Hrant’ın yetimhanesi yine yetim kalacak!

El konan taşınmazlar azınlık vakıflarına verilecek.

Resmi gazetede yayınlanan yeni düzenlemeyle, azınlık vakıflarının 75 yıl önce el konan taşınmazları iade edilecek. Ancak, suikasta kurban giden Hrant Dink’in yetiştiği Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi’ne bağlı Tuzla’daki yaz kampı listede değil. Çünkü bina, 1950’de bir Ermeni vatandaş tarafından bağışlandığı için, 36 beyannamesinde tapuya tescil ettirilmemiş...

Hükümet, azınlık ya da diğer adıyla cemaat vakıflarıyla ilgili tarihi bir adım atarak, 1936 yılında beyan ettikleri taşınmazları iade kararı aldı. 28 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kanun hükmünde kararnamede, azınlık vakıflarının 1936’da beyan ettikleri ya da bu tarihten sonra edindikleri ve 1974’ten sonra Hazine’ye devredilen gayrimenkullerin iadesinin yolu açıldı. Üçüncü şahıslara satılan taşınmazların ise rayiç bedelinin ödenmesine karar verildi.
75 yıllık sözü tutuyoruz

Reklam
Reklam

Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, 1936 yılında bu sözün verildiğini ve aradan geçen 75 yıl sonra sözün yerine getirildiğini söyledi: “1936 yılında verilen söz tutuldu. Azınlık Vakıfları 1936 beyannamesi ile sahip oldukları taşınmazları üstüne işletti. 1974 yılında ise Yargıtay aldığı karar ile bağış ve miras yolu ile azınlık vakıflarına verilen yerlerin iadesine karar verdi. Bu taşınmazlar ya iade edildi ya da hazineye kaldı. Şimdi bu taşınmazlar iade edilecek.” Taşınmazların azınlık vakıflarına iade konusunda simge olan yerlerden biri de Hrant Dink’in eğitim gördüğü ve bir süre de yöneticilik yaptığı Tuzla Kampı.

Kampın mülkiyeti bizde değil

Ancak Ertem, kampın iadesinin sözkonusu olmadığını söylüyor: “Burası Gedik Paşa Ermeni Lisesi vakfına bağışlanmış. Ama Ermeni vakfı 1936 beyannamesinde burayı gösteremedi çünkü 1950’li yıllarda bağışlanmış bir Ermeni vatandaş tarafından. Bağışlandıktan sonra Yargıtay Kararı ile azınlık vakıflarının mal edinemeyeceği hükme bağlanınca, buranın mülkiteyi bağışlayan şahsa dönüyor. Bu kişi sonra burayı satıyor. Eğer bağışlayana dönmemiş olup mülkiyeti bizde olsaydı iadesi yapılacaktı. Hazine satmış olsaydı yine rayiçinden parasını ödeyecektik. Ama vatandaş kendisi satmış parasını kendisi almış. Artık bu kanun kapsamında bir değerlendirme yapmadık. Yine de müracaat olursa değerlendireceğiz. Müsait bir pozisyonu varsa, o taşınmazın hak ve menfaatleri neyi gerektiriyorsa o vakıf lehine oluşmasını sağlarız.”

Reklam
Reklam

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in de eğitim aldığı Tuzla Ermeni Çocuk Kampı, Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi’ndeki çocuklar için yaz kampı olarak tasarlandı. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, 1962 yılında kampın bağış yoluyla Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı adına tapuya kaydedildiğini ancak daha sonra kanun gereği arsanın iadesinin yapıldığını söyledi. Bu iadenin yapılmasına sebep olan hukuki süreç ise 1979 yılında başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1979’da açtığı davada Yargıtay Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 1983 tarihli nihai kararı ile tapu kaydı iptal edilerek vakfın elinden alındı ve ilk sahibine iade edildi. Kamp, daha sonra bir kaç kez el değiştirdi. Kamp binası günümüzde harabeye dönüşmüş ve kullanılmamakta. 1979 yılına kadar Hrant Dink de dâhil yaklaşık bin 500 öğrenci kamptan yararlandı. Karısı Rakel’le de bu kampta tanışan Dink, bir yazısında “Artık bizim yarattığımız Tuzla Yoksul Çocuk Kampı’mız, bizim ‘Atlantis Uygarlığımız’ şimdi bir harabe” diye yazmıştı.

Reklam
Reklam

1936 beyannamesi nedir?

1936 yılında, Lozan Antlaşması’nda kabul edilen ilkeler ışığında Türkiye’de bulunan yabancı tüzel kişilerin mevcut mal varlıklarının tapuya tescil ettirilmesi amaçlanmıştır. Özellikle Osmanlı döneminde belli şartlara göre taşınmaz sahibi olan azınlıkların taşınmazlarının tespiti için Vakıflar Kanunu ’nun yürürlüğe girdiği 1936 yılında 6 ay süre vererek 44. maddede belirtilen belgelere dayalı olarak beyanname doldurmaları için, cemaat mensuplarından bir beyanname istendi. Vakfiyeleri olsun veya olmasın doldurulan bu beyannameler bir bakıma cemaat vakıflarının vakfiyesi sayıldı. Bu beyannamede gösterilen mallar vakfın mal varlığı olarak kabul edildi.

Bu yüzden, azınlık vakıflarının sahip olduğu gayrimenkullarin tespiti için 1936 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü ’nce istenen ve içinde sadece sahip oldukları gayrimenkullerin sayı ve adreslerinin bulunduğu listeyi içeren beyannameler halk arasında 36 Beyannamesi olarak adlandırıldı.