İBB neden kaybedildi? AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'den dikkat çeken açıklamalar

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, canlı yayında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Kabaktepe yerel seçimlerde İBB'nin CHP tarafından kazanılmasıyla ilgili, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybettik. Bunun altını çizerek söylüyorum. Biz İstanbul'u kaybetmedik. Büyükşehir belediye başkanlığı dışındaki 24 ilçe belediyesini baz aldığımızı bunların altı çok dolu." ifadelerini kullandı.

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe canlı yayında Mehmet Akif Ersoy'un moderatörlüğündeki programda gazeteci Nagehan Alçı ve Gazeteci Hasan Öztürk'ün sorularını yanıtladı.

İşte sorular ve yanıtlar:

"BİZ İSTANBUL'U KAYBETMEDİK, İLÇE BELEDİYELERİN ÇOĞU AK PARTİ'DEN"

ERSOY: AK Parti'de İstanbul İl Başkanı olanlar var... Sizin durumunuz biraz daha farklı. AK Parti İstanbul'da iki kez seçim kaybetti. O seçimi niye kaybettiniz? Neden bu kadar uzun süre sonra İstanbul İl Başkanlığı değişti? Değişiklik ne getirecek?

Reklam
Reklam

KABAKTEPE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybettik. Bunun altını çizerek söylüyorum. Biz İstanbul'u kaybetmedik. Büyükşehir belediye başkanlığı dışındaki 24 ilçe belediyesini baz aldığımızı bunların altı çok dolu. İstanbul'u kaybetmedik. Birinci ve ikinci seçim arasında bir fark var. 2024'te o farkın kapandığını göreceksiniz. Siyasetteki değişim ve dönüşümleri sadece seçimler üzerinden okumak ne kadar doğru olur? AK Parti'de il başkanlığı değişimi yapılması kongrede uygun görüldü. Partimiz kongre süreçleri itibarıyla bu değerlendirmeyi yapmıştır. Bu değişimlerin doğal ve olağan olduğunu söylüyorum. Önceki yönetim, sonraki yönetim gibi cümle dağarcığımda böyle bir cümlenin olmadığını ifade edeyim. Ben AK Parti'nin 1,5 ay önceki kongresinde seçilmiş il başkanı olarak 20 yıldır hizmet eden başkanlarımla gelecek 20 yılını başarılı kurmak için diye bakıyorum.

ALÇI: Gelecekle ilgili perspektife yürümek için geçmişin de değerlendirilmesinin yapılması önemli. AK Parti İBB'deki ilk seçimi küçük bir farkla kaybetti. Sizce ikinci seçimi zorlamak doğru bir karar mıydı?

Reklam
Reklam

"BİZ 2019'DA ALDIĞIMIZ CEVAPLA 2023'E HAZIRLANIYORUZ"

KABAKTEPE: Ben süreci öyle görmüyorum. Bu hukuki bir süreç. Halkın tavrı saygı duyacağımız bir şey. Biz hem yenildiğimiz hem de yendiğimiz tablodan okuruz. Biz o gün de, bu gün de tablonun oluşmasında ana etken olan halkımızla konuşuyoruz. Gençlerimizin, kadınlarımızın bu tabloyu nasıl okuduklarını öğreniyoruz. Yol haritasının işaretlerini çıkarıyoruz. Halkımız bu seçimi nasıl okudu? Halkımız bu süreci birinci seçim, ikinci seçim içerisinde kendisi farklı değerlendirdiği için o sonucu verdi. Burada kilit olan şey AK Parti'nin kazanıp, kaybetmesi değil. Halkımızın bakış açılarındaki farklılıklar ve beklentileri. Biz bunların hepsini aldık. O gün üzerinden 2 yıl geçti. Çok şey değişti İstanbul'da. Biz 2019'da aldığımız cevapla 2023'e hazırlanıyoruz.

ERSOY: Ne değişti efendim?

KABAKTEPE: Çok şey değişti. Bana göre bizim açımızdan müspet gelişmeler var. Seçim 2023'de yaşanacak. Yaşandığında bu değişkenleri hep birlikte göreceğiz.

"BÜYÜKŞEHİRİ 6 KEZ KAZANDIK, TABİİ Kİ DERS ÇIKARACAĞIZ"

ERSOY: O süreci yakından takip ettik. Tevazu, samimiyet ve gayretle demişti AK Parti... Acaba bu kavramlarda mı eksiklik vardı?

Reklam
Reklam

KABAKTEPE: 16 milyonluk bir kentten bahsediyoruz. Seçim sonuçlarını üç kelimeye hapsedemezsiniz.

ALÇI: İlk seçimde kalsaydı CHP topal ördek olacaktı. Bir özeleştiri yaptınız mı?

KABAKTEPE: Birinci ve ikinci seçimi üç kavramla ifade edemezsiniz. 16 milyon İstanbul'lu kimisi siyasi dilinizden, kimisi ekonomi politiğinizden, kimisi yerel yönetim anlayışınızdan etkilenir. Biz bunları okuyoruz. Biz kazandığımız seçimleri de okuyoruz. Bu seçimlerin hepsinde 10 milyon farkla kazandığımız Cumhurbaşkanlığı seçimini de okuduk. Biz siyasi politik olarak hangi eksiklerimiz var? Vatandaşlarımız hangisinde eksiklik görüyor. Daha iyiye götürmek için gayret ediyoruz. Türkiye'de 20 yıldır belediyelerin yüzde 70'ini, İstanbul'un yüzde 70'ini biz yönetiyoruz. Büyükşehiri 6 defa kazandık, bu taraftan da okumanız lazım. Tabii ki ders çıkaracağız.

"KÜRTLERDEN EN ÇOK OYU AK PARTİ VE HDP ALMIŞ"

ÖZTÜRK: AK Parti'den koptuğu düşünülen Kürt seçmen var. Özellikle İstanbul üzerinden konuşuluyor. Şu anki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı o seçmenden oy aldığı söylendi. O oyları konsolide etmeye çalıştığı söyleniyor. Kürt seçmeni kaybettiniz mi?

Reklam
Reklam

KABAKTEPE: Bölgesel bazlı baktığımızda İstanbul seçmeninin yüzde 35'ine yakın Karadenizli. AK Parti büyükşehir oylarını çıktığımızda yine birinci parti. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminde yine birinci partiyiz. İstanbul'un en çok milletvekili ve belediyesi bizde. Yüzde 30 civarında Doğu ve Güneydoğu seçmeninden oyu alıyoruz. Kürt seçmeni ile HDP'nin sadık seçmenini belli açılardan değerlendirmek lazım. Biz İstanbul'da yüzde 60 hedefi koyuyorsak hem Kürt, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz hem Karadeniz hem de diğer Ege, Marmara, Akdenizli seçmenimizle irtibat kurmamız lazım. HDP ile CHP'nin kurduğu ittifak, Kürt seçmeni bir grup olarak görüldüğü için bu Kürt seçmenine haksızlık. HDP sadece Kürt seçmeninden oluşmuyor. Kürt seçmenimiz HDP dışında da partilere oy veriyor. Kürtlerden en çok oyu AK Parti ile HDP almış. Biz Kürt seçmenle daha çok iletişim kurarak, temas kurarak onlarla birlikte oturarak o beklentileri, Kürt seçmenimizden aldığımız oy oranını daha yukarı çekebilmek için çalışacağız.

Reklam
Reklam

ALÇI: Kürt seçmenlerinin yoğunlukta olduğu ilçeleri inceliyorsunuz...

KABAKTEPE: İstanbul'da bir ittifak var. CHP İstanbul'da seçimde HDP ile ittifak yaptı. Biz ilçe ilçe bu değerlendirmeleri sürekli yapıyoruz. HDP'nin yüzde 10 aldığı yüzde 18 aldığı ilçeler var. Bakıyoruz birebir bu oylar CHP'ye gitmemiş. HDP'ye oy verdiği hallde belediyede AK Parti'ye oy veren seçmenimiz var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt seçmenin tercihi bizden yana onu söyleyelim. Biz 2023 ve 2024'de de Kürt kardeşlerimizden bugüne kadar aldığımız oylardan daha fazlası için bir çaba içine gireceğiz. Son seçimde Doğu ve Güneydoğu'da bizim oylarımız arttı, HDP'nin oyları düştü. İstanbul'da da Kürt seçmenden en çok oyu AK Parti ve HDP alıyor, CHP almıyor. HDP seçmeni kendi kimliği ile CHP'ye oy veriyor. CHP'nin yüzde 2 ve yüzde 3 oranında bir ilişkisi var. Biz tüm illerde Kürt kardeşlerimizin birinci partisi olmak istiyoruz, bunu da yapacağız. Türkiye'de Kürt seçmenle en güzel diyaloğu kurabilen, taleplerini en güzel karşılayabilen partilerden birisi de AK Parti, hatta en iyisi AK Parti.

Reklam
Reklam

"KÜRT SEÇMENİ HDP'NİN SEPETİNDE GARANTİ YUMURTA DİYE BİR ŞEY YOK"

ALÇI: Son seçimde HDP seçmeni olmasa Ekrem İmamoğlu galibiyetle çıkamayacaktı?

KABAKTEPE: CHP Kürt seçmeninden oy almıyor, konjonktürel bir ittifaktan oy alıyor. Kürt seçmenine en uzak parti CHP. Türkiye'de Kürt seçmenle en sorunlu ilişkisi olan parti CHP'dir. Ancak konjonktürel parti ittifakından dolayı HDP seçmeni CHP'nin adayına İstanbul'da oy vermiştir. Biz AK Parti olarak nasıl bundan önce olduğu gibi İstanbul'da da sadece Kürt seçmen değil Ege, Karadeniz, Marmara, Akdeniz'le ilişkiyi arttıracağız. Kürt seçmeninin birçok ilde birinci, birçok ilde ikinci partisiyiz. CHP hiç yok. İstanbul'da parti ittifakı olmasaydı Kürt seçmeni oy verecek miydi? Biz bu ittifakla da Kürt seçmenimizden daha çok oyu nasıl alırız diye soruyoruz. Bunu gelecek seçimlerde göstereceğiz. Lütfen Kürt seçmenin AK Parti ile ilişkisi yok, zayıfladı demek gerçeği yansıtmıyor. Gerçekliği olduğu gibi kavrayamazsanız çözüm üretiminiz boşa çıkar. İstanbul'da Kürt kardeşlerimizin çoğu AK Parti'ye bir kısmı HDP'ye oy veriyor. Diğer partilere de veriyor. Kürt seçmenimizi HDP'nin sepetinde garanti yumurta diye bir şey yok.

Reklam
Reklam

ALÇI: HDP seçmeni üzerinden gidecek olursak... Yüzde 10 kemik oy bandına oturmuş HDP var. İstanbul'da bunun karşılığında güçlü bir HDP seçmeni var oransal olarak. İstanbul seçiminde bu oran CHP lehine sonuçlandı. Sayın İmamoğlu HDP seçmenine sıcak gelecek adımlar atıyor. Buna karşı siz HDP seçmenini almak için nasıl bir strateji izleyeceksiniz.

KABAKTEPE: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı HDP'yi çekerseniz ortada kuvvetli bir rakip yok. HDP ile kendini kuvvetlendirmiş. Bunun farkında olduğu için. Biz HDP'ye, CHP'ye veya diğer partilerimize oy veren Kürt kardeşlerimiz ve diğer bölgelerdeki kardeşlerimizden daha çok oy almak için çaba göstereceğiz. Naylon söylemler üretmeyeceğiz. Türkiye'de Kürt kardeşlerimizden en çok oy alan parti olarak yine buna devam edeceğiz. Şu partiye şirin görünelim diye bir şey yok. Bir siyasi partinin mensupları o partinin yönelimden hareketle oraya gider. Vatandaşlarımızın kişisel tercihlerine saygı duyarız, sonuca saygı duyarız. İl bazlı baktığımızda çoğunda birinci, bazılarında ikinciyiz. İstanbul geneline baktığımızda Kürt kardeşlerimizin en çok oy alan parti biziz.

Reklam
Reklam

"NAYLON VE ALGI SÖYLEMİ KİŞİLERE DEĞİL EYLEMLERE İLİŞKİNDİR"

ERSOY: Sayın İmamoğlu ile görüştünüz. Sayın İmamoğlu İstanbul'da engellendiklerini, toplantılara davet edilmediğini söylüyor. Sayın İmamoğlu bunlardan pekçok şikayet etti. Sayın Cumhurbaşkanından randevu istediğini söyledi.

KABAKTEPE: Naylon diye bu söyleme söylüyorum. Ekrem Bey kongreden sonra aradı tebrik etti, biz de kendisine teşekkür ettik. Bir iki gün sonra biraraya geldik, oturduk konuştuk. Yarım saati aşkın bir süre konuştuk. Oradaki konuşmalarımız aramızda kaldı. Gayet hoş bir sohbet olduğunu ifade edeyim. Ben il başkanı seçildikten sonra tüm partiler il başkanlarını arıyorlar. Şu engellenme hikayesi, naylon karakter algı dediğimiz bu. Bizim söylememiz yanlış olanadır, o insana değildir. Yaratılan varlık yanlış yapabilir, eksik yapabilir. Biz o fiillerle ilgili naylon karakter diyoruz. İBB algı belediyeciliği, naylon karakter diyorum. Engellenmek ne demek? İBB'yi belediye başkanı yönetiyor. Meclis üzerinden bu algı oluşturulmaya çalıştırıyor. Meclislerin yetkisi engelleyecek derecede değil. Son 3 yıl içerisinde İBB Meclisi'ne 6 bin 500 dosya getirmişiz. Bu dosyanın yüzde 29'unu CHP reddetmiş. 1800'ün üzerinde bir sayı. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten sonra AK Parti yüzde 3'ünü reddetmiş. Neyi engelliyoruz biz? Onu anlayamıyorum. Borçlanma istiyorlar, borçlanmanın belediyenin 1,5 katını geçince durduğunu bilmiyorlar. Bizim borçlanma talebimize CHP sadece 1 tanesine evet demiş. Bugüne kadar Ekrem İmamoğlu 14 borçlanma dosyası getirmiş, tamamına evet demişiz. Algı belediyeciliği, naylon karakter dediğim bu. İsrafı engelleyeceğiz demişiz 359 olan şirket yönetimini 401'e çıkarmışsınız. Yüzde 30'luk bir artış var. 16 milyon insanı seviyorum diye pankart açıyorsunuz ama onun altına parantez içinde işten attığımız 10 bin kişiyi sevmiyorum demelisiniz. Bana bir arkadaşım sosyal medyada sayın Cumhurbaşkanımızın bir paylaşımını beğendiği için işten atıldığını söylüyor. Bunun için naylon karakter diyorum. Büyükşehir Belediyesi'nin bütçe gerçekleşmesinde merkezi hükümetten 15 milyarlık aktarım var. 17,5 milyar gelmiş. Kendisi yüzde 70 az bütçe üretmiş. AK Partili bir belediyeden 1 kuruş para CHP'den gitmiyor. Şimdi biz neyi engelliyoruz? Büyükşehiri büyükşehir başkanı yönetiyor. En çok algı yapılan şey bu. Siz 20 bin konut yapacağım dediniz. Meclis toplantılarına Ekrem Bey katılmıyor. 20 bin tane konut yapıp, İstanbul'un deprem sorununu çözeceğinizi söylüyorsunuz, aradan 2 yıl geçmiş, 2 tane yapsaydınız bari. Hesap ortada. Biz sadece Meclis'e gelen dosyaların yüzde 3'ü ile ilgili karşı görüş bildirmişiz. 35 bin çocuğumuza yardım dağıtan belediyelerimiz var. İBB Başkanı'nın tweeti 'Efendim üç çocuk yapın demekle olmaz' diyor. Sizin yeni yaptığınızı AK Parti 10 yıldır yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, İmamoğlu ile aday iken görüştü. Benim Ekrem Bey'le konuşmamdan bir cümle söylemem onunla olan hukukuma saygısızlık olur.

CANAN KAFTANCIOĞLU KONUSU

ALÇI: Siz dediniz ki Canan Kaftancıoğlu'na 'hemşehrime bir kahve ikram etmek isterim' demiştiniz. Canan Hanım da 'Onun ikram edemediği kahveyi biz ikram ederiz' dedi.

KABAKTEPE: Benim hayatta saygı, sevgi, samimiyet ve nezakete önem veririm. Benim il başkanlığım açıklandığı zaman CHP İl Başkanı bir programa katılıyor. Orada kongreye gitmek istediğini kahve içmek istediğini ifade ediyor. Biz kongreyi yapıyoruz. Ben de o programa katılıyorum. Canan Hanım sizinle kahve içmek istediğini söylüyor, ne dersiniz diyorlar. Ben de hemşehrim olduğunu öğrendim, buyursun gelsin, içeriz dedim. Türkiye'nin en büyük partisi kongre yapmış. Şimdi piar mı var samimiyet mi var. Gerçekten oturup kahve mi içmek istiyor?

ALÇI: CHP İstanbul İl Başkanlığı sizi kahve içmek için aradı mı?

KABAKTEPE: Ben gelmek istiyorumdan yaklaşık 20 güne yakın bir süre sonra bize resmen kahve talebi geliyor. Bir il başkanı bir il başkanı ile kahve içmek istiyorsa bunu o programda söyledikten sonra 15 gün beklemez. Arar özel kalemi ile. Gazetecilere bunu yazdırmaz. Bize davet geldi. 3 gün sonra gazeteci yazıyor, 'davet gitmiş cevap verilmemiş'. Nasıl biliyor bunu? Ben o gün dedim ki, "Burada saygı, sevgi, samimiyet, nezaket". İstanbul gibi ilin en az oyu alan partisinin il başkanı bile bu ziyaretlerin nasıl olacağını bilir.

ERSOY: 2 gün niye beklediniz?

KABAKTEPE: Saygı, sevgi, samimiyet, nezaket mi var PİAR mı var, onu bekledik. Uygun şart olduğumuzda kabul ederiz.

ALÇI: Nezaket bizde kalsın, buyrun gelin deyip niye davet etmediniz?

"İSTANBUL'DA CHP İL BAŞKANININ KULLANABİLECEĞİ EN SAYGISIZ SÖZ"

KABAKTEPE: Sporlama bana daha uygun geldi. Bizim CHP'yle ilgili bir çizgimiz olsa niye büyükşehir belediye başkanı ile oturalım, aynı gün cevap verelim. Benim CHP parti meclisine çıkmış dostlarım var. Her gün onları arıyorum. Benim böyle bir problemim yok.

ERSOY: Sayın Kaftancıoğlu çağırmak için birilerinden izin almadı, bizim böyle bir izne ihtiyacımız yok dedi.

KABAKTEPE: İstanbul'da CHP İl başkanının kullanabileceği en saygısız söz.

ÖZTÜRK: Milli Görüş geleneğinden geliyorsunuz. İki kavram var. Endişeli muhafazakârlar ve kategorik olarak Saadet Partililer. Siz 2024'de bu kesimlerden nasıl oy alacaksınız?

KABAKTEPE: Siyasi partiler arasındaki seçim, yakınlaşmalar, ittifaklar genel merkezin yürüteceği politikalar. AK Parti'nin İstanbul il başkanı olarak 16 milyon vatandaşlarımızın hepsiyle eşit mesafede ilişki kurup oy almaya talibim. Partiler ittifak kursa da bunu yapacağım, kurmasa da bunu yapacağım. 2023'de neden Tayyip Erdoğan'ı desteklemeleri gerektiğini, neden 2024'te İBB'de bize oy vermeleri gerektiğini onlarla oturarak anlatmaya çalışacağım. Ama tercihlerine yine de saygı duyacağım. Eğer siyasi parti olarak seçime girmişsek tüm vatandaşlarımızın oyunu almak için elimizden gelen gayreti gösteririz. İstanbul bir ülke. Ne tek seçmen profili açısından, ne tek etnik yapı ne tek dünya görüşü ne tek dini görüş açısından okumak mümkündür. Cumhurbaşkanımızın altını sürekli çizdiği 'Biz hep beraber Türkiyeyiz' cümlesini türkü olarak söylemiyoruz. Biz hep beraber Türkiye'yiz, tüm vatandaşlarımızla parti ayrımı yapmadan iletişim kurmaya, onlara Türkiye sevdamızı, İstanbul'la ilgili gelecek tasavvurunu paylaşacağız.

ALÇI: İş dünyasından Mustafa Taviloğlu soruyor, sporlamak ne demek?

KABAKTEPE: Biyoloji derslerinden aklımdan kaldığı kadarıyla bazı mikro organizmaların yaşamaları için gerekli ortam şartı gerekir. Uygun şart gelince hayat devam eder.

ERSOY: MHP ile ilişkiniz nasıl?

"MHP İLE İLİŞKİLERİMİZ GAYET İYİ BİRLİKTE GELİŞTİRDİĞİMİZ POLİTİLAR VAR"

KABAKTEPE: Gayet iyi hiçbir problem yok. Netice itibarıyle ittifaklar partilerin aynileşmesi değil. Biz aynı idealleri paylaşıyoruz. MHP Devlet Bahçeli'nin liderliğinde biz de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüyoruz. İlişkilerimiz gayet iyi. Her konuda birlikte geliştirdikleri politikalar var.

ÖZTÜRK: Özellikle son dönemde büyük göç aldı İstanbul. Dünyanın her tarafından aldı. Bu göçte İstanbullu'n devletin politikası açısından isteyen gelebildi. Buradaki sosyolojinin seçimlerin kaybedilmesinde etken olup, olmadığını düşünüyor musunuz? Bu yeni sosyolojiyi nasıl yönetmeyi düşünüyorsunuz?

KABAKTEPE: Çevre ve komşu ülkelerde meydana gelen savaşlar, baskılar, afetler dolayısıyla bu göç oldu. Birtakım imkanlara kavuşamadıkları için kaçak yolla göçler var. Bir de bizim İstanbul'un Anadolu'dan göç alması var. Birincisine baktığımızda İstanbul'da Suriye ve Iraklılar var. Bu rakamlara baktığımızda İstanbul nüfusunun yüzde 1'ine tekabül eden bir rakam. Ülkelerindeki savaşlardan, rejimin baskılarından dolayı gelmiş kişiler var. İstanbullu kardeşlerimizin şunu bilmesi lazım. Bizim mültecilere millet ve devlet olarak bakış açımız tarihten bellidir. Burası insanlığın son adası olmuştur. Anadolu medeniyetlerinden Selçuklu'ya, Osmanlıya kadar bu böyle. Şu anda da bunu yaşıyoruz. Bu coğrafyanın her iki anlamda da mazlum, mağdur, mültecilere 1071 öncesinde de bunun örnekleri var. Son dönemde Mısır ve özellikle Suriye'den gelen göçmenler olmuş. Bu bizim milletimizin misafirperverliği ile Avrupa'da göçmenlerin ayağına çelme takılan algısı var. Bu yaklaşım bizim siyasi partiler olarak değil milletimizin bir tavrı var. Burada pandemi ile birlikte yaşananlardan vatandaşlarımızın gelmiş olması, Türkiye'de hiçbir vatandaşımızın özgürlük, ekonomi ve gündelik yaşantısını zedeleyici bir ortam oluşmadı. Ben böyle düşünüyorum. Milyarlarca dolardan bahsediyoruz. Dönorlardan rakamlar bu. En büyük dönor Türkiye, milletimizin kendisi. Biz bu sosyolojiyi daha iyi yönetebilmek için dersimize çalışalım.

ERSOY: Bir genç arkadaşımız, bir arkadaş üzerinden hepimizin teessüfle karşıladığı ciddi bir mesele var, pudra şekeri hikayesi. Soru şu; AK Partili gençlik toplumdan kopuyor mu? Lüks araçlar, makamlar, çokça eleştiriler, tepki toplayan sosyal medya paylaşımları, kullanılan dil. Bu konuda özeleştiriniz var mı?

"YANLIŞ YAPAN ARKADAŞLARIMIZ OLABİLİR GEREKEN YAPILIYOR"

KABAKTEPE: AK Parti olarak toplumdan koptuğunu inanmıyorum. İnsan ve eylem konusunda yaptığımız gibi. AK Parti'de görev yapan bazı arkadaşlarımız yanlışları olabilir. Etikse bunun karşılığını partimiz verir gereken tedbiri alır. Partinin genel anlamda halkla yakınlığının koptuğuna dair bir gözlemim yok. Ben İstanbul'da yıllardır siyasi çalışmaların içerisindeyim. Böyle bir şeyi gözlemlemiyorum. Bireysel olarak hukuki olarak yanlış yapan arkadaşlarımız olabilir, etik olarak, değerler olarak yanlış yapan arkadaşlarımız olabilir. Bunlarla ilgili gereken yapılıyor.

ALÇI: Bunu sormadan kapatmayalım. Bildiri ve gözaltılarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

KABAKTEPE: Gecenin birinde bildiri deyince aklınıza darbeden başka bir şey gelmez. Emekli askerler de darbe yapar. 15 Temmuz darbesinin travması atlatılmamış bir ülkede bildiri yayınlanırsa aklınıza darbe gelir. Siz bir darbe bildirisi yayınlarsanız herhalde gözaltına alınacaksınız.

"PANDEMİ OLMASAYDI GENÇLERLE BASKET OYNAYIP, ÇAY İÇECEKTİK"

ERSOY: Yaklaşık 1 saat 15 dakika önce 'gençlerle ilgili balonu patlatıyorum' ifadesi kullanmıştınız. Ben de bir anket yaptım. Twitter'den sordum. 1 saat içerisinde 31 bin kişi ankete yanıt vermiş. Yüzde 49'u 'Evet AK Parti gençliğe ulaşabiliyor' demiş. Yüzde 36 'hayır' demiş. Yüzde 15 de 'yetersiz' demiş.

KABAKTEPE: Daha çok çalışmamız lazım.

ALÇI: Beklediğiniz rakamlar mıydı?

KABAKTEPE: Tek başına değerlendirdiğimizde güzel ama yetersiz.

ERSOY: Gençlere son bir cümleniz var mı? Ayasofya'da buluştuğunuz gençler oldu. Ayasofya'ya gitmeyenlerle.

KABAKTEPE: Pandemi olmasaydı bu hafta basket oynayan gençlerle Maltepe'de basket oynayacak, Bakırköy'de çay içecektik. Kongrede il başkanı olduktan sonra en çok konuştuğum program bu oldu. Daha çok dinlemeye, anlamaya ve uygulamaya çalışıyorum.