İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'de seçim güvenliği konusunda dünyada bir numaralı bir ülkeyiz, özellikle şehirlerde. Ama Türkiye seçimi de iyi yapan bir ülkedir. Fakat başka bir problem var. Problem Doğu'da ve Güneydoğu'da terörist baskısını hepimiz biliyoruz." dedi.
Soylu, NTV'de katıldığı programda, kayyum atanan belediyelerle ilgili "Kalıcı değiliz, nihayetinde devredeceğiz" açıklamasına ilişkin soru üzerine, söz konusu belediyelerin İçişleri Bakanlığı teftişleri ve mahkeme kararıyla kayyuma devredilmiş belediyeler olduğunu anımsattı.
Gelecek yıl seçimlerin yapılacağını, bu belediyelerden her partinin adaylarının olacağını belirten Soylu, dolayısıyla kayyumların görev sürelerinin sona ereceğini, eğer orada tekrar terörizm söz konusu olursa, devletin tekrar bu ihtiyacını, bu anlayışını giderebilme kabiliyetine sahip olacağını ifade etti.
Türkiye'nin kayyum atanan belediyeler konusunda büyük bir başarı elde ettiğini, 93 belediyeye PKK nedeniyle, 7 tanesine de FETÖ'den dolayı mahkeme kararıyla kayyum atandığını anlatan Soylu, "Terörizme ciddi şekilde lojistik sağlıyorlardı. Devletin buradan vergisiyle ona ayırdığı parayı, o direk PKK'ya gönderiyordu. İkincisi ve en önemlisi insan kaynağı. Burada önümde bir çok dosya var. Kayyum belediyelere 9 bin 289 kilometre yol yapmışız. 11 bin 899 kilometre stabilize yol çalışması yapmışız. 824 kilometre beton yol, 10 milyon metrekare parke yol yapmışız. 4 bin 36 kilometre içme suyu. Hakkari'de 30 günde bir gün su akıyordu. Şimdi 30 günde 30 gün su akıyor." diye konuştu.
Van Belediyesinin 2014 Mart seçimlerindeki afişi (kan akan musluk) hatırlatan Soylu , "Ona cevap verdik biliyor musunuz? Beytüşşebap'ta su kahverengi akıyordu, bugün berrak akıyor. Cizre'de su 7 günde bir akıyordu bugün temiz su akıyor. En nihayetinde Hakkari'de 30 gün su akıyordu. Tutak'ta içinde fare bulunan depolardan şehre su geliyordu. Şimdi tertemiz ve berrak şekilde geliyor. Biz çeşmelerden kan akıtmadık Selahattin Demirtaş, biz çeşmelerden berrak su akıttık." ifadelerini kullandı.
Kadın Kültür Merkezlerinden 135 bin kadının, Gençlik Merkezlerinden 500 bini aşkın gencin faydalandığını, bine yakın taziye evi yapıldığını, spor salonları, açık sahalar, çocuk parklarını açtıklarını anlatan Soylu, bugün Güneydoğu ve Doğu'da huzur olduğunu, paralar doğru şekilde kullanılınca oradaki milletin de rahat şekilde hayatını yaşayabildiğini ifade etti.
İstanbul'da turist sayısının yılın ilk 5 ayında 2,5 milyondan 4,5 milyona çıktığını aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Ama sadece İstanbul değil Ege, Akdeniz, Güneydoğu'da, Van'da, Diyarbakır'da, Mardin'de bütün otel odaları dolu. Buralar festival şehirleri oldu artık. Buralar kültür turizmini, inanç turizmini bekliyor. Buralar hayvancılığın daha çok gelişmesini bekliyor. Biz bir risk aldık, hayvancılığı açtık orada. Özellikle teröristler dağlarda, göçerler dediğimiz hayvancılık yapanlar üzerinden kendi ihtiyaçlarını karşılıyor. Ama bunu da göz önüne alarak orada hayvancılığın artması, orada yaşayan vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin özellikle geçimlerini daha iyi temin edebilmeleri için madenleri, yer altı kaynaklarını açtık. Gümrük Bakanlığımız çalışmalar yapıyor. Sınır kapılarının sıklıklarını daha iyi bir noktaya taşıyacaklar. Bölge halkını daha iyi noktaya getirecek bütün adımlar atıldı. Şimdi orada huzur var, başka bir şey yok. Esnaf gecenin saat ikisine, üçüne kadar alışveriş yapıyor."
Soylu, çukur olaylarında özellikle Türkiye'nin büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldığını, bir sürü evin yakılıp, yıkıldığını, devletin sadece Şırnak'ta o yaraları sarabilmek için 10 bin 500 ev yaptığını söyledi.
Çukur olaylarında 3 bin 570 çukur ve barikatın, 6 bin 322 bombalı tuzağın kaldırıldığını, bu olaylarda 204 şehidin verildiğini hatırlatan Soylu, "Bunları unutmamız mümkün değildir. Bunlar Türkiye'nin yaşadığı büyük bir travmadır. Bugün Demirtaş ile ilgili bir şeyler söylüyorlar. 'Demirtaş çıksın' diyorlar. Yani nasıl çıksın? Bu çukur olaylarını, siz, ben mi yaptık? Beraber mi karar verdik? 'Çukur kazanlar tarih yazıyorlar.'. Şimdi bunu Demirtaş söylüyor. Yasin Börü'nün annesine ne cevap vereceksiniz mesela? Ne cevap verebiliriz? 53 kişi katledildi orada. Ben Muharrem İnceyi, Meral Akşener'i, Temel Karamollaoğlu'nu anlıyor değilim. O zaman yapmasaydık. İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da bombalar patlasaydı. Türkiye'nin turizmi 26 milyondan 33 milyona çıkmasaydı. Şimdi hedefimiz 40 milyon olmasaydı. Büyümemiz yüzde 7,4 olmasaydı, sanayimiz yüzde 9,2 büyümeseydi, çarklarımız dönmeseydi.
Madem Selahattin Demirtaş çıkacak, biz bugün terörle mücadelede şehit olanların ailesine ne söyleyeceğiz? Her birimiz 'bayrak, ezan, milli birlik' diyoruz ama bir de işin gereği var. İşin gereğini de birisi yapacak. Yüksekdağ'ın söylediği şey, 'bombalı hendekler onur savaşı' diyor. Bu anlatılabilir bir şey midir? Bu nasıl izah edilebilir? Bunun çıkması isteyenler, hangi mantıkla bunu isteyebilir? O zaman içeride herhangi birisine, bir şarlatana, bir dolandırıcının yüz bin kişisi olsun. İçeri girsin, çıksın, cumhurbaşkanı adayı olsun. Böyle bir mantık. Bir imza sayısının suçu ortadan kaldırdığı bir hukuki sistemi biri bana öğretsin ve anlatsın. Hem vicdan, hem hukuk hem de ahlak açısından söylenenler son derece üzüntü vericidir. Bütün bunları hep beraber Türkiye'de 3-5 oy uğruna çok rahat şekilde görüyoruz."
"Çocuğumu ver PKK" diyen kadının ajanlıkla suçlandığını dile getiren Soylu, "Sizin hiç Güneydoğu'da 'Ne olursun benim kızımı kurtar. Sen devletin adamısın' diyen bir anne tuttu mu kolunuzdan? Bu nasıl bir duygudur? Bu nasıl bir anlayıştır? Onun Kürt olması, onun dikkate alınmamasını mı gerektiriyor? Bu memlekette çok acılar ve bedeller ödettiler. Allah'a şükür onların projesi tutmadı, bizim projemiz tuttu. Türkiye siyasal istikrarını bozmadığı sürece bu huzuru ortadan kaldıramazlar. Ama 7 Haziran ile 1 Kasım arasını da unutmamamız lazım. 7 Haziran'da bunlar milletvekillerini çok çıkardılar, şımardılar, Türkiye'yi yakıp yıktılar. " diye konuştu.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da sandıkların taşınması konusuna ilişkin soru üzerine Soylu, şunları söyledi:
"Taşıma her zaman yapılır. Türkiye'de seçim güvenliği konusunda dünyada bir numaralı bir ülkeyiz, özellikle şehirlerde. Ama Türkiye seçimi de iyi yapan bir ülkedir. Fakat başka bir problem var. Problem Doğu'da ve Güneydoğu'da terörist baskısını hepimiz biliyoruz. Sandıklar paketlenir ve gönderilir, kimse müdahale etmezdi. Bakmayın son 3-4 seçimdir, ciddi bir şekilde seçim güvenliği var ve herkes oyunu kullanabiliyor. Ama problem şu, orada bir köy var. Sadece elinde silahlı bir teröristi yok ki PKK'nın o köyde adamları var. Suç işlememiş, bir suça karışmamış ama laf taşıyıcılığı yapan adamları var. Gelip diyor ki 'Yukarıdan haber geldi biz bu sandığı kontrol edeceğiz. Aman bilgin olsun'.. diyor akşam ziyaret ediyor. Giderken söylüyor 'dikkat et' diyor. "
Sandıkları taşıma ve birleştirme konusunda 200 bin civarında talebin bulunduğunu, bunların 165 bininin kabul edildiğini anlatan Soylu, "Bazen iki, üç seçmenli köyler oluyor. Buna sandık başkanı, sandık temsilcileri gönderiyorsunuz. Terörist çok doğal olarak şehirden 60, 70, 80 kilometre yukarıya, hendeğe bir patlayıcı döşeyebilir. O köyde sandıklar için de baskı olabilir. Sandıkları birleştirme çok uzun zamandan beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan bize teklif edilen bir şeydir." diye konuştu.
7 güvenlik bölge toplantısı yaptıklarını, bütün tedbirlerin alındığını aktaran Soylu, Türkiye'nin bugüne kadar seçim güvenliğinde problem olmadığını, bundan sonra da olmayacağını anlattı.
- Uyuşturucuyla mücadele
Uyuşturucuyla mücadele konusuna değinen Soylu, meseleye güvenli şehirler konseptiyle baktıklarını, özellikle asayiş olaylarının azalması konusunda yeni bir sistem oluşturduklarını aktardı.
Kent Güvenlik Yönetim Sistemi içinde Mobese, plaka tanıma, metruk binaların yıkılması, günübirlik evlerin kayda alınması, parkların kontrol edilmesi, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadelenin, günlük hırsızlık olaylarının azaltılması ve aydınlatılmasının yer aldığını belirten Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütün bunları bir konsept içinde düşünüyoruz. Organize suç örgütleri tarihinde en yüksek mücadele, son bir buçuk yıl içinde gerçekleşti. Büyük bir azimle arkadaşlarımız gayret gösterdiler. Türkiye'de şu anda büyük bir organize suç örgütü mevzu bahis değildir. Küçük şeylerin de yerelde üzerine gidip ortadan kaldırıyoruz. Organize suç örgütlerinde 2016'da 543, 2017'de bin 196, son 5 ayda 861 tutuklumuz olmuş. Avrupa ecstasy, bonzai, captagonu üretiyor Türkiye'ye salıveriyor. Hollanda, Danimarka, Avusturya, Belçika. Doğu'dan da Pakistan, Afganistan. Afganistan'da kim egemen? Amerika. 5 bin ton afyon üretildi 2016'da. 2017'de 9 bin ton üretildi. Bu şu demektir, bize girecek ve dünyaya girecek eroinin iki katına çıkması demektir. Nasıl böyle yüksek bir artış oluyor. Bunu biz saldırı olarak kabul ediyoruz. Uyuşturucudan kaynaklı tutuklu sayısı 2016'da 7 bin 601, 2018'in ilk beş ayında 9 bin 484. yılbaşından bugüne 7 bin 373 kilogram eroin ele geçirildi. 2016'da ise 5 bin 589 kilogram ele geçirildi."
(Bitti)