Akyüz, “İlçe adliyelerinde yapılan icra takibi ve dava sayısı nazara alındığında bu rakamlar çok daha büyük boyutlara ulaşacaktır. Yani halkın bir yarısı öbür yarısı ile icralık ve mahkemelik durumdadır” dedi.
Akyüz, icra koridorlarının kişilere özel çelik dolaplarla dolduğunu, koridorlarda yürümenin bile zorlaştığını, şehrin bir yarısının öbür yarısı ile icralık olduğunu ifade ederek Türk insanının hayatının icralarla dolu olduğunu ifade etti.
-ANKARA ADLİYESİ'NİN İÇİ GECEKONDU MAHALLESİ GÖRÜNÜMÜNDE-
Ankara adliyesinin üzerinde büyük harflerle Ankara Adliye Sarayı yazdığını ifade eden Akyüz, “Ancak adliyenin içi bir gecekondu mahallesi görünümünde. Odalara sığmayan dava dosyaları, gelişigüzel bağlanmış, üst üste yığılmış şekilde duruşma salonlarında dinleyicilere ayrılmış bölümde oturacak yerlerin üzerine atılmış olarak durmaktadır” dedi.
Adliye binasında icra dairelerine ayrılmış bölümlerin ise daha kötü durumda olduğunu söyleyen Akyüz, “İcra Müdürlüklerinin bulunduğu kat ve koridorlarda ise, odalara sığmayan dosyalar koridorlara taşınmıştır. Koridorlarda yürümek bile zorluk arz etmektedir. Koridorlar boydan boya çelik dolaplarla dolmuştur. Üstelik bu dolaplar kişilere özel olup, üzerinde hangi kurumlara ait olduğunu gösteren yazılar bulunmaktadır. Yüzlerce, binlerce icra takibi yapan kurumlar, kendilerine ait çelik dolapları getirerek adliye koridorlarına sıralamış, üzerlerine kendi adlarını yazarak, kendilerinin yaptıkları icra takiplerini bu dolaplar içine koymuşlardır” diye konuştu.
-“İCRA DAİRELERİ ÖZELLEŞTİRİLMİŞ DURUMDA”-
İcra dairelerinin özelleştirilmiş durumda olduğunu ifade eden Akyüz, “Artık kişi ve kurumlara ait özel çelik dolaplar kullanılmakta ve içlerinde kendilerine ait dosyalar muhafaza edilmektedir. Dolapların anahtarları, bu kişilerin ceplerindedir. Dolapların içlerinde; kredi kartlarından, taksitli alış verişlerden, cep telefonlarından kaynaklanan yüzlerce, binlerce dosya bulunmakta, üzerlerinde de takibi yapan bankaların, iletişim kurumlarının, market ve mağazaların, avukatlarının isimleri birer tabela şeklinde yapıştırılmış olarak bulunmaktadır” diye konuştu.
-“YIL SONU ANKARA ADLİYESİ’NDEKİ TAKİP SAYISI 20 BİNİ BULACAK”
Ankara Adliyesinde bulunan icra daireleri ve icra dosyaları hakkında bilgi veren Akyüz “İlçeler hariç, Ankara merkez adliyesinde 32 icra müdürlüğü bulunmaktadır. Her bir icrada yapılan takip sayısı 15 bin rakamını bulmuş olup sene sonunda 20 bini geçecektir. İcra takiplerinin büyük bir kısmı, bankaların kredi kartlarından, ödenmeyen telefon ücretlerinden ve taksitli alış verişlerden kaynaklanmaktadır” diye konuştu.
Her bir dosyada alacaklı, borçlu ve kefil olarak ortalama dört kişinin bulunduğunu söyleyen Akyüz, “Bu şekilde düşünüldüğünde icralık olan vatandaş sayısı 2 buçuk milyon rakamlarına ulaşmaktadır. İlçe adliyelerinde yapılan icra takibi ve dava sayısı nazara alındığında bu rakamlar çok daha büyük boyutlara ulaşacaktır. Yani ‘halkın bir yarısı öbür yarısı ile’ icralık ve mahkemelik durumda” dedi.
-“HACİZ İŞLEMİ YOĞUNLUĞUNDAN RANDEVU SİSTEMİNE GEÇİLDİ”-
Haciz isteminin çokluğu ve günlerin dolu olması nedeni ile haciz işlemlerinin bile randevu ile yapılabildiğini söyleyen Akyüz “Ödeme emri gönderilmesine, borçlu tarafından itiraz edilmemesine, borç kabul edilmesine rağmen ödenmeyen icra alacakları için haciz işlemi bile haftalar sonrasına verilen randevular ile yapılabilmektedir. İcralardan haciz randevusu almak, hastanelerden muayene ve ameliyat günü almaktan daha zor bir hale gelmiştir” diye konuştu.
İcra ve haciz işlemlerinden ötürü yeni bir sektörün doğduğunu belirten Akyüz, “Haciz edilen mallar yediemin depolarına bırakılmaktadır. Adliye civarı, yediemin büroları ile dolmuştur. Her bir yedieminin, şehrin dışındaki yerlerde büyük arsalar üzerinde depoları bulunmaktadır. Haciz edilen bu mallar bu depolara bırakılmakta ve günlük olarak muhafaza ücreti tahakkuk ettirilmektedir. İcrada haraç mezat satılan malların büyük bir çoğunluğu, borcu karşılamak bir yana, yediemin ücretlerini bile karşılamamaktadır” ifadelerini kullandı.
ANKA