Hindiçini sürgünleri 60 yıldır geçici konutta

Fransa'nın uzakdoğudan çekildiği günlerde Fransa'ya nakledilen yüzlerce 'Hindiçini sürgünü'ndan geriye sadece bir avuç kişi kaldı. Chris Bockman onlarla 60 yıldır yaşadıkları 'geçici konut'larda görüştü.

Chris Bockman

Saint Livrade, Fransa

1950'lerde İngiltere gibi Fransa da denizaşırı imparatorluğunun çözülüp dağılışına tanık oldu.

Ülkenin uzakdoğudaki kolonisi olan Hindiçini de (Vietnam, Kamboçya, Laos) kopup giden bu bölgelerden biriydi.

1950'lerin ortalarında Fransızlar alelacele çantalarını toplayıp gitti.

İçinde yaşadıkları toplumun sömürge yönetimi için çalışmış ya da bir Fransız ile evlenmiş olan kişilere hain gözüyle bakması dolayısıyla yaşamları tehlikedeydi.

Dolayısıyla Paris yönetimi bazılarının Fransa'ya girişine izin verdi.

Reklam
Reklam

1200'ü gemiyle Fransa'ya götürüldü ve ülkenin güneybatısında artık kullanılmayan metruk bir ordu üssüne yerleştirdiler.

Bu, bir kaç aylık, geçici bir düzenleme olacaktı. Ancak aradan neredeyse 60 yıl geçmiş olmasına rağmen, bazıları, daha doğrusu 30'u hala orada, Saint Livrade'dalar.

Şimdi 80'lerini 90'larını sürüyorlar. Geri kalanlar ise ölmüş; çocukları da başka yerlerde hayat kurmuş.

Yöre halkı kampa Vietnam-sur-Lot yani Lot Nehri üzerindeki Vietnam adını takmış.

Kampın kendine ait Asya malları satan dükkanları ve restoranları varmış.

Çocuklar Fransızca eğitim görmüş olsa da yetişkinler Vietnam dilini konuşmaya devam etmiş.

İlginçtir, konuştukları dil ne olursa olsun, hepsi Fransız isimleri almışlar.

Geçici konutlar kalıcı oldu

Yüzlerce aile, bir yuvadansa çiftlik müştemilatını andıran uzun, gri, alçak tavanlı, beton binaları ev bellemiş.

Şimdi bu binaların çoğu terkedilmiş halde…

Evlerin içine girdiğinizdeyse, iki şey hemen dikkatinizi çekiyor.

Bunların ilki Asya'da bir yerlerde olduğunuz hissi. Diğeri de bir başka zaman dilimine; Fransa'nın bir imparatorluğu yolduğu yıllara savrulmuşluk duygusu.

Reklam
Reklam

Duvarlarda Hindiçini'nden üniformaları içinde geçit yapan Fransız askerlerinin fotoğrafları, askılarda bir zamanlar sömürge subaylarının giydiği türden şapkalar var.

Fransa safında savaştığı için 7 yıl hapis yatmış olan 91 yaşındaki Emile Lejeune, yaşadıkları dolayısıyla hala gücenik... Buda heykelcikleri ile çevrili halde otururken, Hindiçini'nden gelen sürgünleri Fransız yaşam tarzına entegre etmek için hiç bir çaba gösterilmediğini söylüyor.

Bu görüşe Patrick Femart da kısmen katılıyor. Kampta büyüyen Patrick, 24 yaşında polis olmak için buradan ayrılmış.

Sürgünlerin koşullarının iyileşmesini sağlamak için neden daha fazla çaba göstermediğini sorduğumda, üzgün bir şekilde bunun kültürün bir uzantısı olduğunu söylüyor: Sesini çıkarmamak, şikâyet etmemek ve göze batmamaya çalışmak.

İlk neslin temsilcilerinden bir diğeri Pierre Charles Maniquant. Onu ilk gördüğümde, uydu üzerinden Vietnam televizyonunu izliyordu. İlk geldiklerinde 10 kişilik ailesinin iki odaya yerleştiğini, dışarıda bulunan tuvaletleri başka ailelerle paylaşıyorlarmış. Dış dünya ile temasları 1970'lere dek çok sıkı şekilde denetlenmiş.

Reklam
Reklam

Yeni evlere fazla talep yok

2004 yılında kampın yaşlı sakinlerinden birinin elektrik kontağından çıkan bir yangın sonucu ölümüne dek, sağlık ve emniyet koşullarının iyileştirilmesi öncelikler arasında yer almamış.

Fransız yetkililer nihayet harekete geçme vaktinin geldiğine ikna olunca, kullanılmayan bazı binalar yıkılmış, yerine yeni, küçük, Asya mimarisini andırır görünüşlü evler yapılmaya başlanmış.

Şimdi, kampın son sakinlerine bu binalara taşınma çağrısı yapılıyor.

Ancak ilginçtir, çoğu gitmek istemiyor.

Bu evlerde 60 yıl yaşadıktan sonra bir kez daha taşınma fikrini kabullenemiyorlar.

Pierre Charles Maniquant'ın deyişiyle; "Kalıcı konutlar inşa edilmesi için yarım yüzyıldan fazla zamandır bekledik. Zaten topu topu 30 kişi kaldık."

"Çocuklarımız kendilerine bir hayat kurmak için çoktan yollarına gittiler"