The Lira'dan Ceren Dilekçi'nin haberine göre; sermaye piyasalarının yeniden şekillendiği bu dönemde dahi yatırımcı mağduriyeti hız kesmeden devam ediyor. Halka arz olan kimi küçük sermayeli şirketlerin borsadaki performansları, şirketlerin sermaye artırım kararları gibi nedenlerle mağdur olan yatırımcıların mağduriyetleri boyut değiştirerek sürüyor.
Türkiye'nin önde gelen kuyumculuk şirketlerinden Goldaş'ın iflasının ardından İMKB kotundan çıkarılmasıyla birikimlerinin buhar olması yatırımcıların tepkisine neden oldu. Piyasada alım satıma konu yaklaşık 130.000.000 adet hisse sahibi, alınan iflas kararı sonrasında yatırımlarını kaybetti.
Fransız Societe General tarafından 2008 yılında Goldaş’a satılması için verilen 500 milyon dolar değerindeki 15 ton altından bir daha haber alınamadı. Devam eden dava sürecinin ardından diğer bankalarla da yaşanan sorunlar nedeniyle dava sayısının arttığı Goldaş iflas bayrağını çekmişti.
Dört yıldır devam eden sürecin sonunda yaşanan iflas sonrası forum sayfalarında tepkilerini dile getiren yatırımcılar, zararların telafi edilmesini talep ederek ilgilileri konuyu aydınlatmaya çağırıyorlar.
Uzmanlar ise borsada iflas riski taşıyan benzer durumda başka şirketler de olduğunu kaydederek yatırımcıların işlem yapmadan önce şirketlerin mali durumunu dikkatle incelemeleri gerektiğini belirtiyorlar.
GOLDAŞ KONUSU MUAMMA
Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Başkanı Arif Ünver, Goldaş'ın içine düştüğü durum gibi durumlarda yatırımcıların işinin çok zor olduğunu söyledi.
Türkiye'de İhtisas Mahkemeleri'nin olmamasının yatırımcılarının işini daha da zorlaştırdığına değinen Ünver, yatırımcı açısından işin takibi ve denetlemesinde zorluk yaşandığını belirtti.
Goldaş konusunda büyük bir muamma olduğunu kaydeden Ünver, 15 tonluk altının ulaşıp ulaşmadığı konusunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi. 3-5 tane kamyon büyüklüğünde altının kaybolması söz konusuysa konuya hükümet tarafından konuya el atılması, iftira değilse gereğinin yapılması gerektiğini dile getiren Ünver, hukuki sürecin maliyetinin yüksek olması nedeniyle yatırımcıların hakkını aramaktan uzak durduğunu bildirdi. Bu tür mağduriyetler nedeniyle yatırımcıların seslerini duyurmaları için bir dernek kurma yoluna gittiklerini kaydeden Ünver, Türk tasarruf sahibinin kendi sorunlarıyla ilgilenmediğini dile getirdi.