BEYRUT (İHA) - Hizbullah lideri Hasan Nasrullah, İsrail'in Lübnan'dan çekilmesi dolayısıyla bu yıl 5.'si kutlanan 'Bağımsızlık ve Özgürlük' bayramı etkinlikleri çerçevesinde Bint Jbail şehrinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Hizbullah'ı silahsızlandırmak isteyenlere hitaben, "Silahımıza uzanan el, her kimin eli olursa olsun, onu bir İsrail eli sayar ve keseriz" dedi.
Binlerce Hizbullah yandaşının miting alanını doldurduğu Bint Jbail'de önemli mesajlar veren Hasan Nasrullah, "Zaferin 5. yılında başarımızı ilan etmek için buradayız. Mücahitler, alimler ve edipler şehri Bint Jbail'de bugün, tıpkı 5 yıl önce olduğu gibi zaferi hatırlamak ve ihya etmek için burada toplandık" dedi. Geçmişte kazandıkları başarılarla övünmek gibi bir amaçları olmadığını söyleyen Nasrullah, gelecekte karşılaşılabilecek tehlikelere yakın geçmişten dersler çıkararak önlemler almak için bu mitingi düzenlediklerini söyledi. Hizbullah lideri Hasan Nasrullah, 1.5 saati aşkın konuşması sırasında şu görüşlere yer verdi:
"Düşmanlarımız her zaman, hafızalarımızdan geçmişte kazandığımız başarıları silmeye ve bize sadece felaketleri ve hezimetleri hatırlatmaya çalışıyor. Oysa ki biz bu bayramı her yıl tekrar yaşıyoruz. Böylelikle direniş kültürümüzü yeniden diriltiyoruz. Dün gerçekleştirdiğimiz zaferi bugün yeniden elde edebiliriz. Zayıflığın, peş payeliğin ve geri adım atmanın sözlüğümüzde yeri yoktur bunu herkes böylece bilsin."
"Ramazan Bayramı her Mümin'in bayramıdır. Ama bu bayramda en çok sevinenler oruç tutanlardır. Kurban Bayramı da her Mümin'in bayramıdır ama bu bayramda da gerçek anlamda 'bayram edenler' hacılardır. Bağımsızlık ve özgürlük bayramında da en çok sevinenler, İsrail kurşununa hedef olan şehitlerin aileleridir" diyen Hasan Nasrullah, Lübnan dışında bu bayramı en iyi idrak edenlerin Suriyeliler olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"Bizimle birlikte saf tutan, bizi her türlü destekleyen ve tüm uluslararası baskılara rağmen bizim yanımızda yer alan Suriye, yönetimiyle, halkıyla ve ordusuyla bu bayramı şanına yakışır bir biçimde kutlamaktadır. Suriye hiçbir Arap ülkesinin yapmadığını, yapamadığını yaptı ve Lübnan'daki direnişe destek verdi. Aynı şekilde, İran İslam Cumhuriyeti de bugünün öneminin bilicindedir. Şimdi buradan sormak istiyorum. Bu direniş İran ve Suriye'nin verdiği destekle olmadı mı? Niçin bize destek verdiler? Lübnan için, Lübnan halkının bağımsızlığı ve istikrarı için, tek kelimeyle şerefimiz ve onurumuz için bize destek verdiler."
İsrail'in Lübnan'dan geri çekilmesi için çıkarılan 425 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının 22 yıl boyunca hasır altı edildiğini ve uygulamaya konmadığını hatırlatan Hasan Nasrullah, buna karşın 1559 sayılı kararın birkaç ay zarfında yürürlüğe geçirildiğini söyleyerek, "Çünkü 1559 sayılı karar İsrail'in çıkarlarına hizmet ediyordu" dedi.
Suriye'nin Lübnan'dan çekildiğini ve artık ülkenin tam anlamıyla bir uluslararası baskıyla karşı karşıya kaldığını söyleyen Hasan Nasrullah, dışarıdan gelen dayatmalarla 'her ne şart ve kanunla' olursa olsun seçimlerin zamanında yapılmasının istendiğini söyledi. Nasrullah, seçimler için bu kadar aceleci davranılmasını şu gerekçelere bağladı:
"Amerikalı bir yetkili, seçimlerden sonra Hizbullah'ın silah bırakması yönünde iç baskıların artacağını söylüyor. İşte bu noktaya lütfen dikkat edin. 'Seçimlerden sonra iç baskı artacak'. Bunu söyleyen bir Amerikalı yetkili. Bunların amaçları bizi birbirimize kırdırmak. Şaron dün ABD'den konuşuyor. 'Kudüs, İsrail'in ebedi başkenti olacak' diyor. 'Mültecilerin geri dönüş hakkını tanımıyoruz' diyor. 'Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmaların, yazıldığı kağıt kadar değeri yoktur' diyor. Siz bu ortamda nasıl bir çözümden bahsedebilirsiniz? Şaron bunları söylerken hala bazılarının 'Hizbullah silah bıraksın' demelerine şaşırıyorum. Ben de buradan Şaron'a diyorum ki, 'Bizim nazarımızda sizin verdiğiniz güvence ve garantilerin, yazdığınız kağıt kadar değeri yoktur."
İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un 200 adet nükleer silaha sahip olduğunu ileri süren ve buna rağmen uluslararası anlaşmalarla verilen güvencelerle tatmin olmadığını iddia eden Hasan Nasrullah, "İsrail'e göz yuman dünya, bizim mütevazı silahımızı elimizden almak için birlik oluyor. Peki niçin bu kadar ısrar ediyorsunuz bu konuda? Hıristiyanı ile, Müslümanı ile, Lübnan halkının güven ve istikrarı için mi bu debelenmeleriniz? Asla, kesinlikle hayır" dedi.
Konuşmasında Lübnan'da önümüzdeki günlerde yapılacak olan seçimlere de değinen Hasan Nasrullah, "Şunu açık yüreklilikle söylüyorum. Biz Hizbullah olarak seçimlerin 3 ay ertelenmesini istedik. Peki biz korkuyor muyuz seçimlerden? 'Kaybettiğimiz' popülaritemizi tekrar kazanmak gibi bir endişemiz mi var peki? Hayır. Hangi kanunla olursa olsun biz her zaman seçimlere hazırız ve galibiyetten eminiz. Ancak bizim 'seçimleri erteleyelim' derken bir amacımız vardı. O da aslında bizim işimize gelen, ancak Lübnan'ın geleceği için uygun olmayan seçim kanunun değiştirilmesi. Bu kanun 2 saatte görüşülüp kabul edilecek bir kanun değildir. Size sesleniyorum ey Patrik, ey Maruniler ve diğerleri. 'Seçimleri zamanında yapmazsanız vay halinize' denildi. Bugün bazı Lübnanlılar Amerika'nın peşinden koşuyorlar. Geçmişte de bazıları İsrail'in peşinden koşmuşlardı ve sonlarının ne olduğunu hep birlikte gördük. Yol ortasında kaldılar. ABD ve İsrail arasında bir fark yoktur. Amaçlarına ulaşana kadar sizi kullanıp sonrasında çöpe atacaklardır" diye konuştu.
Eski Başbakan Refik Hariri ile her hafta bir araya geldiklerini ve çeşitli konular üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Hasan Nasrullah, suikastten 1 hafta önce Hariri ile tekrar bir araya geldiklerini söyleyerek şöyle konuştu:
"Saad Hariri (Refik Hariri'nin oğlu) şahittir. Daha birçok kimseler de şahittir. Merhum Başbakan'la en son görüşmemiz sırasında bize 'Sizinle ittifak yapmak istiyorum' dedi. Görüştük, konuştuk ve yapacağımız anlaşmanın detaylarını ortaya koyduk. Söz sırası Hizbullah'ın silahına geldiğindeyse Hariri, 'Eğer tekrar başbakan olursam 1559 sayılı kararın bu konudaki bendini uygulamaya koymayacağım' dedi. Bu konuda oğlu Hüsam'ın üzerine de yemin etti. İşte Refik Hariri'nin siyaseti ve vasiyeti budur. Şimdi bazıları 'Hizbullah silahını mahzenlere koysun. Eğer bir ihtiyaç hasıl olursa tekrar kullanır' diyorlar. Tartışılmaya bile değmez bir konu. Biz silahlarımızı mahzenlere koyalım ve İsrail de gelsin ertesi gün bombalasın bunu mu demek istiyorsunuz?"
Bazı İsrailli kaynakların, Hizbullah'ın elinde 12 bin adet uzun menzilli füze bulunduğunu söylediğini belirten Nasrullah, 'Hayır, yanlışları var. Füzelerimizin adedi 12 binin üzerindedir. Buradan tekrar ilan ediyorum, işgal altındaki tüm kuzey Filistini fabrikalarıyla, yerleşim birimleriyle her türlü yapısıyla imha edecek bir askeri güce sahibiz. Füzelerimizi nerede olduğunu hiç birisi bilmiyor. Onların korkusu günün birinde aniden bir bombardımanla karşı karşıya kalmaktır" dedi.
Konuşmasının son bölümünde Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını isteyenlere ağır tehditler yağdıran Hasan Nasrullah, "Bizi silahsızlandırmak isteyen, aklını kaçırmış olmalıdır. Her kim olursa olsun, silahımıza uzanan eli bir İsrail eli sayar ve derhal keseriz" ifadesini kullandı.
Diğer taraftan Hasan Nasrullah'ın yanı sıra mitinge katılan diğer bir önemli isim Sosyalist İlerleme Partisi Genel Başkanı Durzi lider Velid Canbolat da, yaptığı konuşmada, ABD'nin demokrasi kisvesi altında Lübnan'ın zengin kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını öne sürerek, "Geçen yüzyılın en popüler kavramı mandacılıktı. Bu yüzyılın en popüler sözcüğü ise 'demokrasi'. İşgalci ülkelerin amaçları demokrasiyi temin etmek gibi gözükse de asıl gayeleri petroldür. İsrail'e hizmet etmektir." şeklinde konuştu.