Emekli doktor olan Klaus Schilling, İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle Alman ordusu tarafından yeniden göreve çağrıldı. Alan olarak tropik hastalıklarda dünyanın önde gelen uzmanlarından olan Klaus Schilling, Heinrich Himmler tarafından Kuzey Afrika'da baş gösteren sıtma hastalığına çözüm bulabilmesi için gönderildi.Kuzey Afrika'ya yakın olan Dachau toplama kampında deneylere başlayan doktor, birçok Polonyalı mahkum üzerinde sıtma taşıyan sivri sinekleri ısırtarak denemelerde bulunuyor üzerine geliştirdiği ilaçları enjekte ederek çıkarımlarda bulunuyordu.
Toplama kamplarını icat eden ve 1904'de yürürlüğe girmesini sağlayan Fischer, Naziler’in ari ırk - alt ırk söylemlerine destek vermek için birçok çalışmalarda bulundu. Bu politikaya gönülden destek veren Fischer, Güneybatı Afrika'da kurduğu toplama kamplarında 'piç' ve 'saf' ırkların birbirinden ayırdığını ispatlamak adına çalışmalarda bulundu.
Uzay tıbbının babası olarak görülen Hubertus Strughold, NASA'nın efsanevi kişilikleri arasında gösterilip adına her yıl birçok ödül dağıtılıyor. Ne yaptıysa savaş zamanı yapan ve ardından Teksas'a taşınan Strughold, Amerikan hükümeti tarafından birçok öncü projede yer aldı. O projeler de uzayı ilgilendiriyordu. Ancak Strughold her şeye rağmen zalim bir doktordu.
Mahkemelerce ve birçok etik kurul tarfından suçsuz bulunan Friedrich Mauz, kendisini başarılı psikiyatrist olarak tanımlamakla birlikte Hitler'in hiçbir propagandasına uymamış, son derece apolitik biri olarak gösteriyordu. Mahkeme onun nazi vahşetine zorla ittirildiğine inanmıştı ancak bilimsel veriler ışığında olaylar oldukça farklıydı.
Mauz, psikoterapi alanında çalışmalar yapsa da dünyada o sıralar pek değer görmüyordu. Değer görmek adına çalışmalarına nazilerin istediği şekilde düzenlemelerde bulunan Mauz, projesinde 'yaşamaya değer bulunmayan insanların öldürülmesi' çıkarımını içeriyordu. Bu da Yahudiler'i işaret ettiği için kendisini soykırımın en büyük mimarlarından biri olmasını destekliyordu.
Naziler tüm kıtaları ceseterle doldurmuş olsa da temizlik konusunda oldukça hassaslardı. Bu yüzden göreve nazi askerlerin diş fırçalamasına bile karışan Joachim Mrugowsky'i göreve getirdiler. Joachim Mrugowsky'nin amacı cesetlerin üzerine asit dökerek toplu bir temizlik sağlamaktı. Naziler Hidrosiyanik sağlayan Mrugowsky, yeni bileşenini denemek için toplama kamplarında iş görmemiş insanların üzerine diri diri asit döküyordu. Tıp alanında öğrenim görmüş temizlik doktoru yargılandı ve idam edildi.
Bir patalog olan Friedrich Wegener, diğer meslektaşlarının aksine mecburi değil de kendi isteğiyle Nazi ordusuna katılmıştı. Yapmış olduğu korkunç deneyler ve tedavilerle anılan Wegener, bu kötü şöhretine rağmen geçmişini çok iyi sakladı ve ölümüne kadar hiçbir canilikle ilişkilendirilemedi. Tıp alanında büyük yollar bulan Friedrich Wegener savaşın ardından oldukça ünlü bir doktor oldu. Ancak arkadaşlarının kendisi hakkında yaptığı itirafların ardından tıp dünyası ölümsüz ilan ettiği doktora hakaret olarak Wegener Granülomatozu adlı hastalığı vererek onu kötü şekilde lanse etmek istedi.
1938'de SS birliğine katılan Mengele, 3 Alman askerinin hayatını kurtardıktan sonra rütbesinde yükselişe geçti. SS-Hauptsturmführer rütbesine geldikten sonra toplama kamplarında görev yapan Mengele, Germen ırkından olmayan insanlar üzerinde korkunç deneyler yaptı.
Mengele'nin en büyük deneyi ise basınç odalarında gerçekleşti. Uçaktan paraşütle atlayan askerlerin basınca ne kadar dayanabileceğini ölçmek için mahkumlar Nazi üniforması giyerek basınç odalarına konulup vücutları patlayana kadar basınç uygulanıyordu. Bunun yanı sıra insanların gözlerine sıvılar enjekte etti ve çoğunun kör kalmasına sebep oldu. Ölüm Meleği lakabı alan Mengele savaş sonrası Güney Amerika'ya kaçtı ve yıllar sonra denizde yüzerken inme geçirerek hayatını kaybetti.
Naziler'de ağza alınmayacak zulümleri sadece erkekler yapmıyordu. Ravebsbruck kampında kadın ve çocuklara uyguladığı zulümlerle ünlenen Oberheuser, kadınların da ne kadar zalim olacbileceğini gösteren en büyük örnekti.
Toplama kamplarında kasten yaraladığı çocuk ve mahkumların yaralarına deney amaçlı pas çiviler, talaş, bakteri ve cam kırıkları gibi maddeler basarak onlara işkence ediyordu. Denekleri ölene kadar, onlara acı vermekten çekinmeyen Oberheuser, deneklerinin ölüm zamanı geldiğinde benzin, yağ ve yüksek dozda anesteziyle bunu yapardı. Ardından kurbanları öldükten sonra vücutlarını parçalayıp yeniden deneylere tabi tutardı.
Oberheuser, bu kadar caniliğe rağmen yargılanıp sadece 20 yıl hapis yedi. 5 senenin ardından şartlı tahliye olup doktorluğa devam etse de kısa süre sonra lisansı iptal edildi.
Nazilerin ötenazi komisyonunun en etkili isimlerinden olan Dr. Albert Widmann, öldürme yetkilerini veren ve kimyasal gazların kullanılmasında aktif rol oyanayan en önemli doktorlardan birisiydi. Özellikle çocukların gaz odalarında öldürülmesinden sorumlu olan Widmann, her sıkıntıda programın başında müdahelede bulunuyordu. Elbette başarılı ve kilit rol oynaması caniliğini hiçbir şekilde haklı göstermiyordu.
Bunun yanı sıra birçok zehir ve öldürme metodu konusunda deneyler yapan Widmann oldukça psikopat bir figür haline gelmişti. Örnek olarak; Rus akıl hastalarını iki barınağın içine kapatıp kitle imha silahlarıyla birini havaya uçurup herkes ölüyor mu diye yaptığı deney her ne kadar ordunun takdirini toplasa da kan dondurucu olması gerçeğini yitirmiyordu. 1959'a kadar kaçan Widmann, yaklandığı zaman, bunca suçuna rağmen sadece 6 yıl, 6 ay cezayla kurtuldu.
SS'de subay ve başarılı bir doktor olan Hans Eisele, başlarda oldukça nazik bir adam olarak biliniyordu. Hatta Sachsenhausen toplama kampında göstermiş olduğu nezaketten dolayı herkes ona 'Melek' lakabını takmıştı.
Ancak daha sonra Buchenwald toplama kampında doktor olarak görev aldı ve bir andan 'Ölüm Meleği'ne dönüşüverdi. Buchenwald toplama kampında radikal komünistler tutuluyordu ve deneylerin en kötüleri bu mahkumlar üzerinde kullanılıyordu. Başta psikopat doktorumuz mahkumları denek olarak kullanarak siyanürle zehirliyor, ameliyatlara sokarak öznesi haline getiriyordu. Kanlı ameliyatları sayesinde bir anda 'Buchenwald Kasabı' lakabını alan Hans Eisele, savaş bitince yargılanarak iki kez ölüm cezasına çarptırıldı. Ardından cezası müebbet hapse daha sonra iyi halden 10 yıla indirildi. En sonunda rehin alma vakası sayesinde serbest bırakıldı. Daha sonra yeniden yargılanma zamanı gelmeden Mısır'a kaçan Eisele, Carl Debouche adıyla hayatını sürdürdü.