Vücutta bulunan kan, damarlardan geçerek tüm vücuda dağılır ve vücutta dolaşmaya başlar. Kanın vücutta dolaşması, organların görevlerini doğru bir şekilde yerine getirebilmesi için gerekli bir etkendir. Dolayısıyla kanın vücutta dolaşıp gerekli yerlere yeteri kadar ulaşması hayati açıdan önemlidir.
Dolaşım sırasında kan, bulunduğu ve geçiş yaptığı damarlara bir çeşit basınç uygular. Meydana gelen bu basınca tansiyon adı verilir. Yani tansiyon olarak bilinen ve adı geçtiğinde akılda hemen hastalık olarak beliren bu kelime aslında kanın damarlara yaptığı basınçtır.
Zaman zaman kanın damarlara yaptığı basınçta değişiklik olur. İnsan sağlığının normal düzeyde olabilmesi için, kan basıncının belli bir değerde olması gerekiyor. Fakat bazı zamanlarda çeşitli nedenlere ve bazı değişkenlere bağlı olarak kanın damarlara yaptığı basınç, yani tansiyon artıp azalma gösterebiliyor. Böyle durumlar çeşitli hastalıklara neden olabiliyor.
Kan basıncının düşmesi düşük tansiyon olarak isimlendirilirken, basıncın yükselmesi durumu ise hipertansiyon olarak isimlendirilir. Uzunca bir süre basıncın fazla olmasının etkisiyle damarın iç yüzeyinde hasarlara neden olur. Yüksek tansiyon sebebiyle organları besleyen damarlarda tıkanıklıklar, genişlemeler veya yırtılmalar görülür. Hipertansiyon organlara giden kanın akışını bozup, organ yetmezliğine de neden olabiliyor.
Yüksek tansiyon her üç kişiden birinde vardır. Yani oldukça yaygın görülen bir hastalıktır. Ne kadar basit gibi görünse de tansiyonun çok yüksek olması ciddi bir sağlık sorunudur. Ayrıca tıbbi yardım gerektiren bir sorun olarak görülüyor. Bu nedenle yüksek tansiyona sahip olup olunmadığını bilmek herhangi bir sorun esnasında müdahale yöntemine yön verir.
Hipertansiyon neden oluşur sorusunun ise farklı cevapları vardır. Bu hastalığa sahip hastaların çoğunun neden bu hastalıkla beraber yaşadıklarının sebebi belli değildir. Sebebi belirlenemeyen grup Primer Hipertansiyon adını alır. Aslında bu grup, genetik faktörler ve bünyesel pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluşur. Yani burada şişmanlık, fazla su tüketimi, stres, hareketsiz yaşam, kalıtım ve fazla alkol kullanımı neden olarak belirlenir.
Bireylerin çok az bir kısmında ise Sekonder Hipertansiyon gözlenir. Bunun nedeni ise başka bir hastalık türüdür. Büyük bir kısmı böbrek hastalıkları ve hormonal bozukluklar nedeniyle oluşuyor. Bunun yanında gebelikle ilişkilendirilen tansiyon yüksekliği ve uyku apnesi de buna neden olabiliyor.
Bireylerin yaşı arttıkça kan basıncında düzensizliklerin görülme ihtimali de artış gösterir. İnsan vücudu zaman geçtikçe işlevini kaybetmeye ve kendini yenilememeye başlayabilir. Bu durumda yaş ilerledikçe yüksek tansiyona yakalanma ihtimali de artış gösterir.
Teknolojinin getirdiği özelliklerle birlikte artık insanlar eskisi kadar hareket etmiyor. Kişiler hareket etmedikçe hantallaşıp hareketsizlik yaşıyorlar. Böyle bir vücutta ise kan basıncının düzensizlikleri görülmeye başlar. Ayrıca fiziksel aktivitede bulunmak kilo alımını da yavaşlatır.
Sigara içerken tütünün yapısı gereği bir süre tansiyon yüksekliği görülebiliyor. Tütün etkisi geçince tansiyon yüksek halinden normale geçmeye başlıyor. Fakat sürekli sigara kullanmak, yüksek tansiyonun kronikleşmesine neden oluyor. Ayrıca sigara damarlara da zarar veriyor ve yüksek tansiyonun daha fazla etki göstermesine neden oluyor.
Bazı genetik sorunlara bağlı olarak insan vücudunda hastalıklar gözlenebiliyor. Belli bir kromozomdaki genin bozuklukları hipertansiyona neden olabiliyor. Eğer birinci derece akrabada yani anne, baba, kardeşte yüksek tansiyon olması durumu varsa bu hastalığın sizde de görülme riski fazla demektir. Aynı zamanda tiroid hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri de bu hastalığa neden olabiliyor.
Hipertansiyonun ortaya çıkış nedenleri arasında bazı minerallerin eksikliği de incelenebiliyor. Tuz tüketiminin fazla olması, kalsiyum, potasyum, magnezyum eksikliği gibi nedenlerden dolayı bu problemler ortaya çıkabiliyor. Bunun yanında doğum kontrol hapları ve bazı ağrı kesici ilaçlar insan vücudunda kan basıncının artmasına neden olabiliyor.
Çok sık ve ağır alkol kullanımı kalbinizi oldukça fazla yoran bir durumdur. Her oturuşta 3 kadehten fazla alkol kullanmak akıllıca bir hareket değildir. Fazla alkol tüketmek kan basıncının yükselmesine neden olur.
Aşırı stresli olmak kan basıncında geçici ama çok yüksek bir artışa neden olabiliyor. Stresli olunan dönemde alkol tüketip sigara kullanarak ve aşırı yemek yiyerek kan basıncınızı daha fazla arttırmış olursunuz.
Şeker hastalarında yüksek tansiyon görülme riski, şeker hastası olmayan kişilere göre daha fazladır. Şeker hastalarının tansiyon kontrolü oldukça önemli bir konudur. Bu hastaların normal kabul edilen tansiyon sınırı 130/80 mmHg’dır.
Bireyler genellikle yüksek tansiyon sorunu yaşadıklarını rutin doktor kontrollerinde öğreniyorlar. Pek çok kişi kendi kendini kontrol edemediği için çok riskli hastalıklarla beraber yaşıyor. Fakat bazı belirtiler hipertansiyona işaret edebiliyor. Sık sık burun kanamaları yaşanması hipertansiyonun ilk belirtisi olarak kabul edilebilir. Burun kanamalarının elbette başka nedenleri de vardır. Fakat burna herhangi bir darbe gelmiyorsa, yaşanan bu kanamalar burundaki kılcal damarların herhangi bir sebepten dolayı zarar görmesinden kaynaklanıyor.
Yüksek kan basıncı damarlarda böyle bir hasara neden olabiliyor. Kanın normalde olduğundan çok daha fazla basınç uygulaması burundaki kılcal damarları parçalayarak kanamalara neden oluyor. Eğer sık sık sebepsiz burun kanamaları yaşıyorsanız mutlaka bir doktora gitmelisiniz.
Kalp ağrısı genelde kalbin direkt bulunduğu yerde değil, göğüs bölgesinde yayılan bir ağrı olarak hissedilir. Kalp ağrısı yaşayan bireyler genel olarak bu durumu direkt kalp ağrısına yorarlar. Aslında bu yaklaşım tam olarak yanlış sayılmaz. Birçok kalp hastalığı, kalp ve göğüs ağrılarına neden olabilir. Bu durumun yüksek tansiyon riski olup olmadığına işaret edebilmesi için hipertansiyonun vücuda neler yaptığının bilinmesi gerekir.
Yüksek tansiyon kan basıncıyla ilgili bir durumdur. Kalp ise bu kanı pompalayan organdır. Kan basıncındaki değişikliklerden normal olarak kalp de olumsuz bir şekilde etkilenebilir. Bu nedenle yaşanan kalp ağrılarını yüksek tansiyona yormak çok daha mantıklıdır. Zaten böyle ağrılar yaşanıyorsa mutlaka bir hekime görünmeniz gerekir. Fakat doktora gittiğinizde tansiyonunuzun ölçülmesi de sizin için çok faydalı bir hareket olacaktır.
Baş ağrısı bu sayılan belirtiler içinde en genel olan belirtidir. Baş ağrısına pek çok şey sebep olabilir. Stres, sıkıntı, hava değişimi, grip, soğuk algınlığı gibi pek çok nedenin içinde bir de hipertansiyon vardır. Bu sebeple baş ağrılarına bakarak yüksek tansiyon tanısı koymak oldukça gereksiz bir eylemdir. Fakat yüksek tansiyonun neden olduğu baş ağrılarının bazı belirgin özellikleri de bulunuyor.
Örneğin, baş ağrıları sık sık yaşanıyorsa yüksek tansiyondan şüphelenilebilir. Kanın damarlara fazla basınç yapması olarak bilinen hipertansiyon, beyne giden ve başta bulunan damarların basıncının sürekli değişmesiyle ağrılara neden olabilir. Herhangi bir hastalıktan şüphelenilmiyorsa ve buna rağmen baş ağrısı problemleri gözleniyorsa tansiyonunuzu düzenli olarak ölçtürün.
Tansiyonla ilgili ortaya çıkan belirtilerden en çok karşılaşılanı baş dönmesidir. Düşük tansiyon da yüksek tansiyon da baş dönmesine neden olabiliyor. Eğer baş dönmeleriyle sık sık karşılaşılıyorsa bu dönemlerde tansiyonunuzu mutlaka ölçtürün. Baş dönmesi sorununa bir de görme bozukluğu ekleniyorsa bu durumlar yüksek tansiyonu işaret ediyor olabilir.
Eğer 40 yaşının üstünde bir yaşa sahipseniz her 2 yılda bir kez düzenli olarak tansiyon kontrollerinin yapılması gerekiyor. Bu sağlık sorunu için risk altındaysanız doktorunuz sizden sık sık kontrollere gelmenizi isteyecektir.
Eğer düzenli olarak doktora gitmeyen biriyseniz bir sağlık kaynağı fuarından ya da ücretsiz tansiyon taraması yapan yerlerden bu konuda bilgi alabilirsiniz. Ayrıca ücretsiz kan basıncı ölçen makineleri de bazı mağazalarda bulabilirsiniz. En kısa yol olarak bir eczaneye gidip konu hakkında detaylı bilgilendirmeleri alabilirsiniz.
Kan basıncını ölçmek için genelde kol etrafından yapılacak ölçümlerle tansiyon hakkında yeterli bilgiye sahip olunur. Fakat kan basıncı ölçümleri 4 kategoriye ayrılır.
60 yaşından sonra sistolik okuma oldukça önem kazanır. Doktorunuz büyük ihtimalle yüksek tansiyon teşhişi öncesinde 3 veya daha fazla randevu ile kan basıncını okumaya çalışacaktır. Bunun amacı ise belirli sürelerde kan basıncının ne kadar değişkenlik gösterdiğidir.
Bunun yanında doktorunuz ambulatuvar denen 24 saatlik bir kan basıncı izlemi de isteyebilir. Bu testte kullanılan aygıt 24 saat boyunca düzenli aralıklarla kan basıncını ölçüp belirli bir ortalama alır. Bu yöntem ise en doğru sonucu ortaya çıkarır, fakat tüm tıp merkezlerinde bu test yapılmaz.
Eğer yüksek tansiyon her türlü testte mevcutsa doktor tıbbi geçmişi gözden geçirdikten sonra fiziksel muayeneye başlar. Tansiyon ölçümlerinin yanında idrar testi, kan testi, kolesterol testi gibi rutin kontrolleri de isteyebilir.
Yaşam tarzını değiştirerek yüksek kan basıncı kontrolü için önemli bir adım atmış olursunuz. Tedavi sürecinde doktorunuz sizden sigarayı bırakmanızı, düzenli egzersizler yapmayı ve diyete başlamanızı isteyebilir. Fakat bazı durumlarda yaşam tarzını değiştirmek yeterli olmayabilir.
Diyet ve egzersizlere ek olarak doktorunuz kan basıncını düşürmek için çeşitli ilaçlar kullanmanızı önerebilir.
Her ne olursa olsun tedavi için ilaçlar verilmiş olsa bile ilaçların yanında kendinize de dikkat etmeniz gerekiyor. Yaşam tarzını değiştirmek kan basıncını da düşüren faktörlerden bir tanesidir.
Diyet ve egzersizler kan basıncını düşürmek için uygun taktikler olsa da bazı ek gıdalar kan basıncını düşürmeye yardımcı olurlar. Örneğin, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye özen gösterin. Bunun yanında bitkilerden de yararlanın.