Hizbullah davasında örgütün Türkiye sorumlusu olmakla suçlanan Mehmet Bahattin Temel, kendisinde ele geçirilen malzemelerle 2000 yılında Beykoz’daki baskında ele geçirilen örgütün arşivi arasında benzerlik bulunmadığını savundu. Devletin elinde silah olanların silahları bırakması için çabaladığını, hatta Meclisin kapısını ardına kadar açtığını ifade eden Temel, “Takip altında olmamıza rağmen hiçbir şiddet göstermeyen bize uygulananlar reva mı?” diye konuştu.
Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 102. maddesine istinaden tahliye olduktan sonra yapılan operasyonla haklarında, dava açılan Hizbullah sanıklarının yargılanmasına başlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya 6’sı tutuklu 18 sanık katıldı. Duruşmada kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmalarına başlandı.
Örgütün Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen Mehmet Bahattin Temel, ticaretle uğraştığını ve işi gereği sık sık yurt dışına çıktığını söyledi. Telefon dinlemelerindeki şifreli konuşma olduğu belirtilen ifadelerin işleriyle ilgili olduğunu savunan Temel, “İsviçre’den buraya para aktarmak veya yatırım yapmak çok zor. Mali baskı nedeniyle telefonda kapalı ve isimleri değiştirerek üçüncü şahıs ağzıyla konuşuyorduk.” dedi.
Operasyonun tamamen imaj düzeltmek için yapıldığını öne süren Temel, “102 tahliyelerinden sonra bazı sanıkların kaçması üzerine polis imaj düzeltmek için bu operasyonu yaptı. Polis içindeki bazı kötü niyetliler tarafından kamuoyunu yönlendirmek amacıyla bize bu iftiralar atıldı. Acziyetin tezahürü olarak düşünüyorum.” diye konuştu.
Bir yıldır takipte olduklarını belirten Temel, “Bir keresinde yanlarına gittim. Bizi taciz etmeyin dedim. Polis değiliz dediler. Ben de üç aracın plakasını ve takip edenlerin eşkalleri var dedim. Takip devam ederse savcılığa başvuracağımı söyledim. Kızdırdım herhalde, 2 ay sonra resmi takip başladı.” diye konuştu.
1990’larda Mardin’de Müslüman ve Kürt olmanın ateşten gömlek giymek olduğunu ileri süren Temel, “1994 yılında JİTEM gözaltına aldı. İşkence gördüm, tutuklandım. 2004 yılında serbest kaldım. Kendimize yeni bir hayat kurmak istiyoruz. Ama polis takip etmeyi sürdürdü. Sonunda buradayız.” ifadelerini kullandı.
Son 10 yıldır şiddete başvurmadıklarını kaydeden Temel, “Devlet elinde silah olanların bırakması için çaba harcıyor. Hatta Meclis kapıları açılıyor. Neden 10 yıldır hiçbir şiddet göstermeyen ben ve benim gibilere bunlar reva görülüyor. Bugün azınlıklara bile hakları iade ediliyor. Benim oturuş ve kalkışıma şüphe ile bakılıyor. Bu durum karşısında ne yapmamız gerekiyor? Üvey evlat mıyız?” dedi.
Yurt dışından tutuklanacağını bile bile geldiğini ve dijital malzemelerini de yanında getirdiğini anlatan Temel, “Beykoz baskınlarında örgütün arşivi ele geçirildi. Benden elde edilenlerle o belgeler birbirine benziyor mu? Hizbullah’ın Türkiye sorumlusu olduğu söylenen kişiden bu şekilde dokümanlar mı çıkar? Bu benim masum olduğumu göstermez mi? Mağdur oldum tahliyemi istiyorum.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz