Hesapta Hollywood vardı...

Film endüstrisi halindeki Hollywood'a gitmek her oyuncunun hayalidir. İşte bu hayalle yola çıkan ama başarılı olamayan Türk ünlüler...


Başrolünü ABD'li ünlü aktör David Carradine'in üstlendiği "Verici" (The Donor) adlı filmdeki minik rolüyle 9 yıl önce Hollywood'da sinemaya başlayan manken Didem Erol, oyunculuk kariyerini geliştirmeye karar verdi.


Cannes gibi büyük festivallerde düzenlenen partilere katılarak ünlü sinemacılarla tanışan; Sharon Stone, Paris Hilton gibi ünlülerle sohbet edip fotoğraf çektirme olanağı yakalayan Erol, en son Bruce Bresford'un yönettiği "The Contact"de yine küçük bir rol almıştı. Güzel manken Morgan Freeman ve John Cusack gibi Hollywood yıldızlarıyla çalışma fırsatı yakalamıştı. Yurtdışında "Dana Flynn" adını kullanan Erol, daha büyük projelerde yer almayı kafaya koyup eski yönetmeni Bruce Bresford'tan referans mektubu almıştı. "Bayan Daisy'nin Şoförü" filmiyle Türkiye'de tanınan ve iki kez Oscar'a aday gösterilen ünlü yönetmen eski oyuncusu için yazdığı referansta Erol'dan övgüyle bahsetmişti.

Reklam
Reklam

Bresford "Dana Flynn" için şunları yazmıştı: "Başrollerini Morgan Freeman ve John Cusack'ın oynadığı filmimde ufak bir rol oynadı. Kendisi bende işini iyi bilen, başarılı bir oyuncu izlenimi uyandırdı. Sette çalışılması hem sevimli hem de yardımcı ve rolüne iyi hazırlanmış olarak geldi. Tek üzüldüğüm nokta bu filmde ona muayyen daha büyük bir rol veremeyişimdir. Yer aldığı her prodüksiyona kredi sağlayacağına ben eminim."


Binbir Gece dizisi ile ünlenen Bergüzar Korel, gözünü Hollywood'a dikti. "Binbir Gece" dizisiyle yıldızı parlayan Bergüzar Korel'in yüzünü güldüren bir gelişme yaşanmıştı.


Hollywood'daki ünlü bir film şirketi, Korel'in kapsamlı bir özgeçmişini istemişti. ABD'de yaşayan ablasının girişimleri vasıtasıyla kendisinden haberdar olunduğunu öğrenen Bergüzar Korel, hemen özgeçmişini hazırlayarak şirkete göndermişti.


Podyumlardan oyunculuğa geçiş yapan Hande Subaşı, İngilizce çekilecek filmle Hollywood'a adım atacak. Yabancı yönetmen ve yabancı oyuncularla İngilizce çekilecek olan filmde oynayacak olan Hande Subaşı önemli bir adamın aristokrat kızını canlandıracak. "Karanlık Hesaplaşma" (Dark Deal) isimli filmin Hollywood filmlerinin tekniğiyle çekileceğini kaydeden Subaşı, filmin başrolünde kendisiyle birlikte, aksiyon filmlerinin ünlü ismi Scott Adkins, Ali Sürmeli, Tamer Karadağlı ve Kenan Işık'ın oynayacağını vurgulamıştı. Filmi yönetmeninin 'Cehennem Silahı 4' ve 'Şeytanın Avukatı' gibi dünyaca ünlü yapımlara imza atan Andrzej Bartkowiak olacağı söylenmişti.

Reklam
Reklam

Güzel oyuncu filmle ilgili olarak, "Dünya üzerinde 120 ülkede gösterilecek bir film çekiyoruz. Türk sinema sektörünün dünyaya açılımı konusunda önemli bir proje olması bekleniyor. İnşallah dünya starı olacağım. Filmin bir Türk yapımı olarak dünyada ses getirmesini istiyorum" diye konuşmuştu. Filmin yapımcı ortaklarından olan ve kick boksta şampiyonluğu bulunan Fatih Usta'nın da filmin başrol oyuncuları arasında yer almıştı.


Özgü Namal da gözünü Hollywood'a dikmişti. Bir gazatede yazar Vincent Musetto imzasıyla yayınlanan röportajda Namal'ın gelecek vadeden bir isim olduğunun altı çizilmişti.


Musetto "O bir Türk lokumu. Namal'ın amacı bir Hollywood yıldızı olmak, hem de Woody Allen'ın bir filminde oynayıp Oscar almak. Çekiciliği ve yeteneğiyle bunu başabilir" diyerek övgüler yağdırmıştı.


Uzun süredir kariyerini Türkiye'de sürdüren Romen manken Tatiana Marinescu, Hollywood kapısını araladı. Çekimleri Amerika ve Romanya'da yapılacak bir Hollywood yapımında oynaması istenen Tatiana Marinescu, teklife "evet" demişti.

Reklam
Reklam

Filmde başrolü aksiyon filmlerinin ünlü ismi Steven Seagal ile paylaşacak olan manken, "Bu şansı iyi kullanmaya çalışacağım" demişti.


'Mutluluk' filmiyle 2007'de Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü alan, geçtiğimiz yıl 'Vicdan' filminde başrolü Nurgül Yeşilçay'la paylaşan Murat Han, Hollywood'tan teklif aldığını açıklamıştı.


Türkiye'de 'Mutluluk' ve 'Vicdan'dan sonra içine sinen bir proje gelmediğini belirten Han, Hollywood'daki rolü hakkında şöyle konuşmuştu: "Daha önce de üç yabancı filmde oynadım. Ama bu onların çok üstünde bir rol!" Türkiye'deki sinema sektörünü de eleştiren ünlü oyuncu, "Ülkemizde her şey aceleye getiriliyor. Dünyada hiçbir oyuncu bir haftada bir film için büyü yaratamaz. Zaten Amerika'da bu işlerin hazırlığı bir-iki yıl sürüyor" diye konuşmuştu.


Alman RTL Televizyonunun sevilen sunucusu Nazan Eckes'in gözü beyaz perdede. Sihirli camı fethettikten sonra sinema oyunculuğuna soyunan Eckes, hedefini de büyük tutuyor. ABD’de oyunculuk eğitimi almaya hazırlanan ünlü sunucu, "Artık Hollywood'a bir Türk star göndermenin zamanı geldi. Bu niye ben olmayayım?" diye konuşmuştu.

Reklam
Reklam

Nazan Eckes "Seni ne tür filmlerde izleyeceğiz?" şeklindeki soruya şöyle yanıt vermişti: "Doğrusu ben eski sanatçıları çok seviyorum. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal hayranıyım. Onların filmlerini halen izlerim. Yeşilçam kanalında sürekli gösteriliyor. Yeni Türk filmlerini de çok beğenerek izliyorum. Vizontele’ye bayıldım. Oynarsam polisiye filmleri tercih ederim herhalde. Yani ciddi roller istiyorum. Komediye yönelik olmasın. Anlamlı bir film. İnsanlar bu filmi izlediklerinde, ‘Bu da ne ya. Hiç olmamış’ diye bir düşünceye kapılmamalılar. İzleyiciyle özdeşleşebilmeliyim. Dram da olabilir. Mesela Robert de Niro ile oynamak isterim. Zaten mafya filmlerini çok beğenirim. 'Baba' filmine bayılırım."


Hollywood’da artık bir Türk olmalı diyen Eckes, "Orada bizden hiç kimse yok. Bu durumu artık değiştirmemiz gerekiyor. Geleceğimi planlarken neyi başarıp neyi başaramayacağımı da iyi biliyorum. İnsanın belirli hedefleri olmalı. Yoksa olduğun yerde sayarsın. Onu yapamam, bunu beceremem diye düşünseydim, herhalde şimdi olduğum yerde olamazdım. İnsanın içinde inanç ve hedef oldu mu başarıya daha emin adımlarla ilerliyor. Neden Hollywood olmasın? Ancak şunu da belirtmeliyim. Şu anda kendimi Holywood’da düşünmekte zorluk çekiyorum. Ama diyelim ki böyle bir şey oldu ve ben Hollywood’a gittim. Orada mutlaka bir Türk olarak bulunurum. Çünkü orada bir Türk yok. Alman sanatçılar başardı. Sıra Türk sanatçılarda. Kendime güveniyorum, inanıyorum da. İleride mutlaka olacak. Ama dediğim gibi ben kendimi henüz oralarda göremiyorum." şeklinde konuşmuştu.

Reklam
Reklam

Mardinli bir ağanın Amerika'dan aldığı gelini nüfusa kayıtlı olmayan bir köye gelin getirmesini konu olan "Ay Lav Yu" filminin Hollywood yolunda olduğu açıklanmıştı.


'Ay Love Yu' filminde rol alan Steven Guttengerg, "Amerika'daki anneyle Mardin'deki Kürt anne arasında fark olmadığını gösteriyoruz. Filmin politik duruşundan etkilendim. Oscar jürisinin de ilgisini çeker." demişti. Sinan Çetin'in yapımcılığını üstlendiği, Sermiyan Midyat'ın yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı 'Ay Lav Yu' filminin çekimleri Mardin'de gerçekleştirilmişti.


'Polis Akademisi' filmleri serisin'de 'Mahoney' karakterini canlandıran Steven Guttenberg, Ernest Hemingway'in torunu Mariel Hemingway, Katie Gill ve Jash Fallon gibi ABD'li oyuncuların rol aldığı politik- komedi türündeki film büyük beğeni toplamıştı. 'Ay Lav Yu', Kürtçe'de 'Yok' anlamına gelen 'Tinne' köyünde doğan ve babası tarafından bir fakülte avlusuna bırakılan İbrahim'in, devlet kayıtlarında bile olmayan köylerini dünya gündemine taşımasını anlatıyordu. Filmde İbrahim karakterini Sermiyan Midyat, İbrahim'in aşık olduğu Jessica'yı Katie Gill, İbrahim'in anne ve babasını ise Mariel Hemingway ve Steven Guttenberg canlandırıyordu.

Reklam
Reklam

Başrollerini Hande Subaşı, Hayrettin Karaoğuz, Rasim Öztekin, Murat Serezli ve Arda Kural'ın paylaştığı 'Gelecekten Bir Gün' filminin konseptini beğenen yabancı yapımcılar, filmi kendilerine uyarlamak için harekete geçtiler.


Hollywood yapımcıları tarafından dünya yıldızlarıyla yeniden çekilmek üzere hazırlıklarına başlanan 'Gelecekten Bir Gün'ün yabancı versiyonunda, Hayrettin Karaoğuz'un canladırdığı Tolga rolü için Adam Sandler, Rasim Öztekin ve Arda Kural'ın canlandırdığı melek rolleri içinse Jack Nicholson ve Andy Garcia gibi ünlü isimlerin düşünüldüğü öğrenilmişti. Yönetmenliğini Boğaçhan Dündar'ın yaptığı, Cüneyt Ceylan'ın senaryosunu yazdığı ve yapımcılığını üstlendiği film 'Her insan kendi şansını kendisi yaratır' sloganıyla vizyona girmişti.


Aksiyon filmlerinin unutulmaz yıldızı Jean Claude Van Damme ile gösteri maçları yapan Dünya ve Avrupa Şampiyonu Karatecimiz Haldun Alagaş'a Holywood yolu açıldı. Van Damme ile birlikte gösteri maçı bile yapan Alagaş, Van Damme'in ve menajerlerin film teklifinde bulunacağı öğrenilmişti.

Reklam
Reklam

Henüz film teklifi almadığını söyleyen Alagaş, "Eğer bir film teklifi gelirse bunu o zaman değerlendireceğim" demişti. Van Damme ile karşılaşmadan önce Van Damme'a kendisi hakkında bilgi verildiğini söyleyen Alagaş, "Van Damme benimle karşılaşınca film yapabilecek düzeyde biri olduğumu menacerlere söylemiş. Ben sadece Van Damme ve menacerine biyografimi verdim. Şu anda kesin bir şey yok" diye konuşmuştu. Türkiye'nin tanıtımı için filmlerde oynamak dahil her şeyi yapabileceğini söyleyen Alagaş, "Film teklif edilirse oynarım ama Karateyi de kesinlikle bırakmam" demişti.


Beş yıl önce Amerika'ya giden Demet Öger, adım adım hayallerine yaklaşıyor. Hollywood'dan cazip teklifler almaya başladığını söyleyen oyuncu, "Londra'da sinema eğitimi aldım, dört dil biliyorum. İddialı bir yaşımda rol alarak ülkemi tanıtmak istiyorum" demişti.


Ünlü yazar Prof. Dr. İskender Pala, Gaziosmanpaşa Meydanı'nda kurulu bulunan Kitap Fuarı'nda imza günü düzenlemişti. Ünlü yazara kitabını imzalatmak isteyenler uzun bir kuyruk oluşturmuşlardı. Yazar Pala, okurları ile tek tek ilgilenerek, kitapları imzalamıştı. En fazla imza atılan kitap, son yazılan Katre-i Matem olmuştu. İmza gününde gördüğü ilgiden son derece memnun olan Pala, okurlarına teşekkür etmişti. Prof. Dr. İskender Pala ayrıca, son kitabı ile ilgili olarak Hollywood’dan film teklifi aldığını, yakın bir tarihte kitabın filminin çekilmeye başlanacağını söylemişti.

Reklam
Reklam

Hollywood'da oyunculuk deneyimi yaşayan Türk oyuncular da oldu. Kimilerinin hayali bir kaç ayda bitti kimininki sadece bir kaç saniye sürdü.


Meltem Cumbul’un Hollywood macerası bir günlük konuk oyuncu olarak katıldığı ‘The Alphabet Kiler’ filmiyle başladı.


Cumbul daha sonra da ‘A Beautiful Life’ta oynadı.


Güzel oyuncu, İstanbul'a kesin dönüş yapmış olsa da yine bir ayağı Los Angeles'ta.


Catherine Zeta Jones ile Justin Bartha’nın başrolleri paylaştığı “The Rebound” adlı filmde, Altın Portakallı oyuncu Saadet Işıl Aksoy’un da küçük bir rolü vardı. Böylece Aksoy bir kaç saniye için de olsa bir Hollywood filminde rol almış oldu.


Altın Portakallı oyuncu Saadet Işıl Aksoy, filmin İstanbul’daki çekimlerinde başrol oyuncusu Justin Bartha ile birlikte kamera karşısına geçti.


Genç oyuncu Mehmet Günsür, başrollerini Dominic Swain, David Carradine ve Udo Kier’le paylaştığı Hollywood yapımı ‘Dehşet Gecesi’ adlı filmde oynadı.


Türk-Amerikan ortak yapımı olan filmi John Keeyes yönetti.


Günsür’ün başarılı bir polis memurunu canlandırdığı film geçen yaz Türkiye’de vizyona girdi ama beklenen hasılatı yapamadı.


Hollywood macerası yaşayan genç oyunculardan biri de Tuba Ünsal.


Los Angeles ile Türkiye arasında mekik dokuyan Tuba Ünsal, yönetmenliğini Alejandro Chomski’nin yaptığı, başrollerini Denise Richaids’ın oynadığı ‘Beautiful Life’ filminde Türk kızını oynadı.


Filmin adı ‘Living and Dying’di. Bu filmde Tamer Karadağlı ve Deniz Akkaya da rol aldı.


Film çekilmeye başlandığında Amerika’da ‘Türkler’e Hollywood kapısı açıldı’ denildi.


Ancak, film gişe başarısı elde edemedi.


Hollywood macerası yaşayan Türk oyunculardan biri de Erdoğan.


Özellikle ‘Yabancı Damat’ dizisinde yıldızı parlayan ve sonrasında Mustafa Altıoklar’la nişanlanan Nehir Erdoğan, ‘Broken Angel’ adlı filmde ‘Starship Troopers’ın ünlü oyuncusu Patrick Muldoon ile kamera karşısına geçti. Erdoğan da Hollywood mücadelesini sürdürenler arasında bulunuyor.


Erdoğan da Hollywood mücadelesini sürdürenler arasında bulunuyor.


Ancak Ünsal, Holllwood'da bir gelecek görememiş olacak ki mesleğine yine Türkiye'de devam ediyor.


Zuhal Olcay, üçüncü evliliğini 1992’de Londra’da tiyatro oyuncusu Haluk Bilginer’le yaptı.


Aynı yıl ‘Indiana Jones’ adlı Hollywood yapımında eşi ile birlikte oynadı. Olcay ‘Halide Edip’, Bilginer ise ‘İsmet Bey’ rollerini canlandırdı.


Filmin adı ‘Living and Dying’di.


Bu filmde Tamer Karadağlı ve Deniz Akkaya da rol aldı.


Film çekilmeye başlandığında Amerika’da ‘Türkler’e Hollywood kapısı açıldı’ denildi. Ancak, film gişe başarısı elde edemedi.


Sinemaya bir yarışmayla geçen Ayhan Işık, ilk olarak ‘Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan’ filminde oynadı.


Aynı yıl çevirdiği ‘Kanun Namına’ filmi büyük bir gişe hasılatı yaptı.


1959 yılında Hollywood’a giderek şansını bir de orada denemek istedi. Sinema konusunda incelemelerde bulundu. Fakat bu deneyim kısa sürdü ve Hollywood’ta tutunamayarak tekrar Türkiye’ye geri döndü.


Hollywood’un Kızılderili oyuncusu Dehl Berti ile Türkiye eski güzellerinden Zerrin Arbaş’ın kızı olan Derya Arbaş, 1968’de California’da dünyaya geldi. California Institute of the Arts’ta, resim ve heykel eğitimi aldı. Bir dönem İstanbul’a geldi ve birçok Yeşilçam yapımında başrol oynadı.


Nihat Polat ile 1987 yılında evlendi, üç yıl sonra boşandı. 4 Ekim 1992 tarihinde Amerika’da yapılan Scarlett finallerinde ‘Türk Scarlett’i’ olarak jürinin önüne çıktı. Hollywood Howard Fine Oyunculuk Stüdyosu’nda da eğitim gördü.


Birçok Hollywood yapımında küçük roller üstlendi. Belki başarılı da olacaktı ama ne yazık ki 2003’ün ekim ayında hayata genç yaşta veda etti.


Türk sinemasında, 70’lerde başlayan seks furyası sonrası Amerika’ya giden Salih Güney şansını Hollywood'da denedi.


Ancak çok istemesine rağmen bir Türk oyuncu olarak Hollywood’ta başarılı olamadı.


Güney, uzun yıllar yaşadığı California’ya sık sık gidiyor.


Yıllar önce Müzeyyen Senar’ın kızı Feraye ile bir evlilik yaşayan, Türk sinemasında ‘Yerli James Dean’ olarak hatırlanan Kuzey Vargın da şansını Hollywood’ta deneyenler arasında yer aldı.


Ama Kuzey Vargın'ın çabaları sonuçsuz kaldı ve o da başarılı olamadı.


Hollywood’a ilk ayak basan oyuncumuz Muzaffer Tema oldu. 1950’de Joan Fontaine ile oynadığı filmle şansını deneyen Tema, ne yazık ki küçük rollerde yer aldı.


Ancak, Muzaffer Tema, Amerika’daki mücadelesini hiçbir zaman noktalamadı, pes etmedi.


Yıllar yılı irili ufaklı rollerde oynayan Tema, oraya giden Türk sanatçılara da yardım elini uzattı.