Portsmouth Üniversitesi'nden adli tıp psikoloğu Claire Nee, ev soyan hırsızların düşünme tarzını anlamak için bir bilgisayar programı üzerinde çalışıyor.
"Eskiden insanlar hırsızların çok da zeki olmadığını sanırdı. Ama bu bir yanılgı” diyor. Nee onların satranç ya da tenis oyuncuları kadar parlak zekalı olduğu kanaatinde.
Nee araştırmalarına mahkumlarla başlamış. Hapishanenin sıkıcı ortamından olsa gerek hırsızlık taktiklerini seve seve anlatmışlar ona.
Öğrencileriyle birlikte yaptıkları deneylerde Nee birçok hırsızın fırsatı çabucak değerlendirmek için "otomatik pilota” bağlanmış gibi hareket ettiğini görmüş.
Sanal evde hırsızlık
Fakat hırsızlar asıl olay gününden çok önce plan yapmaya başlıyorlar. Paraya ihtiyacı olduğunu düşündüğü anda hemen potansiyel hedefleri tespit etmeye çalışıyorlar. Ayrıca oldukça esnekler. Herhangi bir hedefe karar vermiş olsalar da olay günü örneğin daha kolay girecekleri bir ev tespit ediyorlarsa oraya yönelebiliyorlar.
İçeri girdikleri anda da harekete geçen otomatik pilot hali hırsızın kontrolünü kaybetmesini önlüyor. Nee, geliştirdiği bilgisayar programındaki sanal evi hedef olarak hırsızlara da denetip onların davranışlarını anlamaya çalışıyor. Hırsızlık sanal olsa da ciddiye alıyorlar ve gerçek bir eve nasıl gireceklerse o şekilde davranmaya özen gösteriyorlar.
Bu programı kendim de denedim. Nee'nin bu işin beceri gerektirdiğine dair yargısına şüpheyle bakıyordum. Sanal eve girerken "Bunun nesi zor olabilir ki?” diye düşünüyordum. Yükte hafif pahada ağır eşyalara yoğunlaşmam gerektiğini bildiğim halde gözlerim etrafı tarıyor, beynim yarış halinde ve hiçbir şey bulamıyorum. O yüzden büyük nesnelere yöneliyorum. Tereyağından kıl çeker gibi işlerimi halledecek yerde zücaciye dükkanına girmiş fil gibi davranıyorum. (İnanmıyorsanız, bu düzmece hırsızlık sahnesine bakın, bakalım çalınabilecek kaç şey göreceksiniz!)
‘Doğal içgüdü'
Nee'nin simülasyon evinde tecrübeli hırsızlar önce üst kattaki yatak odalarına, daha sonra aşağıdaki oturma odasına yönelmişti. Bu sırada önlerine çıkan ceketlerin ceplerindeki cüzdan ve kredi kartlarının yanı sıra mücevher ve markalı giysileri de almışlar,evde geçirdikleri dört dakika içinde, aynı simülasyonu kullanan öğrencilerden 1560 dolar değerinde daha fazla malzeme toplamışlardı.
Bu aramalar sırasında yapılan işlemler bilinçaltı yapılıyordu sanki. Hırsızlardan biri "Gözüm kapalı yaparım bunu” demiş, bir diğeri ise "Arama işi doğal bir içgüdü haline geliyor, askeri bir operasyon yapar gibi” diye ifade etmişti durumu. "Yani insan eve birinin gelmesi tehlikesi üzerinde yoğunlaşıyor, arama ise doğallığından yürüyor” diyorlardı.
Nee bu bilinç dışı davranışı müzisyenlerin, satranç ve tenis oyuncularınınkiyle karşılaştırıyor ve onların da en önemli kararları olayın akışı içinde kendiliğinden verdiklerine dair bildirimlerine vurgu yapıyor.
Satranç oynayanlar için bu anında düşündükleri ayrıntılı stratejileri, hırsızlar içinse ev planından anlamayı, değerli eşyaların yerini tahmin etmeyi ve kaçış güzergahlarını iyi belirlemeyi içeriyor. Birçok farklı durumla karşılaşmış olmaları, başlarına herhangi bir şey geldiğinde nasıl davranacaklarını bilmelerini sağlıyor. Yeni biri ise o andaki aciliyetin getirdiği kararsızlıkla felce uğruyor.
Önleyici taktikler
Nee'nin teorileri soyut gelebilir, ama o hırsızlıkla mücadelede bunların işe yarayacağına inanıyor. Güvenlik alarmları ise işe yaramıyor ve bunu hırsızlar da biliyor. Alarm çaldıktan ortalama 20 dakika kadar sonra komşular polisi arıyor. Hırsızlar o sese da aşina oldukları için alarm çaldığında bile işlerine devam edebiliyor.
Nee, hırsızlık senaryosuna uymayan şaşırtıcı bir gelişmenin, hırsızın otomatik davranış akışını kırarak işe yarayabileceğine inanıyor. Ayak sesleri ya da çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi gibi bir ses kaydı örneğin. Ya da ev düzeninin alışılmışın dışına çıkması gibi.
En iyi yöntemlerden biri de hırsızların herhangi bir evi, örneğin açık pencerelerinden dolayı, kolay hedef olarak algılamasını önlemek. Bunun yanı sıra evde her zaman birinin olduğu görüntüsü yaratmak da önemli.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future'da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.