İdeal olan kredi alma noktasına gelmemektir

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) programına ilişkin olarak, "Ülkemizin menfaatlerine uygun çerçeve olursa, böyle bir dönemde bir rahatlık sağlayacak ve ülkemize yardımı dokunacaksa bu türden programlar anlamlıdır, yapmak lazım. Ama esas olan bizim reformlarımızı IMF olsa da olmasa da yapıp, Türkiye'yi hiçbir şekilde uluslararası finans kuruluşlarına ihtiyaçla karşı karşıya kalmayacak bir noktaya getirebilmemizdir" dedi.

Bakan Şimşek, Kolej Mezunları Derneği'nin, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlediği "Küresel Krizde Sular Çekilmeden" başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, ABD kaynaklı küresel krizin kapalı ekonomiler hariç herkesi ciddi şekilde etkilediğini ifade etti.

Reklam
Reklam

Krizin, Türkiye'ye özgü bir sorunmuş gibi yansıtılmaya çalışıldığına ve bazı oda başkanlarının kriz için hiçbir önlem alınmadığını söylediklerine işaret eden Şimşek, bunun doğru olmadığını belirtti. Şimşek, "Dünyada, bireylerin, şirketlerin, devletlerin bilançolarında büyük tahribat yaşanıyor. ABD, bu yıl piyasadan 2-2,5 trilyon borçlanacak. Bunlar çarpıcı rakamlar" diye konuştu.

Türkiye'nin dünya ekonomisine entegre bir ülke olduğunu, bazı sektörlerde dünyada ilk 10'da, bazı sektörlerde ise ilk 5'te olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Böyle bir krizden Türkiye'nin etkilenmemesi imkansız. Ama geçmişe ve gelişmekte olan diğer ülkelere oranla Türkiye krize önemli ölçüde direnç gösteriyor" ifadesini kullandı.

"Krizin sonuçları önümüzdeki 10 yıllarda hissedilecek" diyen Şimşek, Batı'daki haliyle yatırım bankacılığının yakın dönemde ortaya çıkmayacağını, "bankacılık sisteminin en az 10 yıl geriye gideceğini" ekonomideki serbest yaklaşımların yerini müdahaleci yaklaşımlara bırakacağını söyledi.

Kriz sürecinde birçok ülkenin önemli paketler açıkladığına, bu paketlerin büyük kısmının finans sektörünü kurtarmaya veya bilançolardaki tahribatı önlemeye yönelik olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'de hükümetin krize karşı hiçbir şey yapmadığının söylendiğini, "bunun haksızlık olduğunu" kaydetti.

Reklam
Reklam

IMF İLE ANLAŞMA

Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Şimşek, IMF ile anlaşmaya ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:

"İdeal olan Türkiye'nin hiçbir şekilde IMF veya başka bir uluslararası kuruluştan kredi alma noktasına gelmemesidir. Aslında bu yapısal reformların, bütçe disiplininin arkasındaki temel unsur da budur. Geldiğimizi noktada, IMF talebinin kökeninde özel sektörün döviz borçlarını çevirmesine ilişkin kaygılar var. Ülkemizin döviz imkanları sınırlı.

Türkiye, son yıllarda özel sektörün liderliğinde çok hızlı büyüdü. Bunun bir kısmı dışardan alınan imkanlarla finanse edildi. Kriz, yeni bir kriz değil.

Krizin başlangıç noktası 2007 yılının Temmuz'u. Yani ben göreve gelmeden bir süre önce. Geçen sene eylülden itibaren inanılmaz bir hızla derinleşti, hiç kimsenin öngörmediği bir şekilde. Aslolan ülkemizin imkanlarını iyi şekilde değerlendirmesi, harcamalarını önceliklendirmesi ve o imkanlar çerçevesinde Türkiye'yi zenginleştirmesidir."

"Taşıma su ile değirmen dönmez" atasözünü anımsatan Şimşek, başkasından alınan paralarla da kalıcı bir refah düzeyinin üretilemeyeceğini belirtti.

Reklam
Reklam

Şimşek, "Küresel krizin önemli bir unsuru, kredi kanallarının tıkanması. Özel sektörün bu tür kaygılarının olması" dedi.

Bakan Şimşek sözlerini, "Ülkemizin menfaatlerine uygun çerçeve olursa, böyle bir dönemde bir rahatlık sağlayacak ve ülkemize yardımı dokunacaksa bu türden programlar anlamlıdır, yapmak lazım. Ama esas olan bizim reformlarımızı IMF olsa da olmasa da yapıp, Türkiye'yi hiçbir şekilde uluslararası finans kuruluşlarına ihtiyaçla karşı karşıya kalmayacak bir noktaya getirebilmemizdir" diye sürdürdü.