VİYANA (İHA) - Avusturya medyasında çıkan haberlerde Türkiye'de Hıristiyanların ikinci sınıf vatandaş oldukları ileri sürüldü.
Avusturya'da yayımlanan 98 bin tirajlı liberal Salzburger Nachrichten gazetesinin "Hıristiyanlar ikinci sınıf vatandaş" başlığı altında yer verilen haberinde "AB parlamenterleri azınlıklara eşit davranılmasını istiyor; Hükümet ayrımcılığı inkar ediyor" ara başlıkları kullanıldı.
Gazete, "Konstantin ekümenik Patriği 1'inci Bartholomeos kısa süre önce Türk hükümetinin azınlık politikasını alışılagelmişin dışında sert bir ifade ile eleştirdi. Patrik, Ortodoks kilisesi temsilcileri ile Hıristiyan Demokrat AB parlamenterlerinin İstanbul'daki toplantısında Başbakan Erdoğan kabinesini, Türkiye'deki Hıristiyan azınlıkların sorunlarının çözümünde 'yeterli siyasi iradeyi göstermemekle' suçladı" ifadelerini kullandı.
"Anlaşılan AB'nin Türkiye ile başlattığı giriş müzakerelerinin bu meseleye destek olacağına inanan Patrik, üzüntüyle 'Bu ülkeyi seviyoruz, ama kendimizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissediyoruz' dedi. Slovenya eski Başbakanı Alojz Peterle Türkiye'nin AB çabalarına ilişkin olarak, din özgürlüğünün AB'nin siyasi giriş kriterleri için bir 'ölçüt' olması gerektiğini açıkladı" ifadelerine yer veren gazete Türkiye'de çeşitli kiliselere mensup yaklaşık 100 bin Hıristiyan'ın kendilerini birçok alanda ayrımcılıkla karşı karşıya kalmış hissettiğini ileri sürdü.
Hıristiyan cemaatlerin kendi başlarına din adamı yetiştirmeleri, ya da arazi ve gayrimenkul satın almalarının mümkün olmadığını yazan Salzburger Nachrichten, "Hıristiyan cemaatler, Müslümanların aksine, devlet yardımından da fiilen yararlanamıyor. Türk hükümeti ayrımcılık suçlamalarını geri
çeviriyor ve Türkiye Anayasası'ndaki eşitlik prensibine işaret ediyor. Buna göre Müslümanlar da ancak
devlet okullarında imam yetiştirebiliyor. Türkiye böylece, kökten dinci İslamcı akımların yayılmasını daha baştan engellemek istiyor" yorumunu yaptı.
Nachrichten gazetesi, resmi müfredat programının salt Sünnilerden oluşan Diyanet İşleri'nin kontrolünde olmasından dolayı, Hıristiyanların müfredat programlarının İslamcı etki altında kalmasından korktuklarını kaydederek, "Hıristiyan kiliseleri ancak yasal kişiliği olmayan dernekler üzerinden arazi satın alabiliyor. Ama bu çözüm de cemaatlere gerekli güvenceyi kazandırmıyor. Örneğin 1971'de hükümet Türkiye'deki bütün dernekleri kapattı ve devlet derneklerin malına mülküne el koydu" satırlarına yer verdi.