Ziynet Sali’nin son single’ında yer alan ‘Rüya’ isimli şarkı, “Yanıma koşa koşa gelsen, geceyi yedi güne bölsen, elini tuta tuta ölsem” sözleriyle aşkı henüz bulamamış ama pür dikkat bekleyen kadınlar için yılın şarkısı olmaya aday. Boş hayaller kuran, hayalperest biri olmadığını söyleyen Ziynet Sali, bu şarkıda olduğu gibi büyük aşklara inanmadığını itiraf ediyor: “Böyle bir aşk yok ki, belki de o yüzden şarkıyı söylediğimde ağlamak geliyor içimden” diyor. Sali’yle ‘Rüya’ şarkısından yola çıkıp kendimizi aşkın çıkmaz sokaklarında bulduk.
‘Rüya’ şarkısı, size ne ifade ediyor?
Bu şarkı beni ağlatıyor. Yalnızlığımaklıma geliyor olabilir. Sanki şarkıyı kendime söylüyormuşum gibi...
‘BÜYÜK AŞKLARA İNANMIYORUM’
‘Rüya’ şarkısında “Elini tuta tuta ölsem” diye bir cümle var. Aradığınız böyle bir aşk mı?
Kimse kızmasın ama ben öyle aşklara inanmıyorum. Çok isterdimöyle büyük ve koşulsuz bir duyguyla birine bağlanmayı ama artık yaşadığımız zaman böyle aşkların gerçekleşmesine izin vermiyor. Boş hayaller kuran bir hayalperest değilim. “Elini tuta tuta ölsem” derken bunu yaşayabilme ihtimali güzel ama gerçekçi olmadığını bilmek acı bir durum.
O yüzden mi, bazen yaşayamayacağımızı bildiğimiz duyguları şarkılarda bağıra bağıra söylüyor, daha fazla sahipleniyoruz?
Evet, tamolarak bunu yapıyoruz. “Elini tuta tuta ölsem” buna çok güzel bir örnek. Böyle bir aşk yok ki, ama olmasını nasıl isterdik... Belki de o yüzden şarkıyı söylediğimde ağlamak geliyor içimden.
Peki, ‘gece’ size ne düşündürür?
Geceleri uyuyamayan bir kadınım. Bazen diyorum ki, “Neden sarılıp huzurla uyuyayacağımbir erkek yok hayatımda.” Bunun yokluğunu çok kafama takmış, bununla yoğrulmuş olduğumu düşünmeyin ama insan ister istemez yalnızlığını bile paylaşacak birini arıyor. Geceler, benim için hep hayal kurmak için doğru zaman olmuştur. Geceleri gökyüzüne bakıp kendime bir yıldız seçer, dileklerde bulunur, hayallerimi o yıldızla paylaşırım. Çocukluğumdan bu yana bir alışkanlığımbu benim...
Hayallerinizi süsleyen erkek nasıl biri?
Aslında hiç öyle kadınlardan değilim. Aşkın, sevginin kendisini özlemle beklerimama bunu getirecek olan erkeği şekillendirmem. Öyle kadınlar ya da erkekler vardır. Kaşını, gözünün rengini, boyunu tarif ederler. Ben öyle kadınlardan değilim.
Yaşadığınız evde sizden başka biri var mı?
Hayır yok. Tammanasıyla yalnızım.
Yalnız olma hissini seviyor musunuz?
Alıştım demek daha doğru olur. Alıştıktan sonra her şey kolaylaşıyor. Bunu kafama çok takmıyorumya da takmamaya çalışıyorum.
Yalnız yaşamanızın en zorlayıcı yanı ne?
Gece kâbus görüp uyandığımda yanımda kimsenin olmaması... Bu gerçekten tarifi zor bir karamsarlık ve üzüntü yaşatıyor.
Uyumaya giderken rutinleriniz var mıdır?
Evet, fazla televizyon izlemesembile uyurken televizyonu açık bırakırım. Korkularımı yenmemiçin kolaylık sağlıyor. Kolay kolay uykuya dalamıyorum. Yatağa yattıktan iki saat sonra uyuyorum. O yüzden geceleri kitap okumayı tercih ediyorum.
‘İÇİMDE FIRTINALAR KOPSA DA BELLİ ETMEM’
Sevginizi nasıl yaşarsınız?
Ben sevgimi yerlere göklere sığdıramam. Çok romantik bir kadın olsamda aynı zamanda ‘cool’ olmaya çalışırım. Yerlere sermemyaşadığımduyguları. Her şey yerli yerinde ve dozunda yaşanır ama içeride fırtınalar kopar.
Şimdiye kadar hakkını verdiğinizi düşündüğünüz bir ilişki yaşadınız mı?
Madem aşk kadınıyım, romantik bir mizacım var, sevdiğimi yerlere göklere sığdıramıyorum; “Peki neden hayatımda elini tuta tuta ölebileceğimi hissettirecek bir erkek yok?” Bu soruyu soruyorumkendime. Sanırım bunun nedeni yine benim. İşkolik olmam, karşıma çıkan her erkeğe güvenemiyor olmam ve bu konularda kapılarımı açmakta fazla muhafazakâr davranmamdan kaynaklanıyor.
Bu değiştirmek istediğiniz bir özellik mi?
Bu aslında beni oluşturuyor. Şikâyet ediyor olsam da bu benim. Şu an bu konuları konuşuyor olmamız bile albümüme ihanet ettiğimi düşündürtüyor, komik değil mi?
Kimseye ihanet etmiyoruz, albümünüzdeki şarkı bizi buraya getirdi. Peki, sağlam ilişkilerin dışında, eğlencelik aşklar yaşamaktan hoşlanır mısınız?
Evet! İlk anda başlayan kalp çarpıntıları, salgılanan hormonlar, tensel çekim... Bunları yaşamak, flört etmek, karşındaki insanı tanımak için yoğun çaba isteği duymak harika bir şey. Ama o heveslendirici aşk ya da aşkın yanılsaması, her ne ise yerini yoğun sevginin doldurduğu, ayakları yere sağlambasan bir ilişkiye bırakamıyor. Ötesini berisini düşünmeyecek olursak aşkı yaşamak, flörtleşmenin keyfini sürmek de güzel bir duygu.
‘Aşk işime ihanet gibi geliyor’
Aşk mı, yoksa iş odaklı mı yaşarsınız, hangisi sizin için daha önceliklidir?
Maalesef iş odaklı yaşıyorum. Hayatımda biri olsun ya da olmasın önce “işim” diyorum. Bazen dozunu kaçırıp, aşk olaylarına fazla zaman ayırınca işime ihanet etmişim gibi hissettiğim de oluyor.
Bu düşünceleriniz hayatta var olabilme çabanızdan mı kaynaklanıyor?
Bilemiyorum. Eğer mesleğimde başarılı olamazsan benden geriye bir şey kalmazmış, o zaman Ziynet olamazmışım gibi geliyor.
Bu durumda ilişki yaşadığınız erkek kötü hissediyor olmalı...
Evet, kimse ikinci planda olmak istemez elbette. Ama ben de bunu çok hissettirerek ve kalp kırarak yapmıyorum. Bu benim önceliğim, yanımda duracak kişinin işime olan bağlılığıma saygı duyması ve anlaması gerekiyor.