2006'da Lübnan'a saldırılar düzenleyen İsrail'e karşı tüm dünyayı şaşırtan bir savaşa girişen Hizbullah, son 10 yılda Orta Doğu'nun sadece askeri değil siyasi açıdan da en güçlü örgütlerinden biri haline geldi.
Peki, bu dönüşüm hangi alanlarda ve nasıl gerçekleşti?
İsrail-Lübnan savaşının 10. yıldönümünde beş başlıkta örgütü mercek altına aldık:
Siyaset
Hizbullah sınırlı gücü olan bir siyasi parti olmaktan çıkıp etkili, ağırlığı olan bir siyasi harekete dönüştü. 2006'da hükümetin karar alma mekanizmalarında daha fazla söz sahibi olabilmek için bir dizi protesto gösterisi düzenledi.
Hükümetin, 2008'de Hizbullah kontrolündeki telekomünikasyon ağını kapatma tehdidinin ardından Hizbullah militanları Beyrut'ta silahlı çatışmalara karıştı. Sonunda örgüt kabinede veto yetkisi kazandı.
Hizbullah ayrıca 2005 yılında eski Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı yürüten uluslararası komisyonu gayrımeşru ilan etti.
Komisyon Hizbullah'ın beş üyesini suikastla bağlantılı olmakla suçlamıştı.
Örgütün Suriye savaşına dahil olması da hem ülke içinde hem de dışında büyük gerilim yarattı.
Askeri dönüşüm
Örgüt, İsrail-Lübnan çatışması eksenli odağını, Suriye'deki savaşa müdahil olarak genişletirken diğer yandan kapasitesini de geliştirdi.
2006 yılında envanterinin 33 bin roket ve füzeden oluştuğu düşünülüyordu, şimdi bu rakamın 150 bin olduğu tahmin ediliyor.
Üye sayısı da o dönemde birkaç binken, şu anda 20 binin üzerinde.
2011'den sonra Hizbullah'ın İran destekli Suriye hükümetine desteği, bir yandan üyelerinin savaş deneyimini arttırmalarını, diğer yandan da Rus ordusunun planlama stratejisini öğrenmelerini sağladı.
Madalyonun diğer tarafında ise, örgütün Suriye'deki kayıpları var: Örgütün üst düzey bazı isimleri savaşta öldü,
Suriye'deki savaşta oynadığı rol nedeniyle Lübnan topraklarında Sünni gruplarla da çatışmak durumda kaldı.
Örgüt ayrıca Yemen ve Irak'taki İran yanlısı güçlere eğitim verdi.
Mali kaynaklar
Askeri faaliyetlerin maliyetindeki artış ve hedef olduğu yaptırımlar örgüte mali açıdan darbe vurdu.
Hizbullah, bazı hükümetler tarafından uluslararası uyuşturucu trafiği ve kara para aklamakla da suçluyor. Örgüt ise suçlamaları reddediyor.
Hizbullah'ın en önemli mali ve askeri desteği ise İran'dan.
Bu yıl ABD hükümetinin Hizbullah'ın kasasını hedef alan yaptırımlarını uygulamaya başlayan Lübnan hükümeti, örgütle bağlantılı çok sayıda hesabı kapattı.
Örgütün Suriye'de ölen ya da yaralananların yakınlarına maddi yardım yapmakta da zorlandığı öne sürülüyor.
Arap dünyasıyla ilişkiler
Hizbullah ile Arap ülkelerindeki gerilim tırmanmış durumda. Bazı Arap hükümetleri 2006 yılındaki savaş nedeniyle Hizbullah'ı maceraperestlikle suçlarken, örgüte Arap sokaklarındaki destek özellikle de 'ortak düşman' İsrail'e karşı mücadelesi nedeniyle üst seviyede.
Arap Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi ve İslam İşbirliği Örgütü Hizbullah'ı 'terörist' olarak nitelerken, özellikle Sünni Arap ülkelerinde örgüt "Sünnileri öldüren Şii güç" olarak görülmeye başlandı.
Lübnan'da Hizbullah karşıtı siyasi hareketi destekleyen Suudi Arabistan'la örgüt arasındaki gerilim ise derinleşmiş durumda.
Medya
Hizbullah medyayı bir siyasi araç olarak kullanmaya devam ediyor.
Temmuz 2006'daki savaş sırasında örgütün yayın organı El Manar'da canlı yayına çıkan Hasan Nasrallah, destekçilerinden Beyrut açıklarında yanmakta olan İsrail savaş gemisini canlı olarak izlemeleri çağrısında bulunmuştu.
Bir yandan tüm toplumu kapsayan bir yayın stratejisiyle bölgesel çatışmaları izleyen Hizbullah'ın sosyal medya hesapları da aktif.
Hizbullah'ın söylemi ise İsrail'e karşı 'direniş'ten Sünni aşırılık yanlısı gruplara karşı mezhepsel bir içeriğe evrilmiş durumda.
Önde gelen iki Arap uydu şirketi, geçtiğimiz yıl El Manar'ın yayınlarını engelleme kararı aldı.
Hizbullah ayrıca 2009'da Lübnan'ın güneyinde savaş müzesi kurdu.