Koronavirüs pandemisinin etkisiyle ülkeler global hayat düzenlerinden sıyrılarak kendi dünyalarına yöneldikleri bir sürece geçiş yapmıştı. Ancak dünya genelinde yaşayan yüzlerce kabile tamamen izole bir şekilde hayatlarını devam ettiriyor. Göçebe bir hayat süren Himba kabilesi, Namibya'da yaşayan etnik bir grup olarak karşımıza çıkıyor. Bu kabilede erkekler, hayvanlarla ilgilenirken, kadınlar da günlük işlerine odaklanıyorlar.
Özellikle 19. yüzyılda sığır salgını olarak bilinen hastalık nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kabile, güneye doğru göç ederek nesillerini devam ettirmeyi başardı. Himba kabilesi, günümüzde dış dünyadan kopuk bir şekilde kendi gelenekleriyle varlıklarını sürdürüyorlar.
Kabile üyeleri olan kadınlar güneşten korunmak için özel olarak hazırladıkları bir karışımı sürerek dışarı çıkıyorlar. Ten renkleri kırmızı olan kabile üyeleri cinsiyet ayrımlarını belirtmek için başlarına inek ya da keçi derisinden yapılan taçlar takıyorlar. Özellikle ergenlik çağına gelen kız çocuklarının taçları takması zorunlu kılınıyor ve ölene kadar yıkanmalarına izin verilmiyor. Kadınlar, kıyafetlerini ve kendilerini, içinde bazı bitki ve ağaç parçalarının yandığı bir duman ile yıkıyorlar.
Bu kabilenin en ilginç özelliklerinden biri ise hamile kalma uygulaması. Hamile kalmak isteyen kadın kabile tarafında kutsal kabul edilen ağacın altına oturarak bir şarkı mırıldanıyor. Bu şarkıyı daha sonrasında baba adayı ve diğer kabile üyeleriyle paylaşıyor. Bu şarkının ortaya çıktığı gün bebeğin doğum günü olarak ilan ediliyor. Bebek bu şarkı ile dünyaya geliyor. Gelecekteki, başarıları da bu şarkıyla kutlanıyor. Hatta, ağladığında da bu şarkıyla teselli ediliyor ve sakinleştiriliyor. Bir çocuk ilerleyen yaşlarında bir suç işlerse onu cezalandırmak yerine, tüm kabile üyeleri ona kendi şarkısına söyleyerek ona kim olduğunu hatırlatıyorlar.