Hükümet'ten Lagendijk'e sert tepki geldi

ANKARA (İHA) - Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Türk yargısının Orhan Pamuk davasında bir günde karar vermesinin beklendiğini belirterek, son birkaç ayda yargıya saygısızlık içeren açıklamaların arttığını söyledi. Çiçek, Avrupalı Parlamenterler'in tutumlarını da eleştirerek, "Onların yargısı bağımsız yargıysa, Türk yargısı da müstemleke yargısı değil" dedi.

Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda, Orhan Pamuk'un yargılamasıyla ilgili tartışmaların ele alındığını ifade etti. Bu vesileyle Türkiye'ye gelen bazı parlamenterler olduğuna işaret eden Çiçek, Türk milletinin misafirperver olduğunu ve gelen herkese olabildiğince saygı ölçüsünde davrandığını vurguladı. Çiçek, Türkiye'yi ziyaret eden yabancı misafirlerden beklentilerinin ise Türkiye'nin değerlerine ve Türkiye'nin kurumlarına olabildiğince saygı göstermeleri olduğunu ifade etti. Çiçek, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in "TSK'nın gücünü PKK artırıyor" şeklindeki sözlerine sert tepki göstererek, Avrupa Parlamentosu içinde Türkiye yanlısı bir takım çalışmalarıyla tanıdıkları Lagendijk'in açıklamalarını esefle ve üzüntüyle karşıladıklarını ve kınadıklarını söyledi. Çiçek, "TSK'yı PKK terör örgütüyle aynı kareye, aynı kefeye koyarak bir değerlendirme yapmış olmasını da esefle karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. Türk Ordusu bu milletin ordusudur ve bu ülkenin en değerli kurumlarının başında gelmektedir. Biz hükümet olarak şahidiz ki 3 yılı aşan bir süreden beri bu hükümetin AB süreciyle ilgili yaptığı çok önemli çalışmalar var ve TSK, Türkiye-AB ilişkilerinin en iyi şekilde yürütülebilmesi ve Türkiye'nin lehine azami faydanın sağlanabilmesi açısından önemli ölçüde destek vermiştir. Bu sürecin kolaylıkla sürdürülebilmesi noktasında destek vermiştir. Bütün bunlar ortadayken, bunu bir terör örgütüyle beraber, yan yana değerlendirip bazı yanlış kareler içine oturtmuş olmasını, Türkiye'yi yeteri kadar tanımadığı ya da kendisine yanlış bir kısım bilgilerin verilmiş olmasından dolayı yanlış bir değerlendirme yaptığı şeklinde yorumlamamız mümkündür. Bunu kınıyoruz. Türkiye ile ilgili bayanda bulunacak olanların böyle ayak üstü, kulaktan dolma, yarım yamalak bilgilerle beyanat vermek yerine, gittikleri ülkenin değerlerine ve kurumlarına saygı ölçüleri içinde değerlendirme yapmalarını biz tavsiye ediyoruz. Biz 58. ve 59. Hükümetler olarak, düşünce özgürlüğünün gerçek anlamda tesis edilebilmesi ve bu konudaki engellerin kaldırılabilmesi noktasında önemli yasal düzenlemeler yaptık. Açılan dava sayılarında büyük ölçüde azalma olmuştur. Mahkumiyetlerde büyük ölçüde azalma olmuştur ve yargılama süreci de bir kısım davalar bakımından devam etmektedir. Son zamanlarda bir alışkanlık olarak AB makamlarında ya da Türkiye'nin içinde Anayasa'nın 138. maddesine aykırı, yargıya, hukuka saygıdan uzak bir kısım değerlendirmeler yapılmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki yasama, yürütme yargı demokrasinin üç önemli ayağıdır ve devletin en önemli fonksiyonlarından bir tanesi de yargıdır. Bir taraftan AB 'Yargıya siyasetin gölgesi düşmesin, yargıyla siyaset ilişkisinin kesilmesini arzu ediyoruz' deyip İlerleme Raporu'na birçok hususu dercederken, öbür taraftan adeta siyaseti yargının içine çekecek tarzda beyanlarda ve açıklamalarda bulunulmuştur. Sadece oradan değil, içimizdeki bir kısım çevreler de hukuka saygı adına şüpheyle karşılayacağımız açıklamalar yapmışlardır. Yargının da kendi içinde yanlışlıkları, hataları olabilir. Bunu gidermenin yolu, devletin kurumlarını yıpratmak değil, onu kendi kuralları, kendi usulleri, yasaları çerçevesinde değerlendirmektir. Yargının işine yerli yersiz kimsenin müdahale etmemesi gerekir. Hukuka saygısızlık adına, geçtiğimiz bir aylık iki aylık dönem içinde pek çok kişiden ya da kurumları temsilen yapılan konuşmalarda bu saygısızlığın örneklerini gördük. Bu devlet hepimizin. Devletin kurumlarını yerli yersiz kişisel hesaplarla veya ufak siyasi hesaplarla kimse yıpratmamalıdır. Yabancı beyanlara kimse destek vermemelidir. Bu Hükümet kadar düşünce özgürlüğüne önem veren, bununla ilgili düzenlemeler yapan geriye dönük çok fazla hükümet de yoktur. Yargılama bir süreçtir. Bahse konu olayla ilgili olarak iki yerde takipsizlik kararı verilmiştir. Bunları yok farzederek bir değerlendirme yapıp, hemen alelusül karalamaya yönelik beyanlar vermeyi yargıya saygı açısından ve Anayasa'nın 138. maddesi açısından son derece sakıncalı buluyoruz" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

"KANUNSUZ GÖSTERİYİ NE OLURSA OLSUN TASVİP ETMEYİZ" Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Çiçek, toplantıda duruşma sonrası yaşanan protesto gösterisinin gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, hükümet olarak bu konularda hiçbir komplekslerinin olmadığını, yanlış yapan bir kurum varsa, o yanlışı kabul edeceklerini ifade etti. Ortada olan olaylardan hoşnut olmadıklarını dile getiren Çiçek, bunu tasvip etmediklerini, protestoyu da yasal ölçüler içerisinde yapmak gerektiğini söyledi. Zaman zaman bir kısım kanunsuz gösteriler yapıldığına işaret eden Çiçek, medyaya da sitem ederek gazetecilerin kendisine polisin şiddete neden başvurduğunu sorduklarını, bu defa ise neden polisin müdahalede bulunmadığının sorulduğunu belirtti. Çiçek şu değerlendirmeyi yaptı:
"İkisi de yanlıştır. Etmesi gereken yerde polis mutlak suretle müdahale etmelidir. Etmemesi gereken yerde de etmemelidir. Bir gösteri izin alınarak yapılmışsa o hakkın kullanılmasının sonuna kadar yanındayız. Ama kanunsuz yapılıyorsa, hele hele bu fiili tecavüz noktasına gelmişse maksat ne olursa olsun bunu tasvip etmemiz mümkün değil. İster yargılama konusunda, ister başka konuda işimize geldiği zaman 'Böylesi olur mu', işimize gelmediği zaman 'Niye böyle olmuyor' tarzında çifte standarttan değerlendirmelerimizi kurtarmamız lazım. Bundan sonra bu tip olayların cereyan etmemesi için ilgililerin daha dikkatli davranmasını arzu ediyoruz."
Çiçek, soruşturma dosyasının Adalet Bakanlığı'na ulaşıp ulaşmadığı sorusu üzerine, dosyanın bu sabah saat 09.00'a 20 kala kendisine geldiğini ifade etti. Çiçek, "Arkadaşlarımız konuyu inceliyorlar. İlk defa bu konuyla ilgili bakanlık görüş bildiriyor değil. Daha evvelden takipsizlik kararı verilmesine esas olan soruşturmalarla ilgili olarak bakanlık olarak görüşümüzü bildirmişizdir. Eğer konuyu hukuki çerçevede değerlendireceksek, bu anlaşılması çok zor bir olay değil. Ama şu kadar zamandan beri bu dava üzerinden siyaset yapıldığını, bir kampanya sürdürüldüğünü açık olarak ifade etmem gerekir. Konuyla ilgili bakanlık incelemesini yaptıktan sonra teferruatlı bir açıklamayı yapacağız. Dosya bugün geldi. Geciktirmeksizin dosyayı hem bakanlığımız içindeki bu mesleğin içinden gelen hakim ve savcı arkadaşlarımız, icap ediyorsa üniversite öğretim üyeleriyle de bu konuyu değerlendirip açıklama yapacağız. Eğer konuyu hukuk çerçevesinde tutacaksak, bir hukuki gerçeği arayacaksak ama bunun üzerinden 'bir vatan haini bunları nasıl söyler' deyip ortalığı ayağa kaldırıp şimdi herkesin özgürlükçü kesilmiş olmasını da herkesin takdirlerine ve vicdanlarına havale ediyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"YARGININ HATASI VARSA, BUNU ÖRTBAS ETMEK GİBİ NİYETİM, GAYRETİM OLMAZ" Adalet Bakanlığı'nın bu konuda izin yetkisinin bulunmadığı yönündeki değerlendirmelerin hatırlatılması ve TCK'da bu yönde bir değişiklik yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine Çiçek, bu dosyanın kendilerine geldiğini ve dosyayı incelediklerini ifade etti. Dosyayla ilgili verilen 2 takipsizlik kararı olduğuna dikkat çeken Çiçek, yargının 2 ayrı makamından bu konuyla ilgili takipsizlik kararı verildiğini belirtti. Burada bir demokratik sabır gerektiğini vurgulayan Çiçek, Türk yargısından bir gün içinde karar vermesinin istendiğini dile getirdi. Çiçek, Belçika'da görülen Fehriye Erdal davasında silahın yarı otomatik mi otomatik mi olduğunu bir başka ülkenin yargısının 2 senede neticelendiremediğine işaret ederek şöyle konuştu:
"Gayet basit bir iş. Göndersiniz bilirkişiye belki 1 saat içinde bunun kararını bile almanız mümkün. Türkiye'de niye bunlar oluyor diyenler, silahın yarı otomatik mi otomatik mi olduğuna iki senedir karar veremediler. Biz bazı teröristleri Türkiye'ye istiyoruz. Benden evvelki hükümetlerin istediği teröristler var. 4 senedir hala yargılama süreci devam ediyor, dosya öyle dolaşıp duruyor. Diyoruz ki biz hani sizinle terörle mücadele konusunda işbirliği yapacaktık. Bunlar terörist, Türkiye'de kan dökmüş. İade edin denildiği zaman 'Bizde yargı bağımsız, biz yargıya karışamayız' diyorlar. Buradan ben de şunu söylerim ki onların yargıları bağımsızsa Türkiye'deki yargı müstemleke yargısı değildir. Yargının hatası varsa bunu da örtbas etmek gibi niyetim, gayretim olmaz, ama yargı kendi kuralları içinde hatasıyla sevabıyla bırakalım işini yapsın. Önüne gelen de yerli yersiz müdahale etmesin. Olay budur. 2 tane takipsizlik kararı var. Bunu yok farz edecek beyanatlar veriliyor. Daha ilk duruşması yapılmamış bile. Çünkü usulü bir işlem çıkmış. Mahkeme bunu böyle anlamış. Doğru mu anladı, yanlış mı anladı, buna ihtiyaç var mıydı yok muydu, bu yargılama sürecinde ortaya çıkacak bir husustur. Eğer burada hukuki bir hata yapıldıysa bunun sorumlusu da hükümet değil, doğrudan doğruya yargının kendisidir. Bu tür suçlarla ilgili olarak biz 1 Haziran'dan itibaren yargıya müdahale edilmesin diye Adalet Bakanlığı yetkisini kaldırmışız. Bunu isteyen de AB'dir zaten. Kimse yetkisini vermezken bu hükümet yargıya müdahale olmasın, yargı, dosyadaki delile hukuka, vicdani kanaatine göre karar versin diye Adalet Bakanlığı'nın bu alandaki yetkilerini ortadan kaldırmışız. Bugün bu suçlar işlenmiş olsa zaten Adalet Bakanlığı iznine tabi değil. 2.'si yine aynı maddeyle ilgili verilmiş beraat kararı var. Buna yer verilmiyor. Yargı işine yerli yersiz müdahale olmazsa, kurumları infaz edecek bir kampanyaya dönüşmezse kendi kuralları içinde içtihadını oluşturuyor. İnanıyoruz ki 301. maddeyle ilgili olarak da hem mahkemelerimiz, hem de Yargıtay daha sağlıklı bir karar verecek. Bu tür tartışmalara da gerek kalmayacak. Onun için herkes bu noktada sabırlı olmalıdır. En azından başka ülkelerdeki yargının işlediği süre kadar Türkiye'de yargıya imkan verilmesi lazımdır. Eğer eksiklikleri, yanlışlıkları varsa bu yargının kendi meselesidir. 138. madde açısından da biz buna müdahale edemeyiz. Bu olayı getirip hükümetle ilişkilendirmek ve bundan bir siyasi sonuç çıkarmak ise, o zaman benim tam dediğim olur."

Reklam
Reklam

Çiçek, duruşma sonunda yaşanan olaylarla ilgili soruşturmanın tamamlanıp tamamlanmadığı sorusuna ise, "Biraz beklesen. Birazcık bekleyiversek. Hemencecik iki saatte konserve soruşturmalar, konserve kararlar. Aç kapağını servis yap. Böyle bir imkan yok Türkiye'de" karşılığını verdi.