'Hongi' yaşananları örtbas etmez

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'de yaşananları, "Ne mauri gösterisi, ne haka dansı, ne hongi selamlaşması örtbas edebilir" dedi.

Baykal, partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın eşinin kendisinden ayrı masada yemek yemesini de eleştirerek, devletin radyo ve televizyon kurumunda, "Kadın yaşamak için çalışmak mecburiyetinde değildir. Kadın kız iken masrafını babası karşılar diyor" görüşünün savunulduğunu söyledi. Baykal, "Bunlar kadının gerçek yerinin ne olduğunu anlayışının göstergesidir. Kadının yeri dört duvarın arasıdır anlayışı burada ortaya çıkıyor. Bir 2005'e bakınız, bir de 1934'e bakınız. Avrupa kendisi ne yapacağını kararlaştırmış değil. Kadın hakları açısından hepsi çok geridedir" dedi.
Malatya'daki ishal salgınına da değinen Baykal, Malatya Belediye Başkanı'nın tavrını ve su şebekesinin onarılmamasını eleştirdi.

Reklam
Reklam

Baykal, erken seçim beklediklerini de tekrarlayarak, "Bundan sonra artık durmak yok. Çünkü seçim bekliyoruz. Önümüzdeki seçimler Türkiye için yaşam seçimi olacak. Seçime görevimizi tam yapmış olarak girmek istiyoruz. Milletvekillerimiz esnaf kesimiyle yakın ilişki içine girecekler. Esnafa 'haliniz nicedir' diye soracağız.Vatandaşlarımız şimdiden hazır olsun, milletvekillerine karşılarında görecekler" diye konuştu.

Van 100.Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın durumunun yürekte bir yara haline dönüştüğünü kaydeden Baykal, "2 aydır rektör tutuklu tutulmaktadır. Ortada tereddütlü konular var. Bu tablonun 70 milyonluk Türkiye önünde göz göre göre sürdürülmesini seyirci kalarak seyretmemiz çok güçtür. Artık konu çığırından çıkmak üzeredir. Olay her türlü soğukkanlılığı zorlayacak hale gelmiştir. Adaletin kendisi sorgunlanmaya başlamıştır. Van'da da hakimlerin olduğunun ortaya çıkmasını istiyoruz" dedi.

Baykal, Adnan Hoca davasını örnek göstererek, "Adnan Hoca yargıyı etkisizleştirmeyi başardı. Dava zamanaşımına uğradı. Hukuk ne oldu? Adnan Hoca'nın yargıyı parmağında oynattığı bir düzene dur demenin zamanı gelmiştir" eleştirisinde bulundu. Kurumlar vergisi indirimi ile Türk Telekom'un cebine yılda 200 milyon dolar konacağını belirten Baykal, vergi düzenlemesinin özelleştirmeden önce yapılmasının kurumlarının değerini arttıracağını hatırlattı. Baykal, "Neden böyle bir kıyak kurumlar satıldıktan sonra niçin yapılıyor? Bu kurumlar vergisi indirimi değil. Hariri indirimidir" dedi.

Reklam
Reklam

Hariri ve Ofer'in taşlarıyla KOBİ'nin kuşlarının vurulduğunu kaydeden Baykal, ücretlinin vergisindin indirim yapılmasını istedi. Baykal, bunun hesabının demokrasi içinde sorulması gerektiğini kaydetti. Baykal, "Bunların anlayışı Nasreddin Hoca'nın borç ödeme hikayesine benziyor. Kamu finansmanı dengede olacak. Yatırım-tasarruf dengesi arzu edildiği gibi tutmuyor. Borçlanma her türlü kırılganlığı beraberinde getiriyor" dedi.

Baykal, AB'nin Türkiye'ye Kıbrıs konusunda verilen sözler bir kez daha anlamını kaybettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Vaat edilenlerin gerçekleşmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki günlerde KKTC'ye ticaret olanağı getirecek olan tüzüğün değerlendirilmesinin ertelendiği ifade edilecektir. AB'ye meydan okuyan, Annan Planı'na hayır diyen Rumlar her türlü etkinliği sergilemiştir. Onlar için muhteşem bir tablo ortaya çıkmıştır. 1974 öncesinde Rumlardan kalan gayrimenkuller kimseye tahsis edilmemişse çıkarılan yasanın öngördüğü model için Rumlar'a iade edilmiştir. Biz kendimiz teslim edeceğiz denilmiştir. Maraş'ı teslim ediyoruz denilmiştir. Şimdiye kadar hiçbir ülke bu duruma sürüklenmedi. Türkiye, Girit'i bile daha anlaşılır sebeplerle vermiştir."
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Avustralya ve Yeni Zelanda gezilerini eleştirerek, "Türkiye'de yaşananları, Ne mauri gösterisi, ne haka dansı, ne hongi selamlaşması örtbas edebilir. Başbakan'ın bu selamlaşmalarını, haka dansı gösterilerini izlemesini anlayışla karşılıyorum. Hakkıdır, helal olsun. Ama Kıbrıs'ı, vergi sorununu, kaynakların peşkeş çekilişini unutturması mümkün değil. Bunları Başbakan orada gönlünü avutuyor. Türkiye burada kan ağlıyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Baykal, herkesin bu ülkede birbirine mecbur olduğunu vurgulayarak, "Hepimiz TC'nin vatandaşıyız. Hepimiz bu milletin parçasıyız. Etnik kimliği olmayanları zafiyet içine sokmaya çalışmayın. Vatandaşın,bu yetiyor bize. Etnik kökenden size ne kardeşim. Etnik köken, dışarıdan konuşulması telkin ediliyor" diyen Baykal, "Birileri işsizliği, yoksulluğu, haksızlığı bırakmış etnik köken konuşuyor. Yanlış bir iş. Millet tek. Etnik kimliğe bağlı bir şey değil. Tek milletli bir devletiz. Milletimizin de adı Türk Milletidir. Kimimiz Çerkez, kimimiz Kürt olabilir. Bu milletin parçası olmana mani değil. Bu milletin ferdisin, sürüden kopma. Millete ters düşme. Hepimiz birbirimize mecburuz" dedi.

Türkiye'nin satranç masasına konulduğunu, uluslararası hesapların kurbanı olduğunu kaydeden Baykal, Türkiye'deki yöneticilerin de falan filanla nasıl ayrıştırılır hesaplarına alet olduğunu belirtti.