HIV pozitif olmanın, kişinin vücudunda insan bağışıklığı yetmezliği virüsünün bulunması olduğunu belirten Prof. Dr. Yaprak Üstün, “Her HIV pozitif insan AIDS hastası olmamaktadır. Erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif kişiler AIDS dönemine geçmeden uzun yıllar yaşayabilmektedir. Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla, aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır” diye konuştu.
Dünyada ve Türkiye’de bebek sahibi olmak isteyen çok sayıda HIV pozitif kadın olduğunu aktaran Üstün, “Gebe kalmak isteyen kadınların ideal olarak, gebelik öncesi bütün kontrollerinin yapılıp etkin bir ART’ye başlatılmaları gerekir. Gebelik öncesi etkin ART alan kadınlardan bebeklerine bulaş riski yoktur. Hem anne hem baba adayı HIV pozitif ise ikisinin de gebelik öncesi ART alması ve viral yüklerinin sıfırlanmasıyla doğal yollardan gebe kalmaları mümkündür” şeklinde konuştu.
Öte yandan Üstün, gebelik öncesi tedavi almayan veya gebe kaldıktan sonra HIV pozitifliği saptanan kadınların doğumdan önce viral yüklerinin azaltılması gerektiğini vurguladı.
HIV pozitif annenin bebeğinin sağlıklı olabileceğine işaret eden Üstün, “Gebelik esnasında HIV pozitif gebeye uygun tedavinin verilmesi, doğumun sezaryen ile yapılması, doğumdan önce anneye ve doğum sonrası bebeğe uygulanan koruyucu tedavi ve bebeğe anne sütünün verilmemesi ile anneden bebeğe HIV bulaşı büyük ölçüde önlenebilmektedir. HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır. Korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. Cinsel yolla bulaşan korunma için güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması, tek eşlilik, ve cinsel ilişki sırasında korunulması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
(İHA)