İİT Olağanüstü Zirvesi

- Filistin Devlet Başkanı Abbas (2): - "(İsrail'in) Uluslararası anlaşmaları dalga geçer gibi hiçe saymaları kabul edilebilir bir durum değil" - "Uluslararası ülkelerin, İsrail devletini tanımalarını geri çekmeleri çağrısında bulunuyorum" - "ABD artık arabuluculuk konusunda vasfını yitirmiştir" - "Bizler imanımızla, mücadelemizle ve zafere olan inancımızla durmadık ve durmayacağız" - "Özellikle Türkiye'ye ve Türk halkına bizim yanımızda yer aldıkları için ve adil davamızı savunduğu için sizin hu

İSTANBUL (AA) – Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Uluslararası ülkelerin, İsrail devletini tanımalarını geri çekmeleri çağrısında bulunuyorum." dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nin açılışında konuşan Abbas, ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararına ilişkin kararın "kırmızı çizgi" niteliğinde olduğunu belirterek, Filistin'in de bu kararın ardından söz verdiği adımlardan artık geri adım atmak zorunda olduğunu belirtti.

Reklam
Reklam

Abbas, "İsrail'i kim koruyor?" sorusunu yönelterek, "Uluslararası hukuka karşı pervasızca tavırlarına rağmen onu (İsrail'i) şımartan, koruyan kim? Burada soruyorum, dünya ülkeleri nasıl oluyor da bu adıma kayıtsız kalabiliyorlar? Nasıl oluyor da ABD İsrail'in başkentini Kudüs olarak tanıyabiliyor? Uluslararası anlaşmaları dalga geçer gibi hiçe saymaları kabul edilebilir bir durum değil." değerlendirmesinde bulundu.

Bir devletin uluslararası anlamda tanınabilmesi için üç faktörün bulunması gerektiğini belirten Abbas, "Biri yönetim, diğeri halk, diğeri de sınır. İsrail'in yönetimi var. Halkı var. Ancak, sınırları yok. Sınırları olmayan bir devlet nasıl devlet olarak tanınabilir ki? Bana sınırlarını göstersin İsrail'e buradan meydan okuyorum. Sınırları olmayan bir ülke uluslararası hukuk bağlamında tanınamaz." şeklinde konuştu.

- "Kudüs kırmızı çizgimizdir"

Abbas, "Kudüs kırmızı çizgimizdir." diyerek, Kudüs'ün Müslümanların ilk kıblesi olduğu gibi Hristiyanlar için de önemli bir dini merkez olduğuna işaret etti.

Reklam
Reklam

"Biz Kudüs'ün sadece taş ve topraklardan ibaret olmasını istemiyoruz." diyen Abbas, "Biz Kudüs'ün yaşayan bir durum olarak desteklenmesini istiyoruz. Kudüs'ün ziyaret edilmesi önemli. Cezaevindeki bir mahkumu ziyaret etmek, oradaki gardiyanı ziyaret etmek anlamına gelmiyor. Arada derin bir fark var. Bu ayrımı yaparak, Kudüs ziyaretine önem vermemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Abbas, ABD'nin uluslararası meşruiyete aykırı kararı aleyhinde zirvede bağlayıcı kararlar alınması çağrısında bulunarak, şunları söyledi:

"İslam İşbirliği Teşkilatı, Kudüs bağlamında ilişkilerini belirlemesi gerekiyor. Bazı kesimler şantaja ya da baskıya maruz kalabilir. 676 sayılı BM kararına göre Kudüs'te büyükelçilik olamaz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) baktığımızda bazen bir şekilde bazen de diğer şekilde davranıyor. (Müslüman ülkelerce) ekonomik ve siyasi kararlar alınması gerekiyor."

Avrupa'nın Yahudi yerleşim yerlerinde üretilen ürünlerin satılmasına yasak koyduğu ya da üzerine işaret koyduğunu anımsatan Abbas, "Bu tür uygulamalar hayata geçirilebilir. Bizler bir kaç ay öncesinde İsrail ile birlikte güvenlik koordinasyonunu durdurduk. Evet zor bu kararları almak, ama herşeyin bir bedeli vardır. Biz onlara bir bedel ödetebiliriz." dedi.

Reklam
Reklam

"Uluslararası ülkelerin, İsrail devletini tanımalarını geri çekmelerini çağrısında bulunuyorum." diyen Abbas, "İsrail, hiçbir uluslararası karara uymuş değil. İsrail, BM 164 sayılı karar ve diğer kararlarını uygulama taahhüdünde bulunması rağmen bunu uygulamadı. Hepimizle dalga geçti." ifadelerini kullandı.

- "ABD artık arabuluculuk konusunda vasfını yitirmiştir"

Abbas, Filistin'in barışa sarılmaya devam edeceğini vurgulayarak, "ABD artık arabuluculuk konusunda vasfını yitirmiştir. Biz uluslararası bir mekanizma istiyoruz arabuluculuk konusunda." dedi.

Bütün ülkeleri diplomatik temsilciliklerini Kudüs'e taşımamaları konusunda uyaran Abbas, şu ifadeleri kullandı:

"İsrailliler, Kudüs'ün kimliğini bozmaya devam ediyorlar. Kazı çalışmaları, yerleşim birimleri inşası ve Mescid-i Aksa'ya saldırıları ile ciddi bir tehdit oluşturuyorlar. Uluslararası kuruluşların bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. İki devletli bir çözümün hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir."

Abbas, BM nezdinde gözlemci statüsüne ulaştıktan sonra 500'den fazla uluslararası teşkilata üye olma hakkına sahip olduklarını belirterek, "Bizim içimizden de niteliği ve durumu ne olursa olsun yasa dışı davranışı olan kim varsa takipçisi olacağız." ifadesini kullandı.

Reklam
Reklam

"İsrail ile Oslo Anlaşması'ndan bu yana yapılan bütün anlaşmaları artık kabul etmiyoruz." diyen Abbas, "Başımız hep gökyüzüne karşı dik kaldı. Bizler imanımızla, mücadelemizle ve zafere olan inancımızla durmadık ve durmayacağız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türk halkına teşekkür ediyorum"

Abbas, "Başta Recep Tayyip Erdoğan'a en içten teşekkürlerimi iletmek isterim." diyerek, "İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı sıfatıyla bu zirveye katılmam için bana bir davet gönderdi. Özellikle Türkiye'ye ve Türk halkına bizim yanımızda yer aldıkları için ve adil davamızı savunduğu için sizin huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Çok değerli kardeşlerim hepinize teşekkür etmek istiyorum." şeklinde konuştu.

İslam ülkelerinin bütün gücüyle artık işgal altındaki Filistin'in devlet olarak tanınması için çalışması gerektiğini belirten Abbas, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Lübnan'daki topraklar ve diğer işgal altındaki topraklar da aynı şekilde bizim haklı talebimiz içerisinde yer almaktadır. Filistin halkına ve Mescid-i Aksa'da nöbet tutan kardeşlerimize özellikle de Kudüs şehrinin kalbinde yaşayıp orada yerleşimcilerin zulmüne maruz kalan ve aşırı uygulamalara maruz kalan bu halklarımızı da selamlamak istiyorum. Çünkü maalesef şu an işgal ve sömürge eylemleri İsrail tarafından durmaksızın devam etmekte."

Reklam
Reklam

İİT, 1969'da Müslümanların en önemli değerlerinden olan Mescidi Aksa'nın kundaklanmasından sonra Fas'ın Rabat kentinde toplanan İslam ülkeleri devlet ve hükümet başkanlarının aldığı kararla kuruldu.

Mescid-i Aksa, 21 Ağustos 1969'da Avusturalyalı Hristiyan fanatik Michael Dennis Rohan tarafından yakılmıştı. Kundaklama sonucu Kıble Camisi'nin mihrabı ve bin yıllık minberinin yanı sıra pek çok tarihi mekan yanmıştı. Camiyi yok etmenin Mesih'in gelişini hızlandıracağına inandığını iddia eden Rohan, Church of God isimli tarikat mensubuydu. Rohan'a daha sonra akli melekelerinin yerinde olmadığına dair rapor verildi.

(Bitti)

(AA)