Kan, damarlarımızın içinde vücudumuzda dolaşarak dolaşım sistemimizi oluşturur. Dolaşım sistemi bütün vücudumuzu saran bir sistemdir. Kaza ya da travma geçiren kişilerde dış kanama ya da iç kanama oluşabilir. Dış kanama vücudumuzun dışında oluşuğu için görülmesi ve tedavisi kolaydır.
Ancak kanamanın vücudumuzun içinde meydana gelmesi durumunda anlaşılması çok zordur. Bazı belirtilerin ortaya çıkması sonucu ancak anlaşılması mümkün hale gelir. Fark edilmesi zor olduğundan dolayı hayati risk taşır. Bu durumun meydana gelmesi ile organlar kan kaybeder ve organ fonksiyonları bozulur. Açıklanan sebeple hemen tedavisinin yapılması gerekir.
İç kanama damarlarda meydana gelen hasar sonucu kanın organlara veya vücudun boşluklarına akması anlamına gelir. Her kanama hayati risk taşımaz ancak bunu doktora muayene olmadan bilemeyeceğimizden dolayı mutlaka doktor kontrolünden geçilmesi gerekir. Kanama beyin veya akciğer gibi hayati organlarda meydana gelmişse tehlike büyüktür. Bu durumda hemen müdahale edilmelidir.
Kanama travmalar, geçirilen kazalar, kişide bulunan hastalıklar ya da kullandığı ilaçlardan dolayı ortaya çıkar. Bu nedenler şunlardır:
Gebeliğin yirmi haftadan önce sonlanmasıyla oluşur. Bunun yanında bebeğin 500 gram ağırlığa ulaşmadan sonlanması durumunda da düşük meydana gelir. Bir kanama oluştuğunda hemen doktora başvurarak gerekli kontroller yapılmalıdır.
Dış gebelikte gebeliğin normal bir gebelik olmadığı tespit edilmediyse döllenmiş yumurta büyümeye devam eder. Bu durumda tüplerde sıkışan yumurta tüpleri yırtar. Vücutta kanamaya sebep olur.
Kronik yüksek tansiyonu olan hastalarda tansiyonun bir anda fırlamasından dolayı kan daha hızlı pompalanır. Damarlarda fazla kan akışından dolayı hasar meydana gelir. Bu durumda beyin de kanama başlar.
Dalağın işlevlerinden birisi kanın depolanmasıdır. Dalak yırtılınca içindeki kan karna dolmaya başlar. Trafik kazaları, ağır spor yapmak ya da darbe almak dalağın yırtılmasına sebep olabilir.
Hemofili hastalığı kanın pıhtılaşmasını sağlayan mekanizmanın bozuk olması anlamına gelir. Bu mekanizmadaki bozukluktan dolayı hastanın yaşadığı kanama sağlıklı bir insana göre daha fazla olur. Acil müdahale gerektirir.
Ülserde, mide zarının aside karşı koruması kalkar. Mide zarında meydana gelen enfeksiyonlu yara ile asit direkt temas eder. Ülser hastalığı ilerlediği takdirde kanamaya sebep olur.
Crohn, enfeksiyon, ülseratif kolit hastalığı bunların başlıcalarıdır. Bu enfeksiyonlara mikroplar, parazitler, mantarlar sebep olur. Tedavisi büyük önem taşır.
Karaciğer vücudumuzun kanın pıhtılaşmasını sağlayan mekanizmasıdır. Karaciğerimizin hasara uğraması durumunda kan pıhtılaşmayacak ve kanama oluşacaktır. Siroz ve viral enfeksiyonlara sebep olan hepatit virüsleri de karaciğerlerimizin hasara uğramasına sebep olan diğer hastalıklardır. Ayrıca aşırı alkol kullanımı da karaciğeri hasara uğratan diğer bir etkendir.
Kaza, düşme gibi sebeplerle damarlarımız çatlayacak veya yırtılacak şekilde zarar görebilir. Örneğin, geçirdiğiniz bir kaza sonucu kırılan kemiğinizin zarar görmesine ve kanamaya sebep olur.
Bu ilaçlar kanı sulandırarak kanın pıhtılaşmasını engeller. Bu durum hemofili hastalığına yol açarak kanamaya sebep olabilir. Zorunlu bir durum olmadığı sürece belirtilen ilaçlar içilmemelidir.
Hemorajik inme kan damarlarının yırtılması anlamına gelir. Bu durum beyinde meydana gelebileceği gibi beyin ile beyin zarı arasında gerçekleşerek kanamaya sebep olur. Felci önlemek için kullanılan aspirin trombositleri inhibe ederek kanamaya yol açabilir. Bu amaçla kullanılan diğer ilaçlarında kanamaya sebep olma ihtimali vardır.
Anevrizma atardamarların duvarlarında baloncuk oluşmasıdır. Bu baloncuklar zamanla büyür damarları genişletir. Sonucunda duvarların zayıflamasına sebep olur.
Ameliyattan esnasında veya ameliyattan sonra kanama gerçekleşebilir. Bu nedenle hastalar ameliyattan sonra gözlem altında tutulur. Eğer kanama devam ediyorsa tetkikler acil bir şekilde uygulanır.
Kanamanın birçok belirtisi bulunmakla birlikte kanamaya neden olan duruma göre de farklılık gösterir. Bazen şiddetli ağrı ile başlayan iç kanama farklı kişilerde yavaş yavaş başlayıp sonradan şiddetlenir. Yani kişiye, yaralanmanın türüne, kanamanın meydana geldiği bölgeye ve koşullara göre de belirtiler farklılık gösterir. Belirtileri şu şekildedir.
Kanama nedeniyle damarlarda yeterli derecede kan kalmaz ve hasta şoka girer. Bu durumda beyne kan yolu ile oksijen ve besin gitmediğinden dolayı kalp atışları hızlanır. Tansiyon değerleri düşer, hasta soğuk soğuk terler, zihin fonksiyonları anormal hale gelir ve zihin karışıklığı oluşur. Ayrıca dudak çevresinde solukluk ya da morarma meydana gelir.
Hastada halsizlik hali oluşur. Sağlıklı bir insanın %10 ile %15 oranında kan kaybetmesi sonucu şok belirtileri yavaş yavaş oluşur. Kan kaybının artması sonucu belirtiler daha da belirgin hale gelir.
Bu duruma ortostatik hipotansiyon denilir. Hasta baş dönmesine bağlı olarak ayakta durmakta zorluk yaşa veya ayağa kalkmak istemesine rağmen kalkması mümkün olmaz. Kişinin hemen yatış pozisyonuna getirilmesi gerekir.
Hasta kanamanın meydana geldiği bölgede ağrı duyar. Damarlardan geçmesi gereken kan vücut içerine aktığından dolayı vücuda veya organlara zarar verir. Hatta bu zarar vücut içerisinde iltihap oluşmasına dahi neden olabilir. Söz konusu tahribatlardan dolayı şiddetli ağrılar ve kramplar oluşur.
Karın boşluğu zarında yaşanan kanamalarda kan her yere dağılır. Bu nedenle kanamanın merkezini tespit etmek güçleşir. Hasta şiddetli ağrılara maruz kalır. Diyaframda meydana gelen kanamalarda ise hasta göğüs boşluğunda ağrı hisseder. Bu ağrıların şiddeti hastanın omuzlarına kadar varabilir.
Bahsedildiği üzere kan damarlar yerine vücut boşluklarına aktığından dolayı hastanın böğründe, böbrek bölgesinde, göbek çevresinde morarma meydana gelir. Göbek çevresinde mor veya sarı-mavi renk olarak gözlemlenebilir. Sarı-mavi renk vermesi cullen işaretidir. Böğürde mavi renklenme olması grey-turner işaretidir. Bazı durumlarda yara şeklinde de olabilir.
Kanama beyinde gerçekleştiği takdirde hastada şu belirtiler gözlemlenir. Kusma, nöbet, zihin fonksiyonlarına zayıflama, konuşmada güçlük çekme, görmede bozukluk, uyuşukluk, bilinç kaybı veya koma, halsizlik, ensede şiddetli ağrı ve kramp, inme, denge kaybı, koordinasyon zayıflığı.
Beyin kanamalarında tehlikeli olan durum kişinin kan kaybı değildir, hayati merkezlerin baskı altında kalmasıdır. Çünkü toplanan kan (hematom) beyin dokusuna baskı yapar.
Kanama göz damarlarında meydana gelirse şu belirtiler ortaya çıkar. Bulanık görme, görme yetisi kaybı, cisimleri yüzermiş gibi görme, körlük. Bu kanamalar aynı zamanda hastanın görmesini de etkiler.
Kanlı idrar gelmesi böbrek veya mesanede meydana gelen iç kanamanın en belirgin işaretidir. İdrarın kanlı gelmesi olayına hematüri denilir. Bu nedenle kişi ancak idrarını yaptığı zaman vücudunda bir terslik olduğunu fark eder.
Üriner sistemdeki kanamanın başlıca nedenleri idrar yolları veya mesane enfeksiyonudur. Bazen radyasyon tedavisi almak da mesanenin iltihaplanmasına yol açar. Bu durumda kanama meydana gelir. Kan kaybına dikkat edilmesi gerekir. Çünkü kan kaybının artması durumunda kişi şoka girebilir.
Eğer hastanın dışkısı normalden farklı, siyah katranımsı bir şekildeyse bu durum kanamanın belirtisi olabilir. Lakin bu her zaman iç kanama anlamına gelmez. Kişinin diyet yapması, demir eksikliğine karşı ilaç kullanması durumlarında da siyah dışkı görülebilir.
Kemiklerin zarar görmesi sonucu gelişen kanamalarda aşağıdaki belirtiler gözlemlenir. Karıncalanma, duyu organlarında uyuşma, şiddetli ağrı, hareketlerde azalma ve kısıtlanma, şişlik. Vücudumuzun içinde atar damarlarımız bulunur. Bu damarlar vücuda kan taşır. Bir kemik kırıldığında keskin tarafı atar damarları kesebilir ve kanamaya neden olabilir. Kaslarda oluşan kanama ise hastanın şiddetli ağrı çekmesine neden olur. Yaralanmanın olduğu bölgedeki eklemlerde hareket güçlüğü ve duyu kaybı oluşur.
Hangi tedavi yönteminin uygulanacağına karar verilmesi için kanamanın hangi bölgede oluştuğunun tespiti gerekir. Bazı durumlarda belirtilerin oluşması zaman alır. Kişiden kişiye ve kanamanın meydana geldiği alana göre iç kanamanın ortaya çıkması değişir. Meydana gelen travma çok şiddetli ise hemen ortaya çıkabileceği gibi travmadan birkaç gün sonra da ortaya çıkması mümkündür.
Kişi kazadan ya da yaralanmadan sonra ağrı hissetmeye başladığı takdirde bu kanamanın başladığının işareti olabilir. Hasta ağrı başladığında diğer belirtilerin oluşup oluşmadığını takip etmelidir. Ancak en mantıklısı yaşanan kazadan veya geçirilen travmadan sonra hastanın mutlaka doktor kontrolünde müşahede altına alınmasıdır. Çünkü belirtildiği gibi hastada bazen hiçbir belirtide ortaya çıkmayabilir.
Örneğin; kişinin beyin kanaması geçirmesi durumunda şiddetli ve sürekli baş ağrısı dikkate alınmalıdır. Hastada gözlemlenen belirtiler çok önemlidir. Bunları önemseyerek hemen müdahale de bulunulması gerekir. İç kanama kaç saatte belli olur sorusuna ortalama 24 saat cevabı verilebilir.
Doktor fiziksel muayene yaparak kanamanın kaynağını bulmalıdır. Bunun için de hasta birtakım testlere tabi tutulur. Bunlar şu şekildedir.
İç kanama olduğu şüphesi var ise kişinin acilen hastaneye sevk edilmesi gerekir. Çünkü acil tıp teknisyenlerinin müdahale şansı yoktur. Kanamanın tedavisi için iki yöntem vardır. Bunlar ilaçla tedavi ve ameliyattır. Ancak ilk müdahale de yapılacaklar da diğer iki yöntem kadar önemlidir. İç kanama korkulan bir durum olduğu için ne kadar sürede öldüreceği her zaman düşünülmüştür. İç kanama kaç saatte öldürür; kanamanın kaç saatte öldüreceği meydana geldiği bölgeye göre değişiklik gösterir. Beyinde kanama yaşayan bir hasta kısa bir sürede yaşamını yitirirken farklı bölgelerde meydana gelen kanamalar kısa sürede tedavi edilebilir.
Hastanın hastaneye sevk edilmesinden sonra öncelikle kanamanın nerede oluştuğu tespit edilmelidir. Kanamanın nerede olduğu belirlendikten sonra iç kanama nasıl durdurulur, konusunda tercih edilecek yöntemlere bakılmalıdır.
Hastanın vücudunun hangi bölgesinde kanama olduğunun tespit edilmesinin sonrasına kanamanın şiddetine bağlı olarak uygulanacak olan tedavi yöntemi de değişiklik gösterir. Kanamanın çok şiddetli olmadığı durumlarda ilaçla tedavi edilebilir. İlaç bu tarz basit durumlarda kanamanın durmasını hızlı bir şekilde sağlar.
Kanamanın şiddetli olduğu ve ilaçla tedavi edilemeyecek durumlarda cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulur. İç kanama ameliyatı ne kadar sürer; bu tamamen kanamanın meydana geldiği bölgeye göre değişir. Ameliyatlar saatlerce sürebildiği gibi herhangi bir komplikasyon yaşanmazsa otuz dakika gibi kısa bir sürede de bitebilir. Özellikle beyinde meydana gelen kanamalarda hastanın mutlaka ameliyata alınması gerekir. Beyin kanamalarında iki tür ameliyattan biri uygulanabilir. Bunlar;
Ameliyattan sonra da ilaçla tedaviye devam edilmesi gerekir. Tedavinin süresi bir yılı bulabilir. Ayrıca dikkat güçlüğü, anksiyete (aşırı kaygı durumu), uyku problemleri, baş ağrısı ve amneziya (hafıza kaybı) gibi durumlar bir süre devam edebilir. İyileşmenin hızlı olabilmesi için kişinin uyku düzenine dikkat etmesi gerekir. Hasta geceleyin yeterince uyumalı, gerekiyorsa sabahları da dinlenmelidir. Hastanın kan kaybına bağlı olarak kan takviyesi de yapılabilir.