İklim krizi: COP26'da yakalanan ivmenin 2022'de kaybedileceğine dair endişeler artıyor

COP26 Glasgow İklim Zirvesi'nde kaydedilen ilerleme, 2022'deki potansiyel zorluklar nedeniyle şimdiden tehlikede mi? BBC Çevre Muhabiri Matt McGrath'in haberi.

COP26 Glasgow İklim Zirvesi'nde kaydedilen ilerleme, 2022'deki potansiyel zorluklar nedeniyle şimdiden tehlikede mi?

2021, iklim krizi için çok önemli bir yıldı.

Artan sıcaklıkların sebep olduğu bir dizi aşırı, yıkıcı iklim olayının yanı sıra, geçtiğimiz 12 ayda eşi benzeri görülmemiş bir siyasi katılım yaşandı. Bu katılım, Kasım ayında Glasgow'da düzenlenen COP26 ile zirveye ulaştı.

Kuşkusuz, ilerleme kaydedildi ve toplantının genel amacı, salımları azaltmak için önlem alınmasına yönelik daha hızlı eyleme geçmekti.

Reklam
Reklam

Ancak şimdi, bu ivmenin önümüzdeki aylarda kaybedilebileceğine dair artan endişeler var.

En ağır darbe ise ABD'den geldi.

Sonraki hamle - Çin

ABD Başkanı Joe Biden'ın Build Back Better adlı iklim kriziyle mücadele için ayrılan fonların da olduğu altyapı yasama planının Amerikan Kongresi'nden geçememesi olasılığı, Beyaz Saray'ın taahhüt ettiği zorlu iklim hedeflerini yerine getirme becerisini önemli ölçüde etkileyecek.

Bununla birlikte ABD'nin durumu, COP26'da dünya liderlerinin iklim krizine karşı sergilediği ortak yaklaşımı da büyük ölçüde etkileyecek.

Cambridge Çevre, Enerji ve Doğal Kaynak Yönetimi Merkezi'nden Dr. Joanna Depledge, "Bu görece iyi atmosfer ve Glasgow'da bir ivme yakalandığı duygus,u Biden'ın vaat ettiği şeyler sayesinde oldu" diyor ve ekliyor:

"Ama bunlar sadece vaatlerdi, yasa tasarısını Kongre'den geçirmesi gerekiyor. Ve bu giderek daha fazla şansa kalıyor gibi görünüyor. Yürütme emirleriyle bazı şeyler yapabilir ancak bu, kesinlikle bizim beklediğimiz gibi uzun vadeli bir kurumsal iklim mevzuatı değişikliği değil. Durumun kritik olduğunu düşünüyorum."

Reklam
Reklam

Başkan Biden'ın tasarısının olası başarısızlığına ilişkin ABD'deki umutsuzluk, dünya çapında zincirleme etkiye neden olacak. Bu kesinlikle, Glasgow'da kendi istediğini elde etmek için politik kaslarını esnettiği algısından yakınan Çin için geçerli bir tahmin. Biden'ın tasarıyla ilgili karşılaştığı siyasi zorluklar, "Batı'nın düşüşte" olduğu algısının kanıtı olarak görülüyor.

Greenpeace Doğu Asya'dan Li Shuo, "2022'de jeopolitik gerilimin iklim gündemine hakim olacağından endişeleniyorum" diyor.

Ayrıca, Avrupa'nın ithal ettiği ürünler için sınırda karbon vergisi uygulamasının Pekin'deki adaletsizlik ve hayal kırıklığı duygularını artırabileceğinden endişe duyuyor.

Li Shuo BBC'ye verdiği demeçte, "Çin tarafı, başkalarına kıyasla kendilerine nasıl davranıldığını görecek ve bunun adil olup olmadığına ve en önemlisi, çevreyle mi yoksa sadece jeopolitik dengeler ve ticaretle mi ilgili olduğu konusunda karar verecek" diyor:

''Genel olarak, önümüzde daha çalkantılı bir yıl görüyorum. Paris Anlaşması'ndan önceki yıllar, iklim gündeminin ilerlemesine yardımcı olan bir jeopolitik denge hakimdi. Önümüzdeki dönemde ise bunun tam tersi olabilir."

Reklam
Reklam

Bu karamsar akış açısı, gelecek yıl Mısır'da ve ondan sonra Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) düzenlenecek olan COP zirveleriyle ilgili beklentilere de hakim.

ABD'nin Brown Üniversitesi'nden Prof. Dr. J. Timmons Roberts, "Bu ülkelerden hiçbiri iklim lideri olarak tanımlanamaz" diyor:

''İyi yanı, COP27'nin gelişmekte olan bir ülkede düzenlenmesi. Bu, iklim krizinden en fazla etkilenen ülkelerde krizin bedelini kimin, nasıl ödediğini ifade eden kayıp ve hasar gibi bazı konuların daha fazla ilgi çekmesini sağlayabilir. Ancak sözkonusu ülkelerin salım azaltımları konusuna liderlik edip etmeyecekleri belirsiz."

2022 ile bir diğer önemli endişe, bazı ülkelerin Glasgow İklim Anlaşması'nın beğenmedikleri yönlerini basitçe görmezden gelebilmeleri.

Anlaşmadaki kilit önlemlerden biri, delegelerin 2022'nin sonlarında Mısır'da toplanacağı zamana kadar tüm ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları'nı "tekrar gözden geçirme ve güçlendirme" talebiydi.

Bunu kabul etmelerine rağmen, şimdi aralarında Avustralya ve Yeni Zelanda'nın da bulunduğu bazı ülkeler planlarını güncellemeyeceklerini söylüyor.

Reklam
Reklam

Yeni Zelanda'nın İklim Bakanı James Shaw, ülkenin ulusal medyasına verdiği bir demeçte, Glasgow Anlaşması'nın bu hükmünün, Ulusal Katkı Beyanları'nda COP26 öncesinde yeterli değişiklikleri yapmamış ve yüksek karbon salımı yapan Hindistan, Çin, Rusya ve Brezilya gibi ülkeler için geçerli olduğunu söyledi.

Bununla birlikte, iklim kriziyle ilgili genel modu değiştirebilecek bazı olumlu gelişmeler de var.

COP26 sırasında İngiltere, AB, ABD, Almanya ve Fransa, Güney Afrika'nın kömürü terk etmesine yardımcı olmak için 8,5 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti. Bu müzakereleri yakından izleyen kaynaklar, Hindistan ve Endonezya'nın da kömürden uzaklaşmasına yardımcı olacak iki yeni anlaşmanın yolda olduğunu söylüyor.

Maliyetleri 10 milyar doları bulabilecek bu anlaşmalar gerçekleşirse, fosil yakıtlardan çıkış için çok büyük bir adım atılmış olacak. Yetkililer, 2022'de sağlanacak ilerleme için, bu tür düzenlemelerin ve daha zengin ülkeler tarafından, gelişmekte olan ülkelere sağlanacak olan uyum finansmanını ikiye katlama taahhüdünün anahtar olacağını söylüyor.

Reklam
Reklam

Bir diğer olumlu gelişme, İngiltere'nin dönem başkanlığının Kasım ayına kadar devam etmesi. Bundan sonra dönem başkanlığını Mısır devralacak.

COP26 Başkanı Alok Sharma, Glasgow'da ormansızlaşma, kömür, iklim finansmanı ve ulaşım konularında güvence altına alınan anlaşmaların uygulanmaya başlamasını sağlama çabalarını önümüzdeki aylarda ilerletmeyi planladığını söyledi.

Sharma'nın denetçi olarak geçmişi, verilen taahhütlerin bütünlüğü üzerinde hiçbir bozulma olmamasını sağlamak açısından önemli olacak.

BBC'ye konuşan Sharma, "İngiltere, COP26'ya ev sahipliği yaptığı son iki yılı, güven inşa etmek için ülkelerle birlikte, yorulmadan çalışarak geçirdi, bu da nihayetinde Glasgow İklim Anlaşması'nı mümkün kıldı" diyor:

Reklam
Reklam

"Ülkelerin sözlerini tutmalarını, salım azaltma hedeflerini gözden geçirmelerini, finansman akışını sağlamaları ve zirvenin iki haftasında verilen birçok taahhüdü yerine getirmelerini sağlamak için 2022'de de aynı şekilde çalışmaya devam edeceğiz."

Bir diğer olumlu gelişme ise Almanya'nın G7'ye başkanlık edecek olması. Alman Yeşiller Partisi'nin eş lideri şu anda ülkenin Dışişleri Bakanı ve bu nedenle iklim, uluslararası diplomatik gündemin üst sıralarında kalacak.

Covid-19 salgının ardından, özellikle orta gelirli ülkelerdeki altyapı yatırımları, ülkelerin salımlarını sınırlaması için önemli bir fırsat sunuyor.

Küçük adımlar kıyameti getirir

Glasgow'da üzerinde anlaşmaya varılan bir diğer konu da karbon piyasalarıyla ilgili kurallardı. Bu, Avrupa ve İngiltere'de karbon fiyatındaki rekor artışlarla aynı zamana denk geldi.

Bunun olumsuz yanları olsa da, yüksek ve sürdürülebilir karbon fiyatı, daha temiz enerji kaynaklarına geçişi önemli ölçüde hızlandırabilir.

Ancak, her zaman olduğu gibi, küresel başka gelişmeler, tüm bu potansiyel pozitif beklentileri hızla gölgeleyebilir.

Reklam
Reklam

Rusya ve Ukrayna arasındaki anlaşmazlıklar, Çin'in anlaşmadan geri adım atması ve ABD'deki ara seçimlerde Demokratlara yönelik bir sürtüşme, iklim krizi konusunda daha fazla ilerleme sağlanmasını önleyebilir veya en azından geciktirebilir.

Ve şu anda oyanlamak veya küçük adımlar atmak, küresel ısınmayı yaşadığımız yüzyıl içinde 1.5C'nin altında tutma çabalarını anlamsız hale getirecek.

Prof. Dr. Roberts, "Atılan her küçük adım, ölüm cezasıdır" diyor

Bununla birlikte, iklim müzakereleri tahmin edilemez süreçler ve en ümitsiz anda bile, ülkeler ilerlemeyi sağlayacak yeterli tavizleri verebilir.

COP26 Başkanı, kesinlikle ilerlemeye kararlı olduğunu ve İngiltere'nin başkaları için bir rol model olabileceğini söylüyor.

Alok Sharma, "COP26'dan Glasgow İklim Anlaşması ile ayrılmak, dünyanın gerçek bir iklim eylemi gerçekleştirme konusundaki ortak kararlılığını gösteren tarihi bir andı" diyor:

"İleriye baktığımızda, en acil konu, bu eylemlerin ne zaman hayata geçirileceği ve gerçek şu ki, dünyanın çok daha hızlı hareket etmesi gerekiyor."

Reklam
Reklam

Sharma, "Net sıfır dünyaya ulaşacağımıza inanıyorum ve Birleşik Krallık olarak, yenilenebilir enerji sektörümüzü hızla büyüterek ve kömür kullanımını 2024'te elektrik üretimimizden tamamen çıkarmak için çalışarak iklim eylemine öncülük ediyoruz. Soru bu değişikliklerin, iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınmak için yeterince hızlı yapılıp yapılamayacağı" diye konuşuyor.