Hıdırellez nedir? Hıdırellez'de neler yapılır?

Hıdırellez nedir? Sadece Türk kültüründe değil, yakın coğrafyalarda da önemli bir yeri olan Hıdırellez yine coşku yarattı. Vatandaşlar bu süreçte Hıdırellez nedir sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor.

Ülkemizde bugünlerde Hıdırellez heyecanı yaşanıyor. Hızır ile İlyas'ın yeryüzünde buluştukları günü kutlamak isteyen vatandaşlar, bir yandan da bugünün önemini merak ediyor. Bu konu hakkında en çok merak edilen sorular; 'Hıdırellez nedir, Hıdırellez ne zaman başlıyor, bugünde neler yapılır' oldu. Kültürümüzde önemli kabul edilen günlerden Hıdırellez, sadece ülkemizde değil, çevre kültürlerde de büyük bir önemle kutlanmaktadır. Anadolu'nun yanı sıra, İran, Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerinde yeri olan Hıdırellez'de istenilen dileklerin yerine geldiği, bolluk ve bereket getirdiği gibi inançlar vardır. Hıdırellez nedir, Hıdırellez ne zaman, neler yapılır gibi merak edilen soruların detaylarını haberimizin devamından okuyabilirsiniz.

Reklam
Reklam

HIDIRELLEZ NEDİR?

Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biri olan Hıdırellez, Hızır ve İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak kabul edilmektedir. Hıdırellez'de 6 Mayıs'tan başlayıp 4 Kasım'a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturur. Bu nedenle 5 Mayıs kış mevsiminin bitişi olarak görülür ve Hıdırellez ile yazın gelişi kutlanır. Bahar aylarıyla birlikte toprağın bereketlenmesi, insan açısından oldukça önemlidir. Özellikle tarım toplumları için bahar ayının gelişi beraberinde bereketi de getirir ve üretilen üründe artış yaşanır. Bu açıdan Hıdırellez'den beklenen bereket de idrak edilmektedir. Öte yandan Hıdırellez'in kökeni tartışmalıdır. Bazıları Hıdırellez'in Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine dayandırırken, kimileri ise Orta Asya Türk kültürü ve inançlarına kadar dayandığı yönünde görüş belirtmektedir. Bütün buna rağmen geniş bir coğrafyayı etkileyen Hıdırellez'i tek bir kültüre mal etmek doğru olmayacaktır. Anadolu'da, Orta Doğu'da, İran'da, Balkanlar'da ve Doğu Avrupa ülkelerinde bu çeşit kutlamalar yapılmaktadır. Bunun kültür beyaz perdeye de konu olmuştur. En güzel örneklerinden biri de ünlü yönetmen Emir Kusturica'nın Time of The Gypsies filmidir. Hıdırellez'deki inanca göre; Hızır, ab-ı hayat (yaşam suyu) içer ve ölümsüzlüğe ulaşır. Bahar geldiğinde insanların arasında dolaşır ve bolluk, sağlık dağıtır.

Reklam
Reklam

HIZIR'IN ÖZELLİKLERİ

Ölümsüzlüğün sırrını çözen Hızır'ın bolluk ve bereket dağıttığına inanılır. Ülkemizde Hızır'ın kalbinin temiz, Allah'a inan insanlara yardım eden, uğradığı yere bolluk, bereket, zenginlik sunan, insanlara şifa ve derman dağıtan, bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların güçlenmesini, şanslarının açılmasını sağlar. Hızır ayrıca uğur ve kısmet sembolu olarak görülür. Mucize ve keramet sahibi olduğuna inanılmaktadır. Ülkemizde Hıdırellez olarak kutlanan 6 Mayıs, Hristiyanların inancında da doğanın uyandığı gün olarak kabul edilmektedir. Bugünü Ortodokslar Aya Yorgi Günü, Katolikler ise St. Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.

KUR'AN-I KERİM'DE HIZIR

Hızır'dan Kur'an-ı Kerim'de doğrudam isim olarak bahsedilmese de, Kehf Suresi'nde bahsedilen olaydan Hızır çıkartılmaktadır. Kehf Suresi'nde Hz. Musa ile bir gencin kıssası anlatılmaktadır. Musa ile gencin balıkları unutmasının ardından karşılarına çıkan birinden bahsedilir. 65. ayette, "Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular." denilerek Hızır olarak atfedilenden bahsedilmektedir. Bunun yanı sıra çeşitli hadislerde ise Hızır'dan bahsedilmektedir.

Reklam
Reklam

HIDIRELLEZ NEREDE VE NASIL KUTLANIR?

Hıdırellez kutlamasının nerede yapılması gerektiği şeklinde bir koşul bulunmamakla birlikte, kutlamalar genellikle yeşilliğin bol olduğu, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, türbe yahut da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdırellez kutlamalarının yapıldığı alanlara bu nedenle hıdırlık da denilmektedir. Bugünde çeşitli aktiviteler yapılır. Yapılanlar yöreden yöreye değişiklik gösterilebilir. Baharın gelişiyle taze bitkileri, taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusunun yenmesinin sağlık ve şifa getirdği inancı vardır. Yine baharın gelişiyle büyüyen kır çiçekleri ve otlarının kaynatılması ve kaynatılan bitkilerin otlarının suyunun içilmesinin de şifa kaynağı olacağı inancı vardır. Yine bu su ile 40 gün yıkanılırsa gençlik ve güzellik getireceğine de inanılmaktadır. Hıdırellez gecesinde Hızır'ın uğradığı yerlere bereket ve bolluk geleceğine inanılır. Bu nedenle yiyecek kaplarının, ambarların, para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı kimseler de ateş yakıp, dilek dilerler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar.

Reklam
Reklam

HIDIRELLEZ GELENEĞİ NASIL UYGULANIR?

Baht açma, Hıdrellezde baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törene İstanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum’da “mani çekme” adı verilir. Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez Günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme adeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira tüm bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.

Yoğurt mayalama Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı Yörük köylerinde bir yıllık yoğurt mayası, Hıdırellez ve bu günü takip eden 2 gün süresince sabah ezanı ile tan ağarması arasındaki vakitte doğadaki bitkilerin üzerinden toplanan çiy tanelerinden sağlanır. Trabzon-Şalpazarı İlçesi'nde maya katılmadan yoğurt yapılır. Mayalama sıcaklığındaki sütün içine besmeleyle bir tahta kaşık konur. Bu şekilde elde edilen maya bir yıl kullanılır. Gelecek yıl tekrar değiştirilir.

Reklam
Reklam

HIDIRELLEZ'DE BUNLAR YAPILMAZ!

Hıdırellez'de bazı şeyler ise yapılmaz. Örneğin akşam vaktinden sonra evlenme çağına gelmiş kızlara bulaşık yıkattırılmaz. Diğer bir örnek ise hiç bir yeşilin dalından kopartılmamasıdır. Kimi yerlerde ise o gün çamaşır yıkanmaz, ev temizlenmez, iş yapılmaz.

HIDIRELLEZ DUASI

Hıdırellez'de dileklerin gül ağacına asıldığı sırada, “Allahümme Rabbühü Ya Halkalhalas Muhammedin Resulullah" (Yetiş imdadıma ya Hızır, ya İlyas) denir. Bu Hıdırellez'de 40 kere okunur ve yine Allah'a dua edilir. Yılın bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu geçmesi dilenir. Bu dua 40 defa okunuyor. 5 Mayıs günü 39 defa okunuyor. 6 mayıs günü 1 defa okunup 40’a tamamlanıyor.

KEHF SURESİ'NİN MEALİ

Hızır'dan Kehf Suresi'nde bahsedilmektedir. Bu surenin meali şu şekildedir:

Rahman Rahim Allah'ın adıyla

1- Hamd, Kitab'ı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.

2- Dosdoğru ki, Kendi katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak ve salih amellerde bulunan mü'minlere müjde vermek için; şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.

Reklam
Reklam

3- Onlar orda ebedi olarak kalıcıdırlar.

4- "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarıp-korkutur.

5- Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.

6- Şimdi onlar bu söze inanmayacak olurlarsa Sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin?

7- Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.

8- Biz gerçekten üzerinde olanları kupkuru-çorak bir toprak yapabiliriz.

9- Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?

10- O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır.

11- Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk.

12- Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.

13- Biz sana onların haberlerini bir gerçek olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

Reklam
Reklam

14- Onların kalpleri üzerinde rabtetmiştik; Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."

15- "Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?"

16- "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın."

17- Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun geniş boşluğundalardı. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.

18- Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.

Reklam
Reklam

19- Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik. İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."

20- "Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."

21- Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için onları buldurmuş olduk. Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.

22- Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve: "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. Bilinmeyene taş atmaktır. "Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma.

23- Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.

24- Ancak: "Allah dilerse". Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."

25- Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz daha kattılar.

26- De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."

27- Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku. O'nun sözlerini değiştirici yoktur ve O'nun dışında kesin olarak bir sığınacak bulamazsın.

28- Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.

29- Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.

30- Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.

31- Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. Ne güzel sevap ve ne güzel destek.

32- Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.

33- İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.

34- Birinin başka ürünleri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.”

35- Kendi nefsinin zalimi olarak bağına girdi: "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.

36- "Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."

37- Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün bir adam kılanı inkar mı ettin?"

38- "Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam."

39- "Bağına girdiğin zaman, 'MaşaAllah, Allah'tan başka kuvvet yoktur' demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az görüyorsan."

40- "Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

41- "Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp-bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin."

42- Onun ürünleri kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını oğuşturuyordu. O çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım."

43- Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.

44- İşte burada velayet hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır.

45- Onlara, dünya hayatının örneğini ver; gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karıştı, böylece rüzgarların savurduğu çalı-çırpı oluverdi. Allah, herşeyin üzerinde güç yetirendir.

46- Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır.

47- Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır.

48- Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır, Bizim size bir kavuşma-zamanı tespit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

49- Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.

50- Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar kötü bir değiştirmedir.

51- Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.

52- "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk.

53- Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.

54- Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, herşeyden çok tartışmacıdır.

55- Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesidir.

56- Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar Benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını alay konusu edindiler.

57- Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdiklerini unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde, kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.

58- Senin Rabbin rahmet sahibi bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

59- İşte ülkeler, zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tespit ettik.

60- Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim."

61- Böylece ikisi, ikinin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; denizde bir akıntıya doğru kendi yolunu tuttu.

62- Geçtiklerinde genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk."

63- Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."

64- Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.

65- Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"

67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."

68- "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"

69- "İnşaAllah, beni sabreden bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.

70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."

71- Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."

72- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

73- "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.

74- Böylece ikisi yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın."

75- Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

76- "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.

77- Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat onları konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."

78- Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılmamız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.

79- "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."

80- "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk."

81- Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik."

82- "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."

83- Sana Zu'l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt ve hatırlatma olarak' vereceğim.

84- Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol verdik.

85- O da, bir yol tuttu.

86- Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği edinirsin."

87- Dedi ki: "Kim zulmederse biz onu azaplandıracağız, sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmemiş bir azapla azaplandırır."

88- Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleyeceğiz."

89- Sonra bir yol tuttu.

90- Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu, kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

91- İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" Biz büsbütün kuşatmıştık.

92- Sonra bir yol tuttu.

93- İki seddin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.

94- Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?"

95- Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı, daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım."

96- "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar, dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."

97- Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

98- Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır."

99- Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız.

100- Ve o gün, cehennemi, inkar edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz.

101- Ki onlar, Beni zikretmede gözleri bir perde içindeydi. Dinlemeye katlanamazlardı.

102- İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız.

103- De ki: "Davranış bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?"

104- "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar."

105- İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.

106- İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir.

107- İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.'

108- Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.

109- De ki: "Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini dahi getirsek, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi.

110- De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."