Saira Syed
BBC muhabiri, Singapur
Hindistan'da, Perşembe günü, binlerce küçük işletmeci, tüccar ve işçi, "FDI hai hai!" sloganlarıyla yürüdü.
Mesajları sloganları kadar açık; doğrudan dış yatırım "kötü, kötü!" ve ülkeye zarar verir.
Protesto gösterileri hükümetin tekstil sektörünü çok uluslu şirketlere açma planlarının ardından patlak verdi: Ancak yabancı şirketlerin Hindistan'da yatırımı konusundaki planlar o kadar da yeni değil.
Kaotik imajının aksine, Hindistan, yaklaşık 20 yıldır ekonomisini dışarıya açmak için adımlar atıyor.
Bu süreç, 1991 yılında Başbakan Manmohan Singh döneminde hızlı bir şekilde başlamıştı. Ardından parti politikasından bağımsız olarak sonraki hükümetler tarafından da uygulanmaya devam edildi.
Hükümetin yatırımın kolaylaştırılması için görevlendirdği Invest India'dan Anupam Srivastava, "Hindistan'ın uluslararası bir sistemde geçiş aşamasında bir ülke" olduğunu söyledi.
"Hindistan iş yapmak için kolay bir yer olarak görülmüyor. Pazarın ne kadar açık olduğunu gösteren sıralamalarda geride kalıyordu. Yolsuzluk yaygın bir sorun olarak görülüyordu. Ancak hükümet ekonominin dışarıya açılması için mücadele ediyor".
Srivastava, birçok sektörde ekonominin daha açık hale geldiğini söylüyor.
En son resmi rakamlara göre, doğrudan dış yatırım, son sekiz yılda beş kat arttı.
Hindistan'a 2011-2012 yılları arasında yapılan doğrudan dış yatırım, toplam 47 milyar dolara ulaştı. Bu rakam 2005 yılından önce yılda 10 milyar dolardan azken, 2010-2011 yılları arasında ise 35 milyar dolardı.
Yabancı paranın gittiği en büyük alanlar, genellikle hizmet sektörü, telekomünikasyon, bilgisayar yazılımı ve donanımı ile inşaat ve emlak sektörleri.
Yani reel olarak, yabancı bir şirketin bir havaalanının, toptan ticaret işletmelerinin, bilimsel ya da teknik yayınevlerinin, madencilik ya da petrol işletmelerinin yüzde 100'ünü satın almasının önünde bir engel yok.
Ancak, Hindistan ulusal güvenliği tehdit ettiği düşünülen ya da ciddi bir toplumsal etkisinin olacağı düşünülen sektörlerde dikkatli davranıyor.
Sonuç olarak, şu anda yabancı şirketlerin piyango şirketlerini, atom enerjisi üretilen işletmeleri ve sigara ya da puro fabrikalarını alması yasaklanmış durumda.
Tepki gösterilen çok markalı tekstil gibi diğer sektörlerde de yüzde 20'den yüzde 51'e çıkan oranlarda yatırım fırsatları mevcut.
Bu, yatırım ortamının kafa karıştırıcı bir hale gelmesine neden olabilir. Birçok uzmana göre mevcut yatırım ortamı, Hindistan'ın ekonomik potansiyelinin tamamını kullanabilmesi için değişmeli.
Telekomünikasyon endüstrisi örneğin...
Bazı tahminlere göre bu sektör, Hindistan'ın toplam ekonomik hasılasının sadece yüzde 0,5'ini oluşturuyor.
Ancak bu alana, 1991 yılından bu yana Hindistan'daki toplam yatırımın yüzde 7 oranında, yaklaşık 57 milyar dolar dış yatırım yapıldı.
Bu yatırım Care Ratings'te baş ekonomist olan Madan Sabvanis'e göre "telekomünikasyon devrimi" yarattı.
Sabvanis, "doğrudan dış yatırımın yararı, bizimki gibi kaynak açlığı çeken bir ülke için tartışılmaz. Sadece gelen para değil, aynı zamanda teknik bilgi." diyor.
Hükümetin son reformlarla elde etmeyi umduğu şey de bu. Tekstil sektörü Hindistan'ın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 8-10'unu oluşturuyor.
Hükümetin doğrudan dış yatırım konusunda yaptığı çıkışlar, sadece Hindistan ekonomisi ile ilgili değil.
Birçok uzmana göre, tekstil sektörü, hükümetin söz verdiği ancak yapamadığı reformları başlatıp başlatamayacağını gösterecek bir denek işlevi görüyor.
Geçen senenin sonunda, tabanı, daha çok küçük işletme sahipleri ve çiftçiler olan muhalif partilerin baskısı nedeniyle, hükümet, çok markalı tekstil projesi konusunda geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Birçok hükümet karşıtı ve yanlısı, bu kez planın gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğini dikkatle izliyor.
Birçok uzman toprak edinme ve eğitim konusunda daha çok adım atılması gerektiğini söylüyor.
Mumbai merkezli bir düşünce kuruluşu Gateway House'dan Akshay Mathur, endüstrinin durgunluk içinde olduğunu ve istihdam yaratılmadığını söylüyor ve "Bu arada milyonlarca insan işgücüne katılıyor. Büyümek için yaratıcı yollara ihtiyaç var. Bu tür reformları eninde sonunda yapmamız gerekecek." diyor.