"Hukuk Devleti ve Yargı Reformu" programı

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: - "Yapılan bir işin yan etki olarak filanca siyasi partiye yarayıp yaramadığı beni ilgilendirmiyor, vatandaşın hayrına olup olmadığı beni ilgilendiriyor. Bu sebeple Yargı Reformu Strateji Belgesi, eksik ama doğru belgeyse, bu paketin sonuçları itibarıyla siyasi iktidara artı yazıyormuş, yazmıyormuş bu benim meselem değil" - "Akıllı bir politika, doğru yapılana karşı çıkarak olmuyor, doğru bir şey yapılmak isteniyorsa onun doğru çıkmasını sağlayarak yanlışı önleyebiliyorsunuz. Yargı reformu bu anlamda doğru bir iştir, eksiktir, daha yapılacaktır"

İSTANBUL (AA) - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Yapılan bir işin yan etki olarak filanca siyasi partiye yarayıp yaramadığı beni ilgilendirmiyor, vatandaşın hayrına olup olmadığı beni ilgilendiriyor. Yargı Reformu Strateji Belgesi, eksik ama doğru belgeyse, bu paketin sonuçları itibarıyla siyasi iktidara artı yazıyormuş, yazmıyormuş bu benim meselem değil." dedi.

Feyzioğlu, Marmara Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübünce Ömer Halisdemir Spor Salonunda düzenlenen ''Hukuk Devleti ve Yargı Reformu'' konulu etkinliğe katıldı.

Reklam
Reklam

Siyasi particilik yapmadığını, çözüm arayışı içerisinde olduğunu belirten Feyzioğlu, "Biz çözmek isteyen herkese bunların çözümlerini söyleyebilmeliyiz. Kavga etmeden. Çünkü bu millet kavga edenlerden bıktı. Kavga etmek yerine çözümleri konuşmak lazım." diye konuştu.

Feyzioğlu, ülkenin yargısına güven olduğunca yabancı yatırımcının ülkeye geldiğini, yerli yatırımcının parasını faize yatırmak yerine yatırıma çevirdiğini ve iş ehline teslim edildiği için kurumların layık olanlar tarafından yönetildiğini, bunun düzgün bir idare ve şeffaflık getirdiğini anlattı.

Düşüncelerin çarpışmaması, eleştiri yapılmaması ve farklı renklerin ortaya atılmaması halinde gelişme olmadığını belirten Feyzioğlu, şunları söyledi:

"Çünkü 'Sadece benim dediğim en doğrudur.' derseniz, doğruları birbiriyle çarpıştırmazsanız oradan gelişme, inovasyon, yeni fikirler çıkmıyor, toplum ilerlemiyor. İfade özgürlüğünün güvence altında olduğu ülkelerin, toplumların sanayide, ekonomide, hizmet sektöründe ve katma değeri yüksek olan malların geliştirilmesinde dünyanın çok ilerisinde olmasının bir sebebi var çünkü düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar ve çarpıştırabiliyorlar."

Reklam
Reklam

Feyzioğlu, ifade özgürlüğüne dokunulduğunda diğer özgürlüklerin de tehdit altında olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Asgari ücretin, emekli maaşının hak ettiğimiz seviyeye gelmesi, işsizliğin azalması, fabrikaların açılması, turizm sektörünün gelişmesi, tarıma dayalı sanayinin gelişmesi, köylünün, çiftçinin yaşadığı yerde karnını doyurabilmesinin hepsinin kökünde hukuk güvenliği var. Bunu yapabilmek adına bir karar vermeliyiz: Kavga mı edeceğiz yoksa kavga etmeden de bunu yapmak mümkün mü? Bizim tercihimiz kavga etmemek. Kavga etmeden doğruları dosdoğru dile getiriyoruz. Yanlış gördüklerimizi de 'Düzeltilmesi lazımdır.' diyoruz. Çözümleri konuşarak bulacağız, farklı düşünce sunana 'hain' diye tokadı yapıştırarak değil. Hep milli bir bakış açısıyla çözümleri üreteceğiz. Başkalarının, hele hele emperyallerin içimizdeki birileri eliyle bize empoze ettiği cümleleri marifet gibi kurmak yerine kendi cümlelerimizle, kendi eleştirilerimizi yapacağız."

- "Gerçekten iddialı bir reform belgesi"

Reklam
Reklam

Yargı reformuna başlandığına değinen Feyzioğlu, "Bir paket mi? Değil. Altı, yedi, sekiz, on paket olacak. İddialı bir reform belgesi mi? Gerçekten iddialı bir reform belgesi. Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanan belgeyi okuyup incelediğinizde iddialı bir belge olduğunu görüyorsunuz. İlk pakette çok ciddi ve çok anlamlı işler yapıldı. Düşünce özgürlüğü anlamında, bana sabah, öğlen, akşam söven bir gazetenin içerideki bir muhabiri, gazetecisi yine birçok emeğimiz olan madde sayesinde -ki çok da iyi oldu- infazını çekmekteyken, istinafın üzerine temyiz hakkı kazandığı için kendisiyle birlikte 10 bin kişi temyiz hakkı edindiği için tahliye oldu." diye konuştu.

Metin Feyzioğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunun nimetinden yararlanıp, bu tarafta da bunun çıkması için gerçekten büyük bir mücadele eden insanları yerden yere vurmak, Türkiye'nin son döneminde gördüğümüz ve bizi üzen çok sığ bir siyasetle izah edilir. Yapılan bir işin yan etki olarak filanca siyasi partiye yarayıp yaramadığı beni ilgilendirmiyor, bu milletin, vatandaşın hayrına olup olmadığı beni ilgilendiriyor. Bu sebeple Yargı Reformu Strateji Belgesi, eksik ama doğru belgeyse, birinci paket eksik ama doğru bir paketse, bu paketin sonuçları itibarıyla siyasi iktidara artı yazıyormuş, yazmıyormuş bu benim meselem değil. Kaldı ki her zaman için Meclis'teki siyasi partilerin de farklı düşüncelerde olanların da kendine muhalif diyen sivil toplum örgütlerinin de 'Gelin bakalım bu millet için birlikte iyi bir şey yapalım.' dediklerinde taşın altına birlikte ellerini soktuklarında, emin olun millet herkese prim veriyor. Akıllı bir politika, doğru yapılana karşı çıkarak olmuyor, doğru bir şey yapılmak isteniyorsa onun doğru çıkmasını sağlayarak yanlışı önleyebiliyorsunuz. Yargı reformu bu anlamda doğru bir iştir, eksiktir, daha yapılacaktır."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: