Yakın zamanda yapılan araştırmalar, ülkemizde her beş kişiden birinin obez olduğunu gösteriyor. İş yaşantısının giderek masabaşı bir hale bürünmesi ve uzun saatler çalışan bireylerin evde yemek yapmak yerine hazır gıdalara yönelmesi bu artışı tetikliyor.
Kilo vermek istediğimiz zamanlarda yorgunluk, vakitsizlik ya da spor salonuna ayıracak bütçemizin olmaması gibi çok çeşitli bahaneler üreterek motivasyonumuzu kaybedebiliyoruz. Ancak derlediğimiz kilo verme hikayeleriyle ihtiyaç duyduğunuz motivasyonu yakalayacak ve fazla kilolarınızdan kurtulmak için gerekli adımları atmakta daha fazla zaman kaybetmeyeceksiniz.
Ece Çavuşoğlu yemek yerken ipleri elinden kaçırarak süratle ve farkında olmadan kilo alanlardan biri. Sonunda aynaya baktığında 84 kiloya ulaşan bir kadın gören Ece’nin aynadaki yansıması, profesyonel bir diyetisyenden yardım almaya karar vermesine sebep olmuş. Yazılan programa bedeni ilk hafta fazla tepki vererek tam
7 kilo vermesini sağlamış ancak devam eden süreç içerisinde kilo verme hızı normal ritmini bulmuş. Sonunda, yalnızca diyetisyeninin öğütlerini dinleyerek ve yazdığı programı takip ederek 80 günde tam 22 kilo vermeyi başarmış. Ece Çavuşoğlu’nun hikayesi gösteriyor ki kilo vermeyi kafaya koymak bu yolda atılacak en önemli ve vazgeçilmez adım.
İlk doğumdan önce 20, ikinci doğumdan önce
15 kilo alan Lale Tokatlı daha öncesinde de uzun yıllardır fazla kilolarıyla mücadele içerisindeymiş. Çeşitli yöntemler ve yanlış uygulamalarla kilo vermeye çalışmış ve kısmen başarılı olmuş olsa da kısa sürede verdiği kilolardan fazlasını geri almış. Lale Tokatlı, her diyet programının kişiye özel olduğunu ve gazetelerde, dergilerde yer alan bu tarz önerilerin herkese uygun olmadığı için uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabildiğini fark etmiş. Aldığı kilolar günlük yaşantısını zora sokmaya başladığında, dolabındaki hemen hiçbir kıyafeti giyemediğinde bir diyetisyene başvurmaya karar vermiş. Başlangıçta programı uygulayabileceğinden endişe duysa da kısa sürede diyet düzenine alışmış ve altı ay içerisinde 32 kilo vermeyi başarmış. Lale Tokatlı programı uygularken, öğünlerin yoğunluğuyla birlikte tüketim saatlerinin de önemini keşfetmiş. Bu keşfin ardından saat 18:00’dan sonra hiçbir şey tüketmeyerek kilo verme başarısını perçinlemiş.
Brianna, hamile kaldıktan sonra hamileliğini gereğinden fazla yemek yemek için bir bahane olarak kullanmış. Normal şartlarda hamilelikte, standart kalori alımından birkaç yüz kalori fazla alınması yeterliyken Bernard her gün fazladan 1000 kalori alıyormuş. Tüm bu fazla kiloların bebek doğduktan sonra kendiliğinden gideceğine inanan Bernard, doğum sonrasında kilo vermek yerine almaya devam edince tehlikenin farkına varmış. Brianna sonunda, karbonhidrat ağırlıklı beslenmeyi bir kenara bırakıp sağlıklı bir menü hazırlamış ve bir spor salonuna kaydolarak her gün düzenli bir şekilde egzersiz yapmaya başlamış.
Bir yıldan kısa bir sürede 49 kilo vermeyi başaran Brianna fitness konusunda da o kadar başarılı olmuş ki sonunda lisans alarak bir zamanlar zayıflamak için gittiği spor salonunda eğitmen olmuş. Brianna Bernard bir yandan beş yaşına basan oğlu için koşuştururken bir yandan spor salonunda eğitmenlik ve çeşitli firmalar için modellik yapıyor.
Gwylim Pugh 127 kilodayken özgüven eksikliğiyle hayatını sürdürmeye çalışıyormuş. Sonunda bir şeylerin değişmesine karar vermiş ancak bu süreçte yardım almayı reddettiği için kilo verme süreci normalden biraz daha sancılı ve uzun sürmüş. Yaklaşık beş yıl hatalı yöntemlerle kilo vermeye çalışan
Pugh sonunda profesyonel destek almaya karar vermiş ve nihayetinde çok kısa sürede yalnızca yağ olarak 42 kilo vermiş. Spor salonuna düzenli olarak gitmeyi de ihmal etmeyen Gwylim Pugh’nun hayatı, vücudunun fit bir görünüm kazanmasıyla tamamen değişmiş. Kendi halinde bir yaşam sürerken profesyonel bir model olan Pugh hiç beklemediği bir iş teklifiyle karşılaşmış. Eski futbolcu ve model David Beckham’ın markası House 99’ın yüzü olması istenen Gwylim Pugh’nun hikayesi azim ve inançla neler başarılabileceğinin muhteşem bir göstergesi. Pugh halen daha düzenli beslenme alışkanlıklarından ve günlük 20,000 adım hedefinden vazgeçmiş değil.
Anksiyete bozukluğu ve depresyonun pençesine düşen Katie Bolden bir gün tartıya çıkıp 130 kilo olduğunu gördüğünde mental olarak tamamen yıkılmış. Çocuk sahibi olmayı her şeyden çok isterken, doktoru aşırı kilolarından dolayı çocuk sahibi olmasının tehlikeli olduğunu söylemiş. Psikolojik rahatsızlıkları bir yana kilosuna bağlı olarak günden güne fiziksel olarak da yıprandığını gören Bolden sonunda kontrolü eline almış ve önce günlük olarak tükettiği tüm gıdaların bir listesini yapmış.
Çeşitli mobil uygulamalar sayesinde alması gereken kalori miktarını ve egzersizleri tespit ettikten sonra beslenme programını ve çalışma düzenini buna göre ayarlamış. Vücudu alışıp direnç kazandıkça fiziksel aktivite yelpazesini genişletmiş ve her gün düzenli olarak yüzmüş, ağırlık kaldırmış ve yürüyüş yapmış. Tüm bunları yaparken, herhangi bir ilaç tedavisine ihtiyaç duymadan anksiyete bozukluğu ve depresyonun da giderek ortadan kalktığını gören Katie Bolden azimle dolu üç buçuk yılın ardından tam 68 kilo vermiş. Katie şu anda Instagram’da fitness ve kilo verme ile ilgili motivasyonel paylaşımlar yaptığı bir hesap yönetiyor.
Bir doktor olan Kevin Gendrea’nun hikayesinin arkasında üzücü bir olay yatıyor. Doktor Gendreau’nun kız kardeşine nadiren görülen, agresif bir kanser türü teşhisi konulmasının ardından hayatı tepetaklak olmuş ve çareyi normalde elini bile sürmediği abur cuburları tüketmekte bulmuş. Bu süreçte kısa zamanda 136 kiloya ulaşan Gendreau’nun kilo alımına neden olan üzüntü ve stres yine aynı şekilde kilo vermesini sağlayan bir motivasyona dönüşmüş. Kız kardeşi hastalıkla mücadele ederken, kurtulma şansının olmadığı anlaşıldığında, yeğenlerine bakması gereken kişinin kendisi olduğunu fark etmiş ve eğer onun da sağlığı elinden giderse yeğenleriyle ilgilenecek kimse olmadığını görmüş. İşlenmiş karbonhidratları hayatından çıkararak meyve sebze ağırlıklı beslenmeye başlayan Gendreau sonunda 57 kilo vermeyi başararak 79 kiloya düşmüş. Yaptığı şeye diyet değil, beslenme alışkanlığı değişikliği diyen Kevin Gendreau, kilo vermek isteyenlere de aynı şeyi yapmalarını tavsiye ediyor.
Kathleen Goldin’in hikayesi, ilginç zayıflama hikayelerinden biri. Anksiyete bozukluğu ve depresyonla mücadele ederken 21 yaşında 150 kiloya ulaşan Golding, çare olduğuna inandığı sağlıksız yiyecekleri tüketmenin hiçbir faydası olmadığını fark etmiş ve kilo vermeye karar vermiş.
Neredeyse her öğünde fast food tüketen Golding sağlıklı beslenmeye başladıktan sonra kısa sürede 80 kilo vermeyi başarmış. Kilo vermek için her şeyden önce kararlı olmak gerektiğini söyleyen Golding, ne tür bir hastalıkla mücadele ediliyor olunursa olunsun abur cubur ya da sağlıksız gıdalar tüketmenin hiçbir zaman fayda sağlamadığına, aksine beden sağlığının da yitirilmesine neden olduğuna dikkat çekiyor.
Dört çocuk annesi Bonnie Wiles tüm yaşamı boyunca fazla kilolarıyla mücadele etmiş. Henüz 18 yaşındayken 91 kilo olan Wiles, dördüncü çocuğunu doğurduğunda
150 kiloya yaklaşmış. Yaşamını obez olarak sürdüreceğini ve ölümünün fazla kiloları nedeniyle gerçekleşeceğini düşünen Wiles torununun doğmasıyla birlikte hayata tutunmaya karar vermiş ve tam bir azim örneği sergileyerek fazla kilolarından kurtulmuş. Yapılan tetkikler sonucunda aşırı hareketsiz olduğu ve ihtiyacından fazla gıda tükettiği belirlenen Wiles’a beslenme programından ziyade bir egzersiz programı hazırlanmış. Bu program sayesinde 83 kilo vermeyi başaran Wiles şu anda 67 kiloluk sağlıklı bedeniyle torunlarıyla oynarak yaşamını sürdürüyor.
Arkadaşının ailesine ait bir dükkanda yer alan ve sanayi tüpleri gibi ağır ürünlerin tartıldığı büyük tartıya çıktığında 200 kiloya ulaştığını öğrenen Robin Janes ipleri eline alma vaktinin geldiğini fark etmiş. Üniversite eğitimi sırasında, okul sırasına sığamayacak kadar kilolu olan Janes bundan dolayı eğitim hayatını askıya almak zorunda kalmış. Fast food’u tamamen hayatından çıkararak sağlıklı öğünler hazırlamayı öğrenmiş ve fiziksel aktivitesini artırmış. Öncelikle yürüyüşle zayıflama hikayelerinden etkilenerek kısa mesafeli yürüyüşler yapan Janes, bedeni hareketliliğe alışınca düzenli olarak havuza giderek yüzmüş.
Bu program sayesinde birkaç yıl içinde 127 kilo vermeyi başaran Robin Janes’in hikayesi mucize zayıflama hikayelerinden biri.
Günde 5-6 kutudan fazla gazlı içecek tüketen, yalnızca fast food’la beslenen Megan Rachow ilginç zayıflama hikayesini bizlerle paylaşıyor. Yaşadığı apartmanda bir gün asansör bozulunca merdivenlerden çıkmak zorunda kalan Rachow, merdivenlerde tıkanıp evine varamayınca kilo verme zamanının geldiğini fark etmiş.
Başlangıçta yürümekte bile zorluk çeken Rachow, gazlı içeceklerden kurtulup sağlıklı gıdalar tüketmeye başladığı ilk hafta dört kilo birden vermiş. Hareketlerinin rahatladığını ve vücudunun daha özgür olduğunu hissetmeye başladıkça limitlerini daha fazla zorlamış ve sonunda 77 kilo vermiş. Megan Rachow şu anda fitness eğitmenliği yaparak, kendisi gibi fazla kilolarıyla mücadele eden kişilere rehberlik ediyor.
Kayınpederinin kalp krizi geçirerek yaşam destek ünitesine bağlanmasının ardından Bauler, eğer beslenme alışkanlıklarını düzeltip kilo vermezse aynı şeyleri yaşayacak bir sonraki kişinin kendisi olduğunu anlamış ve kilo vermeye karar vermiş. Kayınpederinin kalp krizi geçirdiği dönemde 204 kilo olan Mike Bauler, bir yıl boyunca kalori hesaplamasıyla günlük yalnızca
1,500 kalori almış ve kilo kaybetmeye başladıkça egzersizlere başlamış. 18 ay içerisinde 90 kilo veren Mike Bauler her gün düzenli olarak koşmayı ve egzersiz yapmayı sürdürüyor. Şu anda vücudu o kadar fit ki, dünyanın en zor platformlarından biri olan Iron Man yarışmasına katılıp parkurları tamamlamayı başarmış.
Lise çağlarında 100 kilo olan Cloutier 2003 yılında ilk çocuğunu doğurduktan sonra
136 kiloya ulaşmış. Çocuğuyla birlikte sağlıklı bir yaşam sürmek istediğine karar veren Sara Cloutier sağlıklı beslenerek ve her gün düzenli olarak yürüyerek 69 kilo vermeyi başarmış. Ancak Sara’nın asıl hayatını değiştiren şey Zumba adı verilen dans ve fitness karışımı yöntem olmuş. Bu yöntemle kilo vermeyi sürdren Sara Cloutier daha sonra lisans alarak Zumba eğitmeni olmuş ve kendi fitness salonunu açmış. Üçüncü çocuğunu doğurmak üzere olan Cloutier, kilo almanın onun için hala korkutucu olduğunu söylese de sağlıklı bir hamilelik için yapması gerekenlerin bilincinde olduğunu dile getiriyor.