Ankara (AA)- Ekonomistlerin bugünle kıyasladığı 1929 dünya ekonomik krizinin, bugünkü finansal krizle benzerlikleri ve ayrılıkları bulunuyor. 1929'da başlayan ancak etkilerini 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden dünya ekonomik krizi ile mevcut küresel finansal kriz arasındaki benzerlik ve farklılıklardan derlediği bilgiye göre, 1929 ekonomik krizi, dünya ülkelerinde yıkıcı etkiler yarattı.
Büyük kriz, başta Kuzey Amerika ve Avrupa olmak üzere en çok sanayileşmiş ülkeleri vurmuş, bu ülkelerin kentlerinde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştı.
Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş, tarım ürünü fiyatlarındaki yüzde 40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemişti.
Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı, krizin en fazla etkilendiği sektörlerden biri olmuştu. Büyük kriz, farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona ermişti.Dünya ekonomik krizi tek başına alındığında borsanın çöküşü ekonomiyi çökertmeye yetmemeliydi. Ancak, borsa ABD ekonomisinin sağlığının en iyi işareti
olarak algılanıyordu ve kriz reel ekonomiye de sıçradı.Borsanın çöküşü insanları derin bir güvensizliğe, derin bir öfkeye sürükledi. Kimi hükümeti, kimi, Amerikan Merkez Bankacılık sistemini beceriksizlikle suçladı. Kimi de devlet yetkililerinin yerli yersiz konuşmalarının piyasaları altüst ettiğini iddia etti.
Dünya ekonomik krizi yatıştıktan yıllar sonra yapılan araştırmalar gösterdi ki, yolsuzluk olmasına rağmen, yolsuzluk, çöküş üzerinde sanıldığı kadar çok ve belirleyici değildi.Aynı şekilde kredili satışların da olayın nedenini açıklayacak boyutlarda olmadığı görüldü. Buna karşın, yatırımcıları sahtekarlıktan koruyacak yasalar da yoktu.
Dünya ekonomik krizinin ardından, borsa faaliyetlerine çeki düzen getirildi. Örneğin, şirketlerin mali tablolarının güvenilirliğini sağlayan yasalar olmadığı için, yatırımcı, hisse senedini aldığı firmanın iddia ettiği kadar sağlam olup olmadığını bilemezdi.
-Krizin temel nedenleri-
Dünya ekonomik krizinin nedenine ilişkin çalışmaların üzerinde birleştiği beş-altı ortak nokta şunlar:
"1) Gelir dağılımı dengesizliği, 2) Şirketlerin mali durumları arasındaki dengesizlik, 3) Bankaların yapılanmalarındaki bozukluk, 4) Dış ödemeler dengesindeki bozukluk, 5) Ekonomi yönetiminde tecrübesizlik, 6) Parada altın standardında ısrar etme."
Ekonomistler, bankaların yapılanmalarındaki bozukluk, yetersiz düzenleme ve denetleme sisteminin var olmaması ya da yeterince şeffaf olmasını, 1929 krizine en çok benzeyen konu olarak vurguluyorlar.Bankalar kötü yapılanmışlardı. 1920'li yıllarda ABD'de günde 4-5 banka açılıyordu. Bunların sermaye esaslarını, rezerv ve kredi oranlarını belirleyen yasalar yoktu.1923-1929 yılları arasında günde iki bankanın batıyor olmasının endişeye neden olmamasının başlıca nedeni ekonominin iyi gitmesiydi. Ne zaman ki işler bozuldu, sonuçta banka iflaslarının sıradan olaylar olarak görülmemesi gereği ortaya çıktı. Ekonomi yönetiminde tecrübesizlik konusunda gelince, 1920'li yıllarda Amerikan politikacılarının ve ekonomistlerinin büyük çoğunluğu, liberal ekonominin, en iyi ekonomik sistem olduğuna inanıyor ve savunuyorlardı.
Amerikan yönetimi, "müdahale etmeyin, rahat bırakın" politikasını benimsemişti. 1929 krizi, ekonominin kendi yolunu bulmasını beklemenin toplumsal maliyetinin kaldırılamayacak kadar büyük olabileceğini gösterdi.Beyaz Saray, müdahale etmesi gerektiğine karar verdiğinde hem çok geçti hem de nereye nasıl müdahale edeceği konusunda tecrübesizdi.
-Bugün tekrarlanmayan hata, "likidite"-
Ekonomistler ve iktisat tarihçileri, o zamanki ABD yönetiminin yapması gereken en iyi şeyin, altın esasından vazgeçip, para arzını artırmak ve bugün de yapıldığı gibi yeterli likidite ile piyasaları rahatlatmak olduğunu vurguluyorlar. Bugün ABD Merkez Bankası ve Hazine Bakanlığı, diğer merkez bankalarıyla işbirliği halinde dünya piyasalarına, şimdiye kadar 300 milyar dolarlık bir likidite sağlarken, ABD'deki finansman sistemin düzelmesi için de 700 milyar dolarlık bir likidite paketi hazırlıyor.
İktisat tarihçileri, "ABD yönetimi ve diğer sanayileşmiş ülkeler, para arzını artırmış olsaydı, ekonomi canlanma yoluna girebilirdi" diyorlar.Dünya ekonomik krizi sırasında, ABD'de ve diğer sanayileşmiş ülkelerde, ne politikacıların ne de ekonomistlerin bu işlerde yeterli deneyimi vardı.Krizin ekonominin yapılanma biçiminden doğduğunu göremediler.Dünya ekonomik krizi esnasında, örneğin işsizliği yenmek için sanayinin korunması gerektiğini düşünüyorlardı. ABD başta olmak üzere sanayileşmiş ülkeler, bunun için gümrük duvarlarını yükselten bir yasa çıkardılar. Avrupalılar anında aynen karşılık verince, iç piyasada satamayan sanayiciler, ihracat da yapamaz oldular.