gün Finans Merkezi olarak tanınan New York’un piyasa büyüklüğü yirmi beş trilyon doların üzerinde bir rakama sahiptir. Hesap basit çarpın bölün yirmi beş trilyon dolar kaç köprü kaç hızlı tren, kaç GAP yapıyor.
Pekala, New York diyerek çok uçtuğumu düşünüyorsanız buyurun bir de Hong Kong a bakalım rakam üç trilyon doların üzerinde öte taraftan Frankurt borsası: iki trilyon dolar. Mütevazi olsak İstanbul Frankurt’un yarısı olacak desek dahi rakam 1 Trilyon dolara işaret ediyor ki, Marmaray projesinin yapım maliyeti yaklaşık iki milyar dolar yani düşünün ki bir Finans Merkezi Projesi ne kadar iddialı ne derece vizyonel bir projedir. Bir ülke olarak böyle iddialı bir ifadeyi kullanmak, bu çapta bir projeden bahsetmek için dahi elinizde ciddi argümanlarınız ve verileriniz olması gerekir. Şahsen benim elimde bu veri ve bilgiler var ve ilerleyen günlerde bu bilgi ve verileri bu köşede okuyucular ile paylaşacağım. Eminim ekonomi yönetiminin elinde çok daha ileri analizler, bilgi ve veriler de mevcuttur.
Bırakın teknik kısmı teknik adamlar düşünsün siz refahın ve gelecekteki konforun tadını çıkarmaya hazırlanın!
Aşağıda küçük ya da büyük bir Finans Merkezine sahip ülkelerin kişi başı GSYH yani kişi başı milli gelirlerini görmekteyiz.
Ülke Merkez Gelir
Japonya > Tokyo 45 Bin Dolar
İngiltere> Londra 40 Bin Dolar
ABD> New York 51 Bin dolar
Almanya> Frankurt 45 Bin dolar
Hong Kong> Hong Kong 35 Bin dolar
Lüksemburg > Lüksemburg. 100 Bin dolar
Türkiye> İstanbul 11 Bin dolar (Potansiyel Merkez)
Evet, şöyle bir bakınca bir finans merkezine sahip olup da otuz –kırk bin dolarlar civarında kişi başı milli gelire sahip olmayan bir ülke bulunmuyor. Hadi biz burada da mütevazi olalım yirmi-otuz bin dolarlık kişi başı geliri hedefleyelim desek dahi mevcut zenginliğimizin iki-üç katı bir zenginliğe işaret ediyoruz.
Pekala, herkes mi zengin olacak?
Hayır, İnanmayanlar olamayacak; çünkü onlar böyle bir şeyin mucizevi etkisinin olabileceğine inanmadıkları için muhtemelen gelişmeleri takip etmeyecekler ya da etseler dahi ihtimal vermediklerinden ötürü değerlendiremeyecekler. İnanan kesim ise film başlamadan salonda yerini aldığı için eğlenceyi kaçırmamış olacak.
Ne demişti Rechard Nixon 1950 lerde?
Geleceğin dünyasında aileler görüyorum, otoparklarında birer otomobilleri bulunuyor, hafta sonu dev alışveriş merkezlerine gidiyorlar ve oradan istediklerini alıp kendi evlerine mutlu mesut dönüyorlar. İşleri güçleri olan özgür ve müreffeh insanların yaşadığı ülkelerden bahsediyorum bunlar Amerika Birleşik Devletleri’nin peşinden gelen ülkeler olacak!
Evet Nixon o yıllarda bir Amerikan Rüyasından bahsediyordu, Aileler için evler, otomobiller ve kıtlığın olmadığı(dikkat yoksulluk demiyorum kıtlık diyorum) ülkelerden bahsediyordu. Hakikaten de o yıllarda bu vizyona inanan ülkelerin vatandaşlarının evlerinin önünde birer araçları oldu. İstedikleri yere seyahat edebilen ve eğer çok çalışırlarsa yoksulluğu çekmeyen bir topluluk oluştu. Türkiye’de ABD rüyasının peşinden gitti, Sovyetciliği ve devletçiliği reddetti, sonuç ortada! ABD’nin peşinden giden ülkeler öyle veya böyle daha yüksek bir refahı yakalayabildiler.
Özetle İnanmadan olmaz.
Tüm konferans, toplantı ve görüşmelerde işadamlarına, yatırımcılara ve piyasa katılımcılarına söylediğim gibi Türkiye ekonomisinde gelecek on yıl geçmiş on yıldan daha iyi olacak.
Korkmayınız!
Son söz: Tiyatro sahnesinde tabanca bir kez gözüktü ise mutlaka patlar.