İSTANBUL (İHA) - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, Türkiye'nin geçen yılı şanslı atlattığını ancak 2003 yılının gündeminde olan temel problemlerle bu yıl da karşı karşıya olduğunu söyledi.
TİM İstanbul Çırağan Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısıyla 2003 yılı ihracat verilerini açıkladı. Toplantıya Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, TİM Başkanı Oğuz Satıcı ve davetliler katıldı. TİM verilerine göre, 2003 yılı ihracatı yüzde 32.4 artışla 36 milyar 174 milyon dolardan 47 milyar 891 milyon dolara yükseldi. 2003 yılı aralık ayı ihracatı 2002 yılının aynı ayına oranla yüzde 50.6 artarak 4 milyar 910 milyon dolar olarak gerçekleşti.
2003 yılı ihracat rakamlarının açıklanması dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Oğuz Satıcı, dünyanın zor bir yılı geride bıraktığını, Türkiye'nin de coğrafyasından kaynaklanan kargaşadan az zararla kurtulmaya, tarihinin en büyük ekonomik krizlerini atlatmaya çalıştığını hatırlattı. Türkiye'nin her şeye rağmen 2003 yılını şanslı bir şekilde geçirdiğini ancak 2003 yılındaki temel problemlerin 2004 yılında da gündem olmaya devam edeceğini belirtti.
İhracatçıların başta bakanlık olmak üzere kamu ve özel kesim olarak iyi bir performans sergilediklerini belirten Oğuz Satıcı, "2003 yılında ihracatımızı tam 32.4 oranında arttırarak 47 milyar 891 milyon dolarlık bir rakama ulaştık. Hepimize uğurlu olsun, hepimize kutlu olsun. Bu arada, aralık ayı ihracatımızın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 51 artarak 4 milyar 911 milyon dolara ulaştığını da vurgulamak isteriz. Emeği geçen herkese yürekler dolusu teşekkür ediyoruz" dedi.
Satıcı, ihracatın bu büyüklükteki artış sonrasında optimal karların gelmesinin de beklendiğini ancak verilerin gerekli karın elde edilemediğini gösterdiğini söyledi. Satıcı, 2004 yılının daha fazla kar elde edilen, daha fazla vergi üretebilen, daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam oluşturabilen bir yıl olması temennisinde bulundu.
"TÜRKİYE, SEÇİMLERDEN BU YANA DAHA GÜVENLİ, DAHA İSTİKRARLI BİR ÜLKE OLMUŞTUR" Türkiye'nin 2003 yılına tek partili hükümetle girdiğini, o zaman bu fırsatın iyi değerlendirmesi gerektiğini belirttiklerini hatırlatan Oğuz Satıcı, "Türkiye, seçimlerden bu yana daha güvenli, daha istikrarlı bir ülke olmuştur. Kuşkusuz istikrarın kaynağında IMF ile yapılan stand-by anlaşmalarına uymak konusunda kararlı davranılması ve temel meselelerde taviz verilmemesi yatmaktadır. Bıçak sırtında yol alıyor olmamıza rağmen Türkiye, tek parti hükümetinin hızlı ve güçlü karar alma becerisi sayesinde, son 10 yılın en güven telkin eden günlerini yaşamaktadır. Bu manada 2004'ün pekişen güven ortamında iktisadi alanda temel yapısal problemlerin çözülmesi için hızlı ve gerçek adımların atıldığı bir yıl olmasını diliyoruz. Yapılacak olanlar bellidir nettir ve açıktır" diye konuştu.
Türkiye'nin rekabet gücünün arttırılmasının gerekliliğine değinen Oğuz Satıcı, "Girdi maliyetlerini geri çekip yatırım ortamını düzeltmemiz ve yatırım yapmak isteyeni özendirmemiz gerekiyor. Bunun sihirli anahtarı kardır. Türkiye'yi önümüzdeki 5 yıl içinde ortalama yüzde 6-7 büyüyen bir ülke haline getirmek, gelecek nesillere tarihsel borcumuzdur" ifadelerini kullandı.
Yapısal sorunların temelinde kamunun büyüklüğü, hantal ve verimsiz çalışıyor olmasının bulunduğuna dikkat çeken Oğuz Satıcı, şunları söyledi:
"Kamu reformu bizi gerçek anlamda ileri götürecek bir anlayışla tartışılmalı. Bu konuda bugüne değin ortaya çıkmış tüm deneyim ve fikri zenginlikten azami ölçüde faydalanılmalı ve Türkiye'nin gerçeklerine en uygun sonuç ortaya çıkartılarak hızla uygulamaya geçilmelidir. Geçen yıl Vergi Barışı ile hem kaynak sağladık hem de sorunlu mükellefle olan barışımız tesis edildi diye düşünüyoruz. Artık bu yıl kayıt dışı ile gerçek bir mücadelenin başlatılmasını, akla ve vicdana sığmayan bu adaletsizliğin ortadan kalkmasını ve kamunun kayıt dışı olanı yakalayıp kayıt altına almasını istiyoruz. Böylece kayıt dışı olanın kayıt altında olanın sırtından geçinmesi son bulacaktır. Biz vergimizi Türkiye vatandaşı olduğumuzun bilinci ve onuru ile seve seve veriyoruz. Vergi vermenin kutsal bir vatandaşlık görevi olduğuna inanıyoruz. Bu anlamda biz inanıyoruz ki; vergi tabanının genişletilmesi gerçek vatandaşlık tabanının genişletilmesidir."
"PARA POLİTİKALARINA ÖZVERİLİYİZ" İhracatçıyı çoğu zaman sıkıntıya sokan para politikaları konusundaki tartışmalarda açığa kavuşturmaya çalıştığımız temel sorunun, 'Türkiye'nin ihracatçı firmalarının bir kısmı veya büyük çoğunluğu teşviksiz iş yapamayan, kur avantajı olmadığı sürece rekabet yapamayan verimsiz kuruluşlar mıdır?' olduğunu belirten Oğuz Satıcı, "Bu yıl izlenen para politikalarına ve diğer olumsuzluklara ve hatta karsızlığa rağmen ihracatçılarımızın özveri ile gerçekleştirdikleri yüzde 32'lik artış bu tespitlerimizin açık kanıtıdır. Lütfen bu yıl ihracatçımıza daha fazla güvenelim. Onların verimlilik sorununu çoktan aşmış olan şirketlerine inanalım ve ihracatçıları temsil eden kurumların zaman zaman yalnızca ihracat adına değil aynı zamanda Türkiye adına yaptığı haklı itirazlara kulak verelim. Para politikalarına yönelik itirazlarımızın temelinde yalnızca ihracatçılarımızın rekabet sorunlarının değil aynı zamanda Türkiye'nin geleceği hakkında duyduğumuz kaygı ve hassasiyetlerin olduğunu bir kez daha belirtiyoruz" dedi.
"EKONOMİ YÖNETİMİ BİR BÜTÜNDÜR"
Diğer sorunun 'Biz enflasyonla mücadelemizi, kur/faiz politikasını daha sağlıklı ve proaktif bir şekilde yürütemez miyiz?' olduğuna işaret eden Oğuz Satıcı, "Bugün ticaretin küreselleştiği, gümrük duvarlarının ortadan kalktığı, tarife dışı engellerin son derece zayıf kaldığı böylesi bir dünyada kendi üreticisini rekabetçi kılmak ve ülkesini eşit şartlar altında rekabet etmediği ülkelerden gelecek ithalat akınına karşı korumak için para politikasını etkin bir araç olarak kullanmayan ülke nerede ise yoktur. Bizim yerli sanayiyi küresel rekabete karşı para politikaları marifeti ile koruyalım gibi bir teklifimiz yoktur. Biz özetle şunu söylüyoruz: Ekonomi yönetimi bir bütündür. Enflasyonla mücadelemizi; gerçekçi ve akılcı hedefler koyarak, enflasyonun kamunun küçüldüğü ve yüksek faizle borçlanma ihtiyacını bittiği yerde gerçek anlamda yenilebileceğini bilerek, ihracatın ithalatı karşılama oranının ve ithalatın yapısını doğru analiz ederek, dış ticaret açığının büyümesi halinde nasıl olsa piyasa buna tepki verir ve kendi dengesini sağlar gibi bir iyimserliğe kendimizi fazla kaptırmadan önlemleri almamız gerekiyor. Eğer bunu başarabilirsek, ki başarmaktan başka şansımız yoktur, para politikalarıyla hiçbir sorunumuz kalmayacaktır" diye konuştu.
YAPILMASI GEREKENLER 2004 yılında ne yapılması konusunda da açıklamalarda bulunan Oğuz Satıcı, şu ifadeleri kullandı:
"Komşu ülkelerimizle ticaretimizi genişletiyoruz. Bu noktada üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması yapabilmemizin yolunun bir an önce açılması gerekiyor. Gümrük Birliği'nin bu konuda getirdiği kısıt ciddi bir haksızlığa yol açmaktadır. Önümüzdeki dönemde AB ile olan ilişki ve müzakerelerimizde bu sorunun masaya mutlaka konulması ve bu konuda ısrar edilmesi gerekiyor. Değer zincirinde daha ileri adımlara atabilmemiz için, teknoloji ve AR-GE meselesini, fark yaratma ve markalaşma meselesini, bir yandan uluslararası seviyede tedarikçilik yapmaya devam ederken öte yandan perakendeciliğe geçişin sağlanabilmesi için gerekli know-how ve olanakların oluşturulması meselesini önümüze ulusal bir mesele olarak koymak ve bu konuda ulusal düzeyde seferber olmak zorundayız."
2X1=3 FORMÜLÜ
Girdi maliyetlerinin azaltılamadığı yerde gelirleri arttırmak için bir şeyler yapılması gerektiğini belirten Oğuz Satıcı, "Bu anlamda yaratıcı bir matematiğe ihtiyacımız var. 2x1=3 ettiği yaratıcı bir matematiğe ihtiyacımız var. Bir şey yapal ım ve bu öylesine etkili bir şey olsun ki matematiğin etkisiz çarpanı 1 etkin hale gelsin. Teknolojiyi geliştirmek, tasarım süreçlerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak, uluslararası pazarlarda tanıtım ve iletişim yapmak ve tüm bunları dünya tüketicisinin beğenerek sevinerek kabul edeceği farkları üretmek için kullanmak ve değer zincirinde bir adım öne çıkmak bu denklemin bir başka tarifidir" şeklinde konuştu.
Oğuz Satıcı, konuşmasının sonunda, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) koordinasyon içinde çalıştığı DTM ve İhracatçı Birlikleri ile mesleki görevlerini yerine getirirken, Türkiye'nin sorun ve çözümlerine duyarlı olmaktan kaynaklanan hatırlatıcı ve uyarıcı görevlerini yerine getirmeye devam edeceğini belirtti.