Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Halkın adalet sistemine duyduğu güven, yargı organının büyük bir özveri ile sistematik şekilde çalışıp elde edilebilecek bir sonuçtur. Bu konuda hiçbir şey yapmadan toplumun yargıya güvenmesini veya mevcut güveninin artmasını beklemek büyük bir gaflettir." dedi.
Cirit, bir otelde düzenlenen "İş Süreçlerinin Yeniden Yapılandırılması ve Verimlilik Kontrolü Projesi Açılış Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, proje kapsamında Yargıtay'daki iş akışının analizinin yapılacağını ve iş süreçlerinin her aşamasının kontrol edileceğini söyledi.
Anayasa'da davaların en az giderle, mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğuna yönelik hüküm bulunduğunu hatırlatan Cirit, adalet hizmetinin, işlememesi, geç veya kötü işlemesinin toplumsal düzenin ve barışın bozulmasına neden olacağına işaret etti.
Geciken adaletin adalet olmadığına dikkati çeken Cirit, mahkemelerin etkinliğinin, verimliliğinin artırılmasının, yargılama süreçlerinin kısaltılmasının toplum ve devlet hayatı bakımından yaşamsal öneme sahip olduğunu vurguladı.
Cirit, iyi işleyen yargı sisteminin, hukuk devletinin temel koşullarından olduğunu belirtti.
Yargıtay'daki iş yükü incelendiğinde, mahkemelerden başlayan bir dizi küçük problemin Yargıtay'a çığ gibi taşındığının görüldüğünü kaydeden Cirit, iş süreçlerindeki kopuklukların, takip ve denetim sistemi yetersizliklerinin, eğitim ve motivasyon eksiklikleri olarak başlayan basit sorunların, Yargıtay'ın iş yükünün ölçüsüz şekilde artması sonucunu doğurduğunu dile getirdi.
- "Adalet politikalarına katkı sağlamalıdırlar"
Cirit, yargı sistemi ve adalet hizmetleri hakkındaki tartışmaların, şeffaf ve önyargısız şekilde yapılması gerektiğini ifade ederek, yargılamanın adil, ekonomik ve makul sürede sonuçlandırılmasının her hukuk devletinin amacı olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de de bu konuda kanun tasarılarının hazırlandığını, önemli reform çalışmalarının ve iyileştirmelerin yapıldığına işaret eden Cirit, şunları söyledi:
"Çağdaş ve demokratik toplumlarda yüksek mahkemeler, sadece temyiz edilen dosyalar hakkında karar verilen yerlerden ibaret değildir. Yüksek mahkemelerin aynı zamanda toplumun adalete ilişkin beklentilerinin karşılanması bakımından da açıklık ve duyarlılık göstererek sorumluluk almaları gerekir. Yargı sisteminin işleyişinden kaynaklanan pek çok sorunun düğümlendiği son nokta olan yüksek mahkemeler, aynı zamanda adaletin genel işleyişine ilişkin en doğru ve zengin bilgilere sahip olup, en isabetli gözlemleri yapacak konumdadırlar.
Edindikleri bu bilgileri ve yargının genel işleyişine ilişkin çözüm önerilerini tüm adalet aktörleri ve toplumla paylaşarak, adalet politikalarına katkı sağlamalıdırlar."
Cirit, Yargıtay'ın, tarihsel süreç içinde yüksek mahkemelerin üstlendiği ilave rollere uygun olarak adalet sisteminin daha etkin ve verimli çalışması amacıyla da yoğun çaba gösterdiğini belirtti.
- "Yargıtay, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı"
Yargıtay'ın 150. yılı etkinliklerinin ana temasının "adalet" olduğunu anımsatan Cirit, adaletin erdem ilkeleri üzerine inşa edilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Yargı etiği ilkeleri"nin hakimlerin, savcıların ve yargı mensuplarının pusulası olduğunun altını çizen Cirit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hakimler, hem bireysel olarak hem de kolektif olarak yargı etiğini güçlendirmenin ve yüceltmenin sorumluluğunu taşırlar. Bu nedenle etik ilkelerin belirlenmesi, içselleştirilmesi ve her kademedeki üye, hakim, savcı ve personel tarafından uygulanması yargının sorumluluğudur. Özellikle Yargıtay, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı, kurum içi ve kurum dışı şeffaflık ile hesap verebilirliği sağlamalıdır.
Bu nedenle, etik ilkelerin Yargıtay'ın iş akışına ve uygulamalarına yansıtılması ve topluma sunulan hizmet kalitesinin daha da artırılmasına büyük önem vermekteyiz."
Cirit, yargı etiği ilkelerinin belirlenmesi ve uygulanmasının yeterli olmadığını vurguladı.
Toplumun yargıya güvenini korumanın ve artırmanın en etkili yönteminin, kurum içi ve kurum dışı şeffaflık olduğunu anlatan Cirit, yargının kendisini toplumun denetimine sürekli olarak açık tutmak, topluma karşı hesap verebilirliği sağlamak zorunda olduğunu bildirdi.
- "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı lütuf değildir"
2015-2019 Stratejik Planı'ndaki hedeflere uygun olarak Yargıtay'ın tüm kararlarının iki yıldan beri halkın erişimine açıldığını aktaran Cirit, Yargıtay'ın sürekli olarak toplumun denetimine açılması için de yoğun çaba gösterdiklerini söyledi.
Yargıtay Başkanı Cirit, şunları kaydetti:
"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, Anayasa'nın yargı mensuplarına bir lütfu değil, halkın güvenine layık olunarak kazanılacak bir konumdur. Bu güven, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığın en önemli teminatıdır. Daha açık bir anlatımla, toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz.
Toplumun yargıya güven duyması, ne kendiliğinden oluşan tesadüfi bir algıdır ne de sübjektif ve konjonktürel bir durumun ifadesidir.
Halkın adalet sistemine duyduğu güven, yargı organının büyük bir özveri ile sistematik şekilde çalışıp elde edilebilecek bir sonuçtur. Bu konuda hiçbir şey yapmadan toplumun yargıya güvenmesini veya mevcut güveninin artmasını beklemek büyük bir gaflettir.
Yargıtay'da şeffaflığın ve topluma karşı hesap verebilirliğin çağdaş tanımına ve içeriğine uygun olarak yürütülen reform çalışmaları aralıksız devam etmektedir."
İyi bir adalet sistemine ilişkin ideallerin gerçekleştirilmesinde yüksek mahkemelerin rollerinin son derece kritik olduğuna dikkati çeken Cirit, ağır sorumluluklarının bulunduğunu dile getirdi.
Programa Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları Mustafa Erol, Ömer Faruk Aydıner, HSK ve Yargıtay üyeleri katıldı.